BEN UĞUR BAŞKAN’A “ÇAKAMAM”…!
Hafta sonundan bu yana yazmamız gereken, bize ulaşan ya da bizim yaşadığımız ve sizlerle paylaşmamız gereken o kadar çok konu başlığı ve fotoğrafı var ki hangisini yazalım? Elbette öncelik bizim gördüklerimizden önce sizin gördükleriniz ve yaşadıklarınız. Çünkü çileyi çeken sizlersiniz, bizleriz. Yani sade vatandaşlar. Hafta sonunda duyduklarımız ve gördüklerimizle bir kez daha idrak ediyorduk ki sıkıntı bizde; şehri yönetenlerin özellikle siyasilerin ise hiçbir sıkıntısı yoktu maşallah.
Bakın Allah aşkına bugünkü manşetimizi bir okuyun. Neresinden tutarsanız orası elinizde kalır. Bu konuyu önce siz haber olarak okuyun haberin analizini ve şehrin yönetenlerin devlet adına yaptıklarını ve devleti nasıl zarara uğrattıklarını da sonra konuşalım olur mu?
SORUN ZEMİN ETÜDÜNDE Mİ, DOLGUDA MI? DOĞRUSU NEDİR ACABA?
Allah okurlarımızdan bize inanan güvenen samimi insanlardan bin kere razı olsun. Buyurun zaman zaman bu güzergâhta hep karşılaştığım ve yaşadığım bir konuyu hiç böyle düşünmemiştim. Ancak hep deriz yine bizim insanımız bizi takip edenler çok dikkatlidir ve hassastırlar diye. Buyurun bir okurumuz bakın konuya nasıl da gerçekçi yaklaşmış;
“Uğur Bey, her gün yazılarınızı dikkatle okumaktayım.
Ben Konya’nın yeni gözde yeri tarihi Sille Mahallesi’nde bir esnafım. Burada yaşanan haksızlıklarla ilgili pek çok şey yazabilirim ama bunlar bireysel sorunlardır. Birde tüm Silleyi ilgilendiren bir konu var ki bunu yazmak istedim. Malumunuz Sille’ye giriş yolu düzenlemesi yapılalı çok fazla olmadı ancak asfalt dökülmeden önce zemin etüdü ve de dolgusu iyi yapılmadığı için 2 sene içerisinde TED Koleji ile Sille girişinde yer alan Belediye Parkı arasındaki 2-3 kilometre yolda en az 30 defa yeraltı su şebekesi patlamıştır.
Yol üzerindeki asfalt yamalarını sayarsanız belki daha fazladır. Öyle ki aynı yerde 3 hatta 4 yama olduğu görülmekte. Aynı yer 3 kere nasıl arıza verip şebeke aynı yerden patlar anlamış değilim.
Tabi bu tamir sırasında Sille Mahallesinde su kesintisi yaşanmaktadır ki en son arıza dün olmuştur ekte ilgili fotoğrafı gönderiyorum.
Turistik bir yer olan Sille’de pazar günü yaşanan bu kesintide tüm esnaf elinde bidonlarla tatlı su çeşmesinin yolunu tutmaktadır.
Bununla ilgili CİMER’e yazı yazmama rağmen maalesef hiç bir aydınlatıcı cevap alamadım. Gerek milli servetin heba olması gerek buradaki halkın sık sık su kesintisi yaşaması belediyemizin konuya gerekli önemi vermesini gerektiriyor. Saygılarımla.”
…………..
Silleli esnaf okurumuza duyarlılığından dolayı bir kez daha teşekkür ederiz.
YENİ GAR BÖLGESİNDEKİ
KAMULAŞTIRMA BİLMECESİ
Bizim her kesimden hiç ummadığınız semtten bölgeden mahalleden, Konya dışından hatta ve hatta Amerika Birleşik Devletleri’nden Vietnam’a kadar orada yaşayan Konyalılar ya da yolu Konya’dan geçmiş okurlarımız dostlarımız vardır. Aşağıda sizlerle paylaşacağımız ya da hepimizin bildiği yeni gar inşaatı bölgesi; ta orasının tespit edildiği günden bu yana tam bir bomba(!)
…
Niye bomba?
İşte o bölgede bir iş yeri olan vatandaş yaşadıklarını fazlası ile değil eksiği ile bize özetliyor. Çünkü konuyu ve bu insanları daha önceden de bire bir dinledim. O bölgede ne dükkanım ne bir arsam var. Tek bildiğim ve gördüğüm burada insanlar adalet istiyorlar ve ellerinde fenerlerini yakmışlar adaleti arıyorlar.
……………
Buyurun önce okurumuzun yazdıklarını birlikte okuyalım.
“Uğur abim, merhabalar iyi çalışmalar öncelikli olarak her günkü gibi bu sabah da köşe yazınızı okudum, haberlere göz gezdirdim ve işime koyulacaktım ama yıllardır sıkıntılı olduğumuz bir durum var. Sağ olasın bu durumu manşetine de taşımıştın yeni hızlı tren garı kamulaştırma bilmecesi.
Eylül ayının son günlerinde gelmiştim yanına o günden beri her hafta mutlaka belediyeye uğradım ve her hafta bir hafta sonra gelin bilgilendirelim diye uğurladılar beni.
Şimdi diyeceksin ki sen de ne yüzsüzsün her hafta rahatsız edilir mi?
Edilir abi edilir inan edilir.
Malımızı resmen gasp ettiler burada ne yapılacağı söylenmiyor, ne zaman yıkılacağı söylenmiyor. Yıktıklarının da verecekleri komik parayı hiç söylemeyeceğim bile.
Bir de bütün buralar yıkılırken buradaki Z….. K…… petrol istasyonu yıkılmayacakmış.
Neden diye soruyoruz, bölgenin ihtiyacı var diyorlar.
Şimdi bu petrolün 250 metre gerisinde bir başka N……. A……petrol istasyonu var, 400 metre gerisinde yine T…. petrol var. Bu petrolü 300 metre geçiverince yine kulenin oradaki A……. petrol istasyonu var. 500 metre ileride K…….. petrol istasyonu var.
Eeee şimdi bölgenin petrole ihtiyacı olmadığı açık, petrolün bölgeye ihtiyacı var burada.
Belediyenin amacı buradaki büyük esnafa zarar gelmesin küçük esnaf ne yaparsa yapsın mantığı hangi adalete hangi ahlaka sığar? Tabi petrol de büyük bir işletme onu da yıkmasınlar ama biz bu bölgedeki en köklü en eski esnafız bizi neden o kadar düşünmüyorlar?
5 Aralık’ta Cumhurbaşkanımızın acele kamulaştırma kararı çıktı tekrar bizim buralarla alakalı ama biz yine bekletiliyoruz. Petrolün yanındaki oto yıkamacılarını yıkacaklarmış, ‘biz ne olacağız?’ diyorum yine muallak yine çalışma yapacağız diyorlar.
BAŞKAN NE DERSE O OLUR, O ZAMAN OLUR diyorlar.
Asıl bugün ağırıma giden ve paylaşmak istediğim konu ne biliyor musun abicim.
Bizim başkan her cumayı ayrı bir camide kılar bunu da basınla ya da sosyal medyada paylaşır.
Bir kere bizim burada camiye gelmedi, bırakın gelmeyi camimizi yıktı onu da geçtim şimdi Mevlana Çarşısı düzenlemesi olacakmış hemen toparlayıp esnafları dinlemiş. Esnaflar düzenleme yapılırken mağdur olmasın diye gitmiş ya biz yıllardır bu durumdayız Başkan bir kere çayımızı içmeye gelmedi. Bir kere kapımızın önünden geçmedi. Randevu aldık 5 ay sonra gittik onda da ağzını bıçak açmadı.
Biz üvey evlat mıyız adam mı yiyoruz buraya da bir gel, bir dinle bir ortak yol bulalım madem başkanın dediği oluyor, hepimiz senin ağzına bakıyoruz. Sen de Allah rızası için bir kez olsun bizi dinle.
Ama tabi onlar esnaf biz hiçiz. Onların ağzına kaşık sığmaz haklarını isterken bizim ağzımıza vur tokadı gitsin. Mesaj atarsam çok uzun olur diye buradan attım abicim.
Hayırlı işler dilerim bilgilerine arz ederim.”
…………….
Hayırlısı Allah’tan inşallah iyisi olur
“BEN UĞUR BAŞKAN’A HEP İNANDIM”
Şimdi gelelim şahsımda özel, ama her gün kamuya mal olduğu için Sayın Başkan Uğur İbrahim Altay’ın A takımına, dolaylı olarak da Başkana kadar yansıyan “ÇAKMA” ve “ÇAKTIRMA” olaylarına…
Önce konuya en sondan başlayalım.
Malum Tahir Başkan’ın aniden vekil olması ile iğneli fıçı gibi olan Büyükşehir Başkanlık koltuğu Uğur İbrahim Altay’a nasip oldu. Başkan o günden Reis’in kendisini yeni Başkanımız olarak ilan etmesine kadar Başkanlık işini çok iyi götürdü.
Bu noktada şunu da açalım da insanlar yine farklı pencerelerden bakacağız diye yeni bir yarış içerisine girmesinler.
Farkında iseniz seçim öncesi bile Uğur Başkan’a AK Partili Başkan adayı demiyoruz ve direkt Başkan diyoruz. Çünkü seçim ne kadar riskli bir iş olsa da ortada ne kadar kapalı bir sandık olsa da bir de görünen köy ve dünyanın her yerinde geçerli olan matematik var.
MHP Büyükşehir’den kesinlikle Başkan adayı çıkartmayacak. (Çıkarsa da durum zaten fazla değişmez de…)
Bütün siyasi partiler tek yumruk olsalar, hatta seçmenlerinin oy pusulalarını ellerine alıp kendileri sandığa atsalar Konya matematiğinde Uğur Başkan’ın, Başkanlığı yüzde doksan dokuz tamam. Tabii Allah nasip ederse diye de baştan söyleyelim. Cümlemizi de, iddiamızı da şöyle toparlayalım “Allah’tan bir mani gelmediği sürece Sayın Uğur İbrahim Altay ilk aşamada önümüzdeki dönem Konya’yı yönetecek Büyükşehir Başkanı. İzninizle bir adım daha ileriye gidelim seçim sonrası işleyecek takvim ile Sayın Uğur İbrahim Altay, Konya’nın 1 numarası…”
………….
Şimdi en sondan en başa 10 yıl öncesine gidiyoruz.
Odadan Başkanlığa gelen Sayın Uğur İbrahim Altay’ı biz de sizler gibi önce izledik ve sağdan soldan alttan üstten şehrin en iğrenç dedikodu ve fesatlık mekanizmasının raporları sonunda başkanın temiz, iyi niyetli, ufuklu, vizyonlu olması gibi pek çok artısını gördük inandık ve direkt başkanın yanında yer aldık.
Elbette tarafsız olduğunu ve şehrini başkanlarından bile çok sevdiğini iddia eden bir yerel gazeteci “nasıl olur da partili bir başkanın yanında yer alır?” sorusunu da bir tek Allah’ın kuluna sordurmamak adına sizlerden gelenleri yazdık, gördüklerimizi yazdık, yazılamayacak iddiaları da (Asılsız olduklarına inandıklarımızı da) direkt Başkana ne bir artısı ne bir eksiği ile olduğu gibi ilettik.
Başkanla öyle bir gönül bağı kurduk ki birbirimize karşılıksız inandık. Ve Allah’a çok şükür ki geride kalan 10 yılda bizim açımızdan başkana tek bir asılsız duyum götürmedik, başkanı iğne ucu kadar yanıltmadık, başkanın inanıp bizim inanmadığımız konularda bile ne yazık ki sonunda biz haklı çıktık, sizlerden gelenler de yine mahcup olmadık (Sizlerden de Allah bin kere razı olsun) ve 10 yılın ardından masada, kağıt üzerinde, telefon konuşmalarında ve kayıtlarında Sayın Başkan’la aramızda bir tek akçeli iş diğer gazetecilerden farklı bir tek icraatımız olmadan 10 yılı noktaladık.
(Bu arada iğrenç Konya dedikoduları, fitne fesat kazanları hep hüsranla noktalandı.)
……………
Sayın Başkan, Büyükşehir Belediye Başkanı olunca elbette biz kendi inandığımız ve doğru olduğu içinde ilerlediğimiz yerel gazetecilik anlayışı içerisinde yazmaya çizmeye ve konuşmaya devam ettik.
İşte tam da bu noktada geride bıraktığımız 10 yıllık tertemiz alnımız ak, başımız dik “Selçuklu ortak paydasından Başkan-yerel gazeteci dostluğu, abi-kardeşlik ilişkisine ve inancına, Konya ortak paydasına geçişte” hainler (Kusura bakmayın ama onlar yani kendini biliyorlar onlar, hainler, alçaklar ve o…. çocukları) yine görevleri gereğini yerine getirmeye başlamışlar.
İşlerini güçlerini bırakmışlar, kollarını sıvamışlar yönlerini bize döndürmüşler.
Başlamışlar dedim çünkü ben de bazı iftiraları, yakıştırmaları sonradan öğreniyordum.
Meğer ne yazık ki bizim gazeteci camiasından tutun da, AK Parti teşkilatlarının içindeki kendisini çok büyük ve makbul gören zevata kadar birileri hem bizim dolaylı olarak da Uğur Başkan’a sözüm ona vurmaya başlamışlar.
Bana da “Uğur Başkan’a çakıyor” diyorlarmış.
Bizi tanıyamadıkları halde tanıdıklarını sanıp iğrenç çamur saltanatlarına çekmek isteyenlere en yakın örneği acı da olsa verelim ki daha iyi o beyinsiz kafalarına sokabilsinler.
……………
Benim için şehri 15 yıl iyisi kötüsü eksiği ile yöneten ve şehrin 15 yıl 1 numarası olan Sayın Tahir Akyürek o başkanlık koltuğuna oturmadan benim abim idi. Ben Tahir Bey’in Hacıkaymak’taki evine gider hanımefendi kendi elleri ile yaptığı kahvemizi kendisi bize ikram ederdi. Biz bir acı kahvenin hatırına 15 yıl süre ile bir kez bile Tahir Başkan’a ÇAKMADIM…
Evet Tahir Başkan’ı ve ekibini 15 yıl süre ile en çok eleştiren yerel gazeteci oldum.
Ama Allah’a çok şükür Tahir Başkanımızla bir kez kavga etmedik bir kez kırılmadık bir kez mahkemelik olmadık. Yazdıklarımızın iki mislini bire bir Tahir Başkan’a ilettik. Duyulanları konuşulanları iddiaları dosyaları ile verdik.
FETÖ dönem dahil bugün bir tek Allah’ın kulu Tahir Başkan ile bizim aramızda ne 1 kuruşluk menfaat belgesini ortaya koyabildi ne de çıkar ilişkisini çıkardı. Ama mübarek olarak kabul ettiğimiz şehrimizin mübarek gibi gözüken iki ayaklı şeytanları özellikle de yine ne acıdır ki bizim basın camiasından iktidarın adamları benim ve Tahir Başkan’ın çevresi bu kadar samimi bu kadar içten ama sıfır menfaatsiz ilişkiyi çözemedi, çözemedi ve de çözemeyeceklerdir İNŞALLAH.
………………
Artık Sayın Uğur İbrahim Altay artık Selçuklu’nun yani bir merkez ilçe belediyesinin başkanı değildir.
Belki başkanın çevresi, belki bizim basın camiası özellikle kulakları çınlasın Tahir Bey’in tanımlaması ile “İslamcı” dinozorları beyin olarak hâlâ Selçuklu’dan çıkıp Meram’a, Karatay’dan Ahırlı’ya, Kulu’dan Ereğli’ye gidemiyorlar.
Ama beyler herkes aklını başına alsın.
Bu yolda bu iğrenç çirkef çarkınızda size bu konudaki son sabırlı makul ve iyiniyetli yazımdır. Cenab-ı Allah’ın izni ile asla size malzeme olmayacağım.
Uğur Başkan Konya merkez başta olmak üzere ilçelerinin yolundan suyundan havasından trafiğinden aklınıza gelen her olumsuz olayından ve her güzel gelişmesinden sorumludur ve bu işlerin 1 numaralı muhatabıdır.
Uğur Başkan’ın elinde sihirli bir değnek olmadığını hepimiz biliyoruz.
Başta Büyükşehir’in para sorunundan kangrenin ötesinde deva olmaz sorunlarına kadar bütün dertlerin vebali Uğur Başkanda da değildir. Ancak hiç kimse beş yıl öncesine, bir yıl öncesine hatta bir ay öncesine bakmaksızın hep hedefte muhatap olarak Uğur Başkan’ı görecektir, Uğur Başkan’ı bilecektir.
Uğur Başkan’ı ve bizleri şimdi çok zor ve ağır bir imtihan bekliyor.
Herkes kendi ağır ve zor imtihanını verme kaygısında iken birilerine bizim üzerimizden ÇAKTIRMAYIZ…
Bunu herkes ama herkes çok iyi bilmelidir.
Eğer ki iş Uğur Başkan’a ÇAKMA(!) noktasına kadar gelirse şunu çok iyi bilin ki işte o gün orada sevdam, aşkım, hayallerim, rüyam, dünyamdan da öte kara mı kara sevdam olan gazeteciliği bırakırım.
Ben 57 yıldır inandığım insanları hiç satmadım. Hiç ray değiştirmedim. Para pul, makam, dükkan ve daire karşılığı gazetecilik yapmadım.
(Elbette patronlarımdan çalıştığımın karşılığını istedim ve alabildiğim kadarı ile de almaya çalıştım. Alamadıklarım oldu. Onların da yüzlerine kulluk hakkımı helal etmediğimi söyledim.)
Nasıl dün Tahir Başka’a vefa ve inançlarım doğrultusunda çakmadım ise Uğur Başkan’a da inancım ve vefam gereği çakmam, çakmayacağım. Gazeteciliği bırakacağım ama asla o birilerinin tetikçisi olarak ÇAKTIRMASINA o fırsatı vermeyeceğim.
İnşallah Allah’a çok şükür eğilmeyeceğim, bükülmeyeceğim ve dün de bugün de olduğu gibi yarın da hayırlısı ile yazmaya devam edeceğim.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Yaşım ilerledikçe, insanların ne dediklerine daha az dikkat eder oldum. Yalnızca ne yaptıklarını izliyorum.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bazı tembel sürücülerimiz karla kaplı araçlarının yan ve arka camlarını temizleyerek yola çıktıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.