Anadolu’nun has kartalı
Ziraat Türkiye Kupası’nda raconu kesen taraf biz olduk.
Türk futbolunun gün geçtikçe çöktüğü dönemde Konyaspor oynadığı oyun ve aldığı skorla adeta Türkiye’nin parlayan yıldızı oldu. Taraflı tarafsız herkes tarafından kabul gören başarılara imza atıyor.
Oynadığı oyunuyla, sistematik ve disiplinli tarzıyla, mücadelesiyle, hırsıyla, taraftarıyla ve stadıyla rakiplerin korkulu rüyası haline bürünüverdi. Öyle bir atmosfer oluştu ki; gün geçtikçe büyüyor. Ve bu maçta da buna fazlasıyla şahit olduk.
Erkeğinden kadınına, yaşlısından çocuğuna, öğrencisinden emeklisine kadar tribünde hemen hemen her kitleden taraftarı görmek mümkündü. Kimi harçlıklarını biriktirip bilet temin ederken kimi de çocuğuna o gün çikolata almaktan vazgeçecek kadar taraftardı. Bu sevgi de önce Konyaspor’u, zaman içersinde de Konya’yı marka haline dönüştürecek etkenlerin başında yer alıyor.
Bilinçli, etkili ve faydalı bir taraftar topluluğumuz var. Rakibi etkiliyor, temsilcimizi tetikliyor ve yaptığı görsel şovlarla da spora renk katıyor. Artık bir değil birkaç kez oyundan kopup sadece tribünleri keyifle izliyorum. Taraftar bugüne “Şehri Müdafaa” demişti ki şehirlerini en layıkıyla müdafaa etti. Tribün dersi verir nitelikte yapılan koreografi eşliğinde maça başlayan taraf olacaktık.
Sahaya sürdüğü kadroyla Aykut Kocaman’ın adeta Şenol Güneş’e meydan okuduğunu düşünüyorum. Asları yedek koltukta bekletmeyi tercih ederken yedeklere ise forma şansı tanımış. Özenle kurduğu ve sürekli tercih ettiği savunma hattından sahada sadece Vukovic vardı. Bu şartlar altında Beşiktaş’ın ilk dakikalarda temposu yüksekti. Haliyle hafta başında derbide Fenerbahçe’den yara alan Beşiktaşlı oyuncularda gerginlik ve yorgunluk vardı. Kurmaya çalıştığı baskıya temsilcimiz her atakta cevap verince oyun ara ara gerildi.
İlk yarı her iki takımın da birbirinin üzerinde baskı kurup oyunun dengesini bozma yönünde olsa da gol sesi çıkmadı. Yarı finalistin adını belirleyecek olan ikinci 45 dakikaya Konyaspor daha dengeli başladı. Panik havasına giren Beşiktaş ayağında topu tutmakta zorlanırken oyunun dengesini 60’lı dakikalarda tamamen bozdu. Skoru koruma derdine düşen yeşil beyazlı ekip geriye yaslanınca kalemizde daha etkili olmaya başladılar. Daha çok kontra ataklarla Beşiktaş’ı yokladığımız esnada sessizliği maçın normal süresinin bitimine altı dakika kala Alban Meha’nın muhteşem golü bozdu.
Golden sonra ikinciyi bulma adına ataklarını arttıran Konyaspor’un çabaları yanıt vermeyince yarı finalin kapısını Beşiktaş’ı her iki maçta da yenerek aralamış oldu.
Ligin ilk yarısının son maçında farklı yenildiğimiz Beşiktaş’ı böylelikle kupada saf dışı bırakarak muhteşem bir atmosferde bedel ödetmiş olduk. Ayrıca iki hafta önceki köşe yazımda gol atıyoruz ama jeneriklik golü bulmakta zorlanıyoruz dediğime Alban Meha’nın cevabı çabuk geldi. Umarım bu güzel gol Meha’yı biraz kendini getirir ve son dönemdeki düşük performansına katkı sağlar.
Şimdi gözümüzü sadece lige çevirdik. Hafta sonu beş eksikle konuk edeceğimiz Trabzonspor’u Konya’dan puansız gönderme çabası 14 maçlık yenilmezlik serisine dönüşecek. Bu galibiyetiyle Konyaspor’un lig üçüncülüğüne demir atması muhtemel görünüyor.
Köşemi kulaklarımıza kazınan “Ey şanlı ordu, ey şanlı asker” dizeleriyle kapatmak istiyorum. Başarının sırrı ordu disiplininden geçiyor olsa ki hepimiz Kocaman’ın askerleri olduk. Kılıcımız keskin, gazamız mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.