'Ali Güneri' Röportaj: Erol Sunat / 5.kısım

'Ali Güneri' Röportaj: Erol Sunat / 5.kısım
Ali Güneri: Büyükşehir Belediye Başkanı Ürün’ü görevden aldıktan sonra Erbakan Hocam sordu; Halil Ürün’ü alıyorsun, yerine kimi koyacaksın? O anda aklıma gelen ilk ismi söyledim. Mesela Mustafa Özkafa var. O da şöyle bir düşündü ve Çelebi çocuk dedi..

Ali Güneri: Büyükşehir Belediye Başkanı Ürün’ü görevden aldıktan sonra Erbakan Hocam sordu; Halil Ürün’ü alıyorsun, yerine kimi koyacaksın? O anda aklıma gelen ilk ismi söyledim. Mesela Mustafa Özkafa var. O da şöyle bir düşündü ve Çelebi çocuk dedi, olabilir.

Geçtiğimiz hafta içinde Hakkın rahmetine kavuşan, merhum Necmettin Erbakan’ın Konya’da en güvendiği isim olan, Milli Selamet Partisi İl Başkanlığı yapan, Milli Görüş Hareketinin en etkili isimlerinden İş adamı ve Konya siyasetinin önde gelen isimlerinden Ali Güneri’nin anlattıklarının ve hatıralarının beşinci ve son bölümünü sizlerle paylaşıyoruz. (EROL SUNAT)

BU SANAYİNİN GELİŞMESİNİ İSTANBUL DÜKALIĞI ENGELLEDİ

Bir İstanbul dükalığı var. İhracat onların elinde. Sen malı imal et ne yaparsa yap. Onların eliyle dışarıya satmak zorundasın. Her şeyi ele geçirmişler. Anadolu insanının, kendi menfaatini düşünmesine, kendi imalatına yapmasına kendi ürettiğini, kendi eli ile satmasına razı olmuyorlar.

Bizim hareketimiz,  Anadolu insanın haklarını korumaktı.

TÜSİAD’ın bir numaralı düşmanıydı Erbakan.

Erbakan’ın hayalinde daha siyasete atılmadan, Odalar Birliği Başkanıyken Anadolu’yu ayağa kaldırmak vardı.

Adamlar montaj sanayisi, diyorlar ki, al, sat.

Bizim bir dede Hocamız vardı.

Sanayici bir arkadaş, arabasını sanayiye götürmüş. şu arabaya bir bak şanzımanı ölmüş değişmesi lazım..

Usta diyor ki, yalnız iki mal var. Hangisini tercih edersin?

Biri Türk malı 100 lira, diğeri Alman malı 170 lira. Neredeyse iki katına yakın.

Alman malı elimizde yok, Almanya’dan getirteceğiz demişler. İsteyeceğiz gelecek. Benim demiş Almanya da tanıdıklarım var. Almış adresi, istemiş aradığı parçayı.

Bir süre sonra o parça gelmiş.

Benim diyor, sanayide okuttuğum, sanayici arkadaşlardan birinin oğlu vardı.

Çocuk kutuyu gördü.

Hocam nerden geldi bu kutu?

Almanya’dan…

Bunu biz yapıyoruz.

Ama bu Alman malı.

Şanzıman Konya’da yapılan şanzıman.

İstanbul Dükalığı bu sanayinin gelişmesini, kendi ticareti yapmasını engelledi.

İşte biz bunun savaşını verdik.

 

KONYA MARKA OLMAYI BAŞARAMADI!

Konya eskisine göre çok gelişmiş durumda amma, bir türlü marka olmayı başaramadı. Marka haline gelemediler. Bir Kayserinin belli koltuk markası var, dışarıda tanınıyorlar. Bir Antep, bir Kayseri merkez oldu.

Marka olmamakla hata ediyorlar. Otomotiv sanayinde Konya bir numara. Övünmek gibi olmasın, bizim o devirdeki çalışmamamıza borçlu.

Her ilde büyük sanayi hamleleri yaptık. Her ilde büyük organize sanayileri kurduk.

Konya’da 2. Organizeyi biz kurduk.

Erbakan’ın hayali Tutub’un belini geçtikten sonra Ankara yolu üzerinde sağlı sollu bir sanayi idi.

Ama millet layık olduğu şekilde idareye kavuşur

Millet Tayyip Beye verdiği sorumluluğu bize vermedi

İyi vasıfları var, liderdir. Türkiye tarihinde iyi bir Belediye Başkanı. Onun gibi Melih var.

Şu anki İstanbul Belediye Başkanı, Tayyip Bey kadar başarılı değil.

 

ASABİYET OLMAYAN BELEDİYE BAŞKANI BAŞARILI OLMAZ

Bazı işler var. Asabiyet ister. Asabiyet olmayan insan Belediye Başkanlığında başarılı olamaz.

Belediye Başkanlığında başarılı olan Tayyip Erdoğan, Belediyeden içeri girdi mi, belediyede herkes kendine çeki düzen verir, işine gücüne bakardı. Yapmadılar mı, canlarına okur.

Ali Müfit Gürtuna, çelebi. Onu da biz belediye Başkanı yaptık. Müdür Bey şunu yapar mısınız?

Öyle söylerse yapmaz o Müdür!

Melih çok başarılı. Onu da biz getirdik

Halil Ürün Başarısız. Özkafa başarılı, Mustafa Özkan başarılı.

Ben AKP’li değilim. şimdi Tahir başarılı. Park ve bahçeler çok güzel çalışıyor. Mustafa Özkan, Mehmet Şen başarılı.

Tahir vitesi daha geriye alsa sırıtır. Orada oturamaz. Halk aradaki farkı görür. Başarılı olamaz. Özkafanın izinden gidiyor. Tahir’in başarısı Özkafa’dan geliyor.

Tahir çelebi çocuk. Efendi bir çocuk, Konya Ticaret Odasında Hukuk Müşaviriydi.

İl Başkanı arayışına girmiştik. Mevcutlar olmadı. Şu olur, şu olur dediler. Sonra Tahir’in adı geçti. Baktım efendi bir çocuk. Çağırın bir görelim dedim. il Başkanlığını teklif ettik. Olurum dedi. Memuriyeti bıraktı geldi. Onu il başkanı biz yaptık

 

BENİM BAŞARIMDAKİ EN BÜYÜK HİSSE KADROMA AİTTİR!

Bu diktatörlük değil. ben Konya’da kendi devrimde İl Başkanı filan değildim amma, birine şunu yapacaksın dediğimde  Ali Güneri yap dediyse o yapılması lazım.

Benim başarımdaki en büyük hisse etrafımdaki kadroya ait.

Onlarda bana bu saygıyı gösterdiler,

Zülfikar Gazi’ler, Mustafa Özkafa’lar, Mustafa Özkan’lar, Hasan Hüseyin Öz’ler, Veysel Candan’lar, Lütfü Yalman’lar melek gibi insanlardı.

Sen çoğunu Başkan yaptın diyorlar. Başkan yapsam kendi oğlumu yapardım.

Kim hak etti ise o. Onlar kendi bileklerinin hakkıyla geldiler.

Zülfikar Gazi’yi çağırdım. İl Başkanımızken Vekil olmasını istediler.

Yasin Hatipoğlu ile görüştüm. Bu çocuk dedim teşkilatçı. Onu dedim Çorum’dan ikinci sıraya yaz. Seni sürüklesin. Hem seni hem de kendisini çıkarsın. Zülfikar itiraz etti. Ben dedi Çorumda hiç çalışmadım abi, orada bulunanlara haksızlık olur. Bana itiraz ederler.

Zülfikar Gazi bana bir sefer itiraz etti.  İl Başkanlığı için teklifte bulundum. 24 saat müsaade istedi. Düşündü sonra istifa etti. Benim çoluk-çocuğum ne yer ne içer diye düşünmedi.

Allah ta ona göre bol verdi.

Şunu anlatmak istiyorum Hiçbiri benim torpilimle gelmedi

Hasan Hüseyin Öz, Ladik’te babası ile dişe diş mücadele etti. Babası CHP’den Belediye Başkan adayıydı. Hasan Hüseyin’i kovdu. Çıktı geldi. Ona Yapı İşleri 6.Şubede bir iş buldum. Orada çalışırken parti teşkilatlarında gece gündüz çalıştı.

Bunlardan bir tanesi bana beni Başkan yap, beni bir yerlere getir diye gelmedi.

Herkes birbirini yerken hiç birisi beni şuraya getir diye bana gelmedi.

Veysel Candan biz dört kişiyiz dedi. İçimizden birisi Milletvekili olsun.

Halil Ürüne sorduk istemedi. Özkafa  da istemedi. Veysel, onlar istemiyorsa beni vekil yapabilirsin dedi.

Erbakan hiçbir belediye başkanının aday olmasını istemiyordu. Bunu da ilan etti.

Durumu anlattım. Hocam biz böyle bir karar aldık, ne diyorsun dediğimde;

Ben duymamış olayım, Ali Güneri benim haberim yokken böyle bir şey yapmış desinler dedi.

Veysel bu şekilde Milletvekili oldu.

Onun yerine aday 40 kişi geldi belki ben aday olayım diye. Ancak Mustafa Özkan ben olayım demedi.

 

ÜRÜN’Ü ALIYORSUN YERİNE KİMİ KOYACAKSIN?

Benim Ali Güneri olmamda en büyük etken, ekibimdeki isimlerdir.

Mustafa Özkafa, Mustafa Özkan, Zülfikar Gazi, Hasan Hüseyin Öz, Veysel Candan, Lütfü Yalman…

Ben başarımı onlara borçluyum.

Hiçbiri benden bir talepte bulunmadı. İma bile etmediler.

Özkafa, Karatay’a aday olmak istemedi. Üç gün dil döktük. Oğlunu yap dedi. Oğlumu ne yapacaksın dedim. Biz seni Başkan yapmak istiyoruz

Büyükşehir Belediye Başkanı Ürün’ü görevden aldıktan sonra Erbakan Hocam sordu; Halil Ürün’ü alıyorsun, yerine kimi koyacaksın?

O anda aklıma gelen ilk ismi söyledim.

Mesela Mustafa Özkafa var.

O da şöyle bir düşündü ve Çelebi çocuk dedi, olabilir.

Ne Mustafa’nın haberi var. Ne benim daha önce öyle bir düşüncem var.

Halil’in yüzü eskidi. Bazı dedikodularda dolaşmaya başladı. Halil başarısız mı? Başarısızlık değil efendim. Bazı şeylerin zamanı geldiğinde değişmesi icap ediyor.

Yeni bir enerji, yeni bir güç ortaya konulması lazım.

Türkiye’de Belediyelerde çığır açan Milli Görüştür.  Ondan sonra belediyelerde çok başarılı çalışmalar yapıldı. Bunlarda başarılı.

Tayyip Erdoğan Belediye Başkanı olmadan evvel , CHP’li bir  Profesör Belediye Başkanıydı. Adamın beceriksizliğinden, İSKİ yolsuzluklarından greve gittiler. İstanbul’un ana caddelerinde çöp yığınları vardı.

Erbakan Hoca beni çağırmış. Evim Beşiktaş’ta. Beşiktaş’tan Taksime kadar yürüdüm. Vallahi sokakları deterjanlı sularla yıkıyorlardı.

Pis kokan sokaklar mis kokuyordu. Pırıl pırıl bunları söylememek insafsızlık olur.

Tayyip Erdoğan ve Melih Gökçek çok başarılı oldular. Konya’da da Mustafa Özkafa ve Mustafa Özkan başarılı Belediye Başkanlarıydılar.

 

MAKSAT O DEĞİL!

Keçecilerde çok kabiliyetliydi. Başarısızdı, ama o kendinden kaynaklanmadı. Orada haksız yere Belediyeyi iptal ettiler. Ancak ilk seçildiğinde bir tane bile meclis üyesi yoktu. Bu öyle bir garabet ki. Seçimlerde Hocam beni kısa bir süreliğine Avrupa’ya gönderdi. Bizde her şeyi yoluna koyduk. Her her şeyi usulüne göre yapın dedim, gittim. Oradaki Federasyonda bir ihtilaf varmış, böyle sulh işlerine beni gönderirdi.. Bu tür meselelerde daha sonrada ara ara beni göndermeye devam etti.

Ben yokken burada hukukçu Şener Battal vardı. Ben yokken Keçecilerin Müracaatını yapmışlar. Geldim. Müracaatı verdik dediler

Seçime girdik, kazandık, itiraz ettiler. Müracaatı İl Başkanı yapması gerekirken, Merkez İlçe Başkanı yapmış…Hadi yanlış diyelim.

Bizden bir evvelki seçimde Niğde idi galiba. Belediye başkanlığı seçimini CHP kazanmış, Adalet Partisi itiraz etmiş. Merkez İlçe Başkanı listeyi vermedi diye. Aynı kurul içinde bir kişi değişmiş. Müracaatı neden Merkez İlçe Başkanlığı yapmadı diye, iptal kararı vermiş.

Bir ilde listeyi İl Başkanlığı da verse Merkez İlçe Başkanının verdiği liste esas alınır diye karar vermiş.

Bizimkinde de Merkez İlçe Başkanlığı listeyi verdi diye iptal ediyor.

Madem yanlış işlem yapıldı. Müracaatı alma, kabul etme, şunlar şunlar eksik de.

Maksat o değil. Belediye Meclisi üyeleri de iptal edildi. Belediye Meclis üyeleri yenilenmedi. Onların yerine yedekler Belediye Meclis üyesi oldu.

Keçeciler birkaç ay sonra tekrar seçime girdi.

Yüzde 33 olan oyumuz yüzde 45’e çıktı. Millet tepki gösterdi. Bizde çok işledik bu konuyu.

O kalabalıklar karşısında hoş geldiniz diyemeyen Ali Güneri eline mikrofonu aldı. Ey Konya!... diye bir başladı, mikrofonu elinden düşürmedi. Kolay kolay da kimseye vermedi.

 

ŞÖHRET OLMAK İSTEMEDİM!

Konya’da daha önce Valilik yapmış olan Oktay Başer Milletvekili adayıydı. Ara seçimdi. Hocam bana bir reklamcı göndermiş. Git Ali Beye yardım et diye. Adam bir Akşama doğru  Konya’ya geldi.

Vejdi Benderli.

Valiliğin oradaki meydana hakim olan yerde vakıflar binasında İl Başkanlığımız vardı. Vakıflar binasının en üstüne boydan boya kırmızı ışıklarla Milli Selamet Partisi diye yazdırdım.

Aşağıda CHP ve Adalet Partisi tabelaları var ufacık.

Reklamcı Vejdi Benderli dedi ki, zaten sen bu tabelayla bunları ezmişsin!

Ertesi gün o seçim hakkında konuşma yaptım. Vejdi Benderli, Hocama demiş ki, seçim kazanmak istiyorsanız Ali Beyin o konuşmasını alın il il dolaştırın.

Konya eski Valisi Oktay Başer’i Valilikten almışlar, bir daireye memur olarak vermişlerdi. Bu şimdiye kadar hiçbir Valiye yapılmamıştı.

Dedim ki; Bu adama neden böyle yaptılar, neden görevini değiştirdiler. Bu adam senin inancında olduğu için Vali iken memur yapıldı. Sen bu seçimde adam seçmeyeceksin, onlara cevap vereceksin!

Bir ara Hocam Konya’ya geldiğinde  bir konuşma yaptım. Hocam o konuşmayı bir çok yerde Ali bey şöyle söyle söyledi böyle söyledi diye anlatmış..

Ben öyle sık sık konuşmazdım. Resim çektirmezdim. Arkadaşlar araya araya Hocam ile birlikte çekilmiş 5-6 resmimi bulmuşlar. Hocam gel dediği zamanlarda bile yanımdakileri hocamın yanına gönderirdim.

Hiçbir zaman tanınmak istemedim.

Şöhret olmak istemedim. Herhalde böyle düşündüğüm için Allah benim önümü açtı.

Ali Güneri böyle olmasını o genç kadrosuna borçlu.

Özkafa’lara, Lütfü Yalman’lara, Hasan Hüseyin Öz’lere, Mustafa Özkan’lara.Veysel Candan’lara.

 

ALİ GÜNERİ OLSAYDI KAVGA EDEBİLİR MİYDİK?

Cihat olması için beş şart vardır. Birincisi orduya dahil olacaksınız. Ordu nedir bizde Milli Görüş.

İkincisi Emir’e biat edeceksin sen Allah yolunda, Kuran yolunda gidersen ona güvenebilirsin demek.

Üçüncüsü İhsan yani verilen görevi itirazsız bi hakkın yerine getireceksiniz. Dördüncüsü tefrikaya düşmeyeceksiniz. Bu il başkanı iyi değil değiştirsek, şu belediye başkanı iyi değil diye dedikodu yapmayacaksınız.

Toplantılarda derlerdi ki; burası ameliyat masası. Burada her şeyi konuşabilirsiniz. Ama şu kapıdan çıktın mı, bir şey konuşamazsın. Ben şöyle dediydim, falanca böyle dediydi, bu münafıklıktır.

Burada konuş, her şeyi konuş. Erbakan’ı tenkit et, beni tenkit et, burada kıyasıya. ağzımızı açmayız. Benim arkadaşlarım içinde Ali Güneri bize böyle bir görev verdi diye hiç birisi de bu iş olur mu demediler. Canıyla başıyla çalıştılar.

Beşincisi cihad için gerekirse malını hatta aziz bildiği canını vereceksin.

Benim çevrem böyleydi. Onun için başarılı oldular , Tayyip Bey bile bizim günümüzü öyle görüyor. Erdoğan, Ali Güneri’nin gününde çıt çıkmıyordu diyor.

Burada kendi aralarında kavga çıktığında demişler ki, yahu bizim aramızda Ali Güneri olsaydı. Biz kavga edebilir miydik? Edemezdik demişler!

Bir grup adam, demişler ki, bu adam çok müthiş bir adam galiba, geldiler Konya’ya. Hocamıza söyleyelim, Ali Güneri’yi Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı yapsın demişler. Baktılar ufacık, tefecik bir adam vazgeçtiler, gittiler.

 

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.