Aktar Kızının Hikayesi
Uzun uzun zaman önce memleketin birinin bir şehrinde akşam vakti, bir evin kapısı çalınmış. Hane sahibi açmış kapıyı hiç tanımadığı bir adam. Yolunu mu kaybettin, aradığın haneyi mi bulamadın demiş. Kapıdaki adam, sen demiş, aktarsın değil mi? Adam evet demiş, ben aktarım aktar olmasına da, sen kimsin? Adam ben demiş senin kardeşinim. Aktar, madem kardeşimsin gel bakalım içeri demiş. Ardından da evin içine doğru seslenmiş, hanım çocuklar, kapımızı çalan benim kardeşim olduğunu söylüyor. Aktarın karısı, yolcu demiş, aktar bu şehirden, bütün sülalesini bilirim, bende akrabasından biriyim. Kız kardeşleri var amma, ondan başka erkek kardeşi yok. Olsa duyardım. Kendi de meraklıdır bilirdi. Yanlış gelmiş olabilirsiniz. Bu şehirde aktar gibi, on aktar daha var.
Yolcu, benim aradığım aktar bu demiş. Ben oldukça uzak bir diyardan gelirim. Babamız, o uzak diyarda öldü. Ölmeden önce yüklü de bir miras bıraktı. Bu akçelerin yarısı senin yarısı da falanca şehirdeki aktar kardeşinin dedi. Ben sana mirasını getirmek için geldim. Yolcu, çıkmış dışarı, bayağı ağır bir heybeyle içeri girmiş. Aktar demiş, bu heybenin ön yüzü senin. Heybenin ön yüzünü odanın ortasına boşaltmış. Aktarın büyük kızı hariç karısı ve çocukları atmışlar kendilerini akçelerin üzerine. Aktar, yolcu kardeş demiş ben bunu kabul edemem. Yolcu, ben demiş babamızın vasiyetini yerine getirmek üzere görevliyim. Bak hanımının ve çocuklarının şu neşesine. Aktar kardeş, deli misin divane misin? Şu anda şehrin en zengin adamlarından birisin. Yarın sana esaslı bir konak alalım.
Şu senin sur dibi dükkanını da Bedestenin orta yerine açalım. Sana dünyanın öbür ucundan baharatlar getirteyim. Aktar şaşkınlığını üzerinden atınca, hanımı aktar demiş, hiç kimseye ağzımızı açmak yok. Her ne yapacaksak bir anda yapalım. Yolcu, yengem haklı aktar demiş. Sen bu işleri bana bırak. Aktarın ailesi sabaha kadar uyuyamamışlar. Aktarın iki kızı bir de küçük oğlu varmış. Anaları kaşla göz arasında her birine birer para kesesi dikmiş, o keseleri akçeyle doldurup vermiş ellerine. Büyük kız, sabah erkenden kalkmış anasının verdiği akçe dolu kesedeki akçeleri mahalledeki fakir fukaraya dağıtmış. Aktarın karısı da bayağı büyükçe bir keseyi ağzına kadar akçeyle doldurmuş. Yüklükte, yatakların altına saklamış.
Öğleye doğru gelen yolcu, aktar kardeş demiş, ben sana şehrin zenginlerinin oturduğu mahalleden güzel bir konak aldım. Bedestenden de güzel bir dükkân. İçini düzenliyorlar, kalk bir bakalım. Aktar, Bedestene varmış, bakmış ki, en işlek sokakta bir dükkân, çalışanlarına varıncaya kadar hazır. Yolcu demiş, senin kardeşim olduğuna inanasım gelmiyor, bir yandan da neden olmasın diyorum. Neden olmasın tarafı ağır basıyor. Aktarın büyük kızı, anam demiş, bu yolcu kardeşten hiç mi şüphe etmezsin. Anası buna demiş, üzümünü ye, bağını sorma derler. Kaldır kardeşlerini konağımıza bir bakalım. Konağa bir de varmışlar ki, konak onlara saray gibi gelmiş. Yolcu, çocuklara, yeğenlerim demiş, beğendiniz mi konağınızı. Aktar, bayıldı dükkâna arı kovanı gibi çalışıyor. Büyük kız, yolcu emmi demiş, senin niyetinde bu şehre yerleşmek var mı? İhtimal yeğenim demiş yolcu, Bakarsın kalırım, bakarsın yolcu yolunda gerek der çeker giderim.
Aradan bir ay kadar geçmiş, aktarın karısı, yolcu demiş, belli ki, senin kimin kimsen yok. Seni birisiyle everelim mi? Yolcu, o kim ki yengem demiş, aktarın karısı, benim demiş ana bir üvey kız kardeşim var. Çok güzel bir kızdır. Yolcu bir düşünelim deyince, hemen çağırmış kız kardeşini. Yolcu, yengem demiş, aktar da münasip görürse neden olmasın. Aktarın kızı, yolcu emmi demiş, çekmiş kenara, anamın dediği kız sana olmaz demiş, belalı biridir. Bir Beye vardı, Beyi öldürmeye kalktı. Kimse ile geçinemedi. Çok uzak bir diyarda bir sevdiği var diye anlatırlardı amma, kimse o anlatılanlara inanmadı. Yolcu, varsın olsun yeğenim demiş, bir de ben şansımı deneyeyim. Yolcu ve aktarın karısının bacısı evlenmişler. Yalnız kaldıklarında, kız yolcu demiş, beni bulacağını biliyordum. Ne yapacaksın, niye geldin. Aktar enişte gerçekten kardeşin mi? Eğer gerçek değilse, bütün şehir kardeş olduğunuzu yuttu. Uyanık geçinen aktar enişte bile. Ablam aç gözlüdür, akçeleri görünce, çoktan aklı başından gitti, lakin seni bilir. Akçelerin hatırına evlenmemize razı oldu. bu işten herkes kârlı çıkınca, mesele kapandı gitti. Aktar razı, ablam razı, ben razı, sen razı…Aktarın en büyük kızına dikkat, kimselere benzemez, kül yutmaz. Seni araştırmadan bırakmaz.
Yolcu, aktar demiş kardeşim değil. Gerçekten bir kardeşi vardı. Onu ortadan kaldırdım. Onun yerine geçtim. O kardeşini aktar da bilmez. O kardeşi, Muhafızdı. Ailemden çok insanı öldürdü. Babam dahil. Seninle aktarı ve ailesini şehrin en zengini yapacağız. Sonra bir gece hepsini kaçıracağım, kimse izlerini bulamayacak, her şeylerine el koyacağız. Ablanı onlardan ayırabilirim. Yolcunun karısı, onu demiş o zaman düşünelim. Yolcu, sen öz ablam olsa ancak bu kadar severdim de. Yeğenlerime laf söyletmem de. Ben de aktar kardeşim diye onu her yerde öveyim. Öveyim ki, rahat rahat kara toprağa gömeyim. Aktarın büyük kızı, çarşıda çocukluktan arkadaşı olan hancının kızını görmüş. Hancının kızı, emmim dediğin o adam var ya demiş, senin emmin falan değil. Hatta evlendiği üvey teyzenin eski nişanlısı. Babanı uyar. Anan seni ölse dinlemez. Aktarın kızı, babasını Bedestendeki dükkânda bulmuş, çekmiş bir kenara duyduklarını olduğu gibi anlatmış.
Aktar yok kızım demiş, yolcu benim kardeşim. Emmine iftira atanlara kanma, bizi bu şehirde çekemeyen çok. İşim başımdan aşkın zaten. Ne sen bunları anlattın, ne de ben duydum. Aktar akşam eve vardığında, hanım demiş, bizim büyük kız saçma sapan bir şeyler anlatır demiş anlatmış kızı ne anlattıysa. Karısı, bu kızı demiş tez zamanda everelim. Eli boş, gönlü hoş, dedikoduların peşinde ortalığı bulandırmaktan başka bir şey yapmıyor. Ben zaten o hancının karısını da sevmem, kızından da hazzetmem. Kıskandılar zenginliğimizi. Kardeşin saygılı biri. Kız kardeşim, beni el üstünde tutuyor. Bırak aktar, düşmanlar çatlasın.
Aradan iki ay daha geçmiş, Şehrin Beyinin küçük oğlu, aktarın büyük kızına talip olmuş. Kızın anası, aktar demiş, benim aklı bir karış havada kızıma Bey oğlu talip, yeminle bu fırsat kaçmaz demiş, kızın rızasına falan aldırmadan hatta hiç sormadan danışmadan, verdik gitti demişler. Yolcu, bu isteme hikayesi gerçekleşmesin diye çok uğraşmış. Yeğenim demiş, Bey oğlu için, aksi derler, sinirli deler, bela derler, yapma, etme bir daha düşün, ben sana çok daha iyi talipler bulurum dediyse de aktarın kızı, Beyin küçük oğluyla evlenmiş. Bey, oğluna, evlat demiş, bu kız çok zeki biri. Gözlem yeteneği derler bir yeteneğe sahip. Ayrıntılara hâkim. Kimsenin göremediğini görüyor, sezgileri yüksek ne aktara ne aktarın karısına zerre kadar benzemiyor. Onu sakın ha üzmeyesin. Sesini dahi yükseltmeyesin. Hem zeki hem akıllı. Şehri avucunun içi gibi biliyor.
Bey oğlu, farkındayım Bey babam demiş. Şımarık değil, görgüsüz değil, altına akçeye tamah eden biri hiç değil. Ailesi ve çevresi bu kadar açgözlü ve tamahkarken, o onların arasında tertemiz kalabilmiş. Bey oğlu, aktar kızı demiş, seninle evleneli üç ay oldu. Neden gözlerin dalıp-dalıp gider. Kız, Beyim demiş sana güvenebilir miyim? Bey oğlu, elbette demiş. Aktar kızı, emmi dedikleri adamın hikayesini anlatmış. Bu emmi, ailemi mahvedecek Beyim demiş, Beyimize bu durumu anlatamaz mısınız? Eğer ailemden tek bir kişi zarar görürse, bu emmi denen yolcuyu, ölüm yolculuğuna çıkarırım haberin olsun. Bey oğlu, senin çok iyi ok attığını bilirim aktar kızı demiş. Kılıç kullanmakta da usta olduğunu, beni yetiştiren Muhafız başı anlattı. Seni de yetiştiren oymuş. İşin garibi, babanın ve ananın bu işlerden haberi yokmuş. Kız, Beyim demiş, Muhafız başı, akrabam olurmuş. Ailemden hiç kimseyle görüşmez. Babamı sevmez. Bu konuyu da ilk kez size söyledim.
Bey oğlu, aktar kızının anlattıklarını Beye aktarmış. Bey, ben demiş, gelin kızın emmisini çoktan takibe aldırdım, araştırdım. Doğru düşünüyor. Gerçek emmisi değil. Yolcu, kış mevsiminde, yollar kapandığı bir zamanda, konağı adamlarıyla basmış. Aktarı, karısını, aktarın kızı ve oğlunu yakalayıp, çıkmış şehirden dışarı. Üç gün sonra, Aktar ve ailesi bir kervan baskınında öldüler diye bir şayia çıkarmış. Aktarın, Bedestendeki aktar dükkanına, malına mülküne ve akçelerine el koymuş. Ardından varmış Beyin yanına. Beyim demiş, oğlunuzla evli olan yeğenim sağ. Aktar kardeşimden geriye ne kaldıysa, yarısı onun, yarısı da kardeşi ve ortağı olarak benim.
Bey, çağırmış gelinini gelin kızım demiş, başın sağ olsun, kervan baskınında ailenden sağ kalan olmamış, babandan her ne kaldıysa yarısı senin, yarısı da aynı zamanda aktarın ortağı olan emminin. Razı mısın? Kız razıyım beyim demiş, yalnız yarına kadar bir mühlet isterim. Kocam, şehir dışında, onun fikrini almadan olmaz. Bu bölüşme yarına kalabilir mi? Yolcu, yeğenim nasıl derse öyle olsun demiş, çıkmış gitmiş Bey konağından. Bey oğlu, aktarı, aktarın karısını kızı ve oğlunu, şehir dışındaki mağaralarda tutsak oldukları yerden kurtarıp, gece sessizce, şehre getirmiş.
Ertesi gün Bey, bölüşülecek akçeleri koymuş konağın ortasına. Yolcu ve karısı gelmişler. Bey oğlu da aktarın kızıyla birlikte girmiş içeri. Bey, yolcu demiş gelin kızın kocasına danıştı. Alabilirsin hakkını. Yolcu tam adımını atmış ki, salona, aktar, aktarın karısı, kızı ve oğlu girmişler. Yolcu, kılıcına davranırken, aktar kızının kılıcı yolcunun kellesini alıp, yolcunun karısının da boğazına dayanmış. Anası bırak kardeşimi diye önüne geçmiş. Bey, gelin kızım demiş, bırak, burada karmaşık bir danışıklı dövüş var. Kız Beyim demiş, bu akçelerden bir tekini dahi istemem. Bey bilirim kızım demiş.
Anlatırlar ki; Aktarın büyük kızı, aktarın ilk karısındanmış. Muhafız başı ise kızın öz anasının kardeşi, yani aktar kızının dayısı. Kızın anası, adı bilinmeyen bir hastalıktan, kızı kundaktayken ölmüş. Büyük kızı, ölen karısının ailesini büyütmüş. Onlar ölünce, kız baba evine gelmiş. Bu arada aktar, yolcunun ölümünden sonra yolcudan kalan ne varsa büyük bir kısmına sahip olmuş. Aktarın kızı, anası ve teyzesiyle selam sabahı kesmiş. Babasıyla çok nadir bir şekilde görüşüyormuş. Sadece erkek kardeşi yanına geliyormuş. Bey oğlu, ağabeyinin Payitahtta bir göreve gitmesinden sonra Bey makamına oturmuş. Aktar kızından oğulları, kızları olmuş. Karı koca el ele vermişler, şehirlerini parmakla gösterilen bir şehir haline getirmişler. Aktarın ve karısının aç gözlülüğü, aktar kızının dünya malına kıymet vermemesi anlatılıp durmuş.
Şehir şehire, Aktar Aktara, Aktar kızı Aktar kızına, Aktar karısı Aktar karısına, yolcu yolcuya, yolcunun karısı yolcunun karısına, emmi emmiye, yenge yengeye, Muhafız başı Muhafız başına, Bey Beye, Bey oğlu Bey oğluna, Bedesten Bedestene, dükkân dükkâna, mağara mağaraya, kervan kervana, hancı kızı hancı kızına, konak konağa, ahali ahaliye benzer…
Bir kıssadır anlatılan. Her kıssadan bir hisse alına denmiştir. Bu hikâyede, anlatılanlarla bir benzerlik var ise, tamamen tesadüften ibarettir. Ne kimse gönül koya ne de alınganlık göstere…
Sürçü lisan eylediysek affola…
Bir daha ki sefere daha güzel bir hikâye anlatırız inşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.