Aynı işyerinde eşimi özlerim
Çiğdem Kurut'un Röportajı
Arzu Küçük’le röportaj yapmak için şöyle sessiz, ferah bir ortam ararken, Bolay inşaatın son projesi olan Dört Mevsim Konutları’nın örnek dairesi aklımıza geldi. Burada hem röportajımızı yaptık, hem de kadın zevkiyle seçilen malzemelerin binaya neler kattığına şahit olduk. Röportajımızın ana konusunu oluşturan çocuklar da hemen inşaat alanındaki ofiste, kendilerine özel düzenlenen bölümde evlerindeki rahatlığı yaşadı. Bolay İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Küçük, asker yollarını nasıl beklediğini, ev hanımıyken iş hayatına nasıl girdiğini, bir gününün serüvenini anlattı.
Eşiniz Nevzat Bey’le tanışmanız nasıl oldu?
İkimiz de Taşkentliyiz. Eşim Bolaylı. . Önceden belediyelikti. Ben de Taşkent Avşarlıyım. Köylerimiz arasında yarım saatlik mesafe var. Ama Konya’da büyüdük. Eşim Taşkent’te İmam Hatip Lisesi’nde okumuş. Burada üniversite. Akrabalar vasıtasıyla tanıştık. 19 yaşında evlendim. Ev hanımıydım. İlk çocuğum dünyaya geldi. Oğlum dört yaşındayken eşim Nevzat askere gitti ve asker yolu bekledik. Askerlik bitince de bir kızımız ve bir oğlumuz daha oldu. Şimdi 34 yaşındayım.
Ev hanımlığından iş hayatına geçmeyi neden tercih ettiniz?
Eşim bir inşaat firmasında çalışıyordu. Kendi işini kurmak istedi. Sonra kendi şirketimizi kurduk. Ben de ortak oldum. Bir diş hekimi arkadaşımız da çalışırken çocuklarına muayenehanede alan hazırlamıştı. Biz de öyle yapabiliriz dedik. Küçük çocuğum 6 aylıktı. Öylece başladık. Aslında ilk etapta tamamen eşime destek olma amacıyla başladım. İşyerinde mutlaka bir işin ucundan tutabileceğime inandım. Eşim de birlikte çalışmamızı çok istedi.
Kendi işiniz olmasaydı çalışma hayatına girmeyi düşünmüyor muydunuz?
Eşim askerdeyken çalıştım. Sonrasında hiç öyle bir düşüncem olmadı. Çalışma hayatım da olmadı. Hayata birlikte başladık. İnşaatımızın başında, çocuklarımıza ait bir odayla buradayız. Orada uyurlar, televizyonlarını seyrederler, yanımızda zaman geçirirler. Bundan önceki projelerimizde de aynı düzeni, kurduk. Ev taşır gibi düzenimizi taşıdık. Çocuklarımız için böyle bir düzen kurmuş olmasak yine çalışmayı düşünmezdim. Burada hem çalışıyor, hem de çocuklarımın yanında oluyorum. İnşaatımızın altında mutlaka olmak istiyoruz. Ayrı bir büromuz yok. Her şey gözümüzün önünde olsun istiyoruz. İşçilerin nasıl çalıştığını görmek işin başında olmak istiyoruz. Ufak tefek kazalarda acil müdahaleyi bile yapıyorum.
Şirkette neler yapıyorsunuz?
Bu işin okulunu okumadım ama eşime şöyle yardımcı oldum. Yaptığımız projelerde zevk bana ait. İç mimarlarımız çizimini yapıyor ama ben de fikir veriyorum. Çizimlerde, renklerde zevkimi yansıtmaya çalışıyorum. Fikirlerime önem veriyorlar. Duvar kağıdı, taban tahtası, fayanslar her şeyi ben seçiyorum. Eşim de zevkime güveniyor. Kadınların tercihlerini dikkate alıyorum. Mesela bir fayans seçiminde. Fayansa elini sürdüğün zaman kaygan olmazsa bunun temizliği sıkıntılı diye sadece kadın düşünür. Duvar kağıdı seçerken diyorum ki; “Kadın silmeden durmaz. Silinen, dayanan kaliteli bir şey olsun. Zevk ve kullanılırlık önemli..
Sabah güne nasıl başlıyorsunuz?
Günün yoğun temposu sabah 6.00 gibi başlıyor. Normal şartlarda çocukların okula bırakılması, beslenmelerinin hazırlanması, öğretmenlerle görüşmeler, akşam yemeğini hazırlama. Yemekli misafir de ağırlarım. Evimin temizliğini kendim yaparım. Yardımcım yok. Kısacası bir ev hanımı evde neler yapıyorsa her şey. Sonrasında işyerine gelirim. Öğlen burada yemek hazırlarım. Hem çocuklarım yesin, hem de biz yiyelim diye. Patron hanımıyım, patronum diye egom yok. İşyerinin temizliğini de yaparım, gelen misafirleri de ağırlarım. Banka işlerini takip ederim. Kendi işimiz olmasa katlanılacak bir yoğunluk değil. Zevkle geliyorum, zevkle çalışıyorum. Bir gün of demedim. Peygamber efendimizin de en zor zamanlarında eşi yanında olmuş. “O güneşlerde dolaşırken ben gölgelerde yaşayamam” diye evinin avlusunda güneşte durmuş. Biz çekirdekten yetiştik geldik. Varlıklı büyümedik. Eşim de ben de. Varlığı da gördük, yokluğu da gördük. Şu an el ele tutuşup sırt sırta verdiysek sevgiden. Eşim bana danışmadan, fikrimi almadan hareket etmez. Bana “Noter Arzum” der. Elimden geldiğince destek olurum.
Aynı işyerinde çalışmak zor değil mi?
Burada ne yaşadığını biliyor olmasam evde bu kadar anlayışlı olamazdım. Burada gün içinde neler yaşadığını görüyorum. “Aynı ortamda sürekli görmekten sıkılmıyor musunuz?” diye sorarsanız da bazen oturduğum yerden ona mesaj çekerim. Gidip iki kelam konuşamayız. Yoğunluktan. Aynı işyerinde özlüyorum. Beraber çalışmanın da aynı ortamda bulunmanın da şu ana kadar hiç sıkıntısını çekmedim.
Bundan sonrası için planlarınız ne?
Bundan sonra da böyle devam etmeyi düşünüyoruz. Ev ortamını buraya taşıdığımız için çocuklar da sıkıntı yaşamıyor. Vizyonumuz hep mükemmellik. Kalite güven, daha iyisi. Bir önceki projemizden daha üst olmamız lazım ki adımızdan söz ettirelim. Yeni arsa çalışmalarımız da başladı. İnşaat yapmayı düşünüyoruz. Daha nitelikli binalar yapmayı planlıyoruz.
Kaynak:Pusula Haber
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.