Din adamı ve yazar Uçar: “Yazmak bizim vazifemiz”

Din adamı ve yazar Uçar: “Yazmak bizim vazifemiz”
Konya Aydınlar Ocağı'nda din adamı ve yazar Abdullah Uçar’ın 40. yazı yılına özel vefa programı düzenlendi.

Konya Aydınlar Ocağının düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde bu hafta Konya’nın meşhur hafız hocalarından yazar Abdullah Uçar yazarlığının 40.yılında hayatı ve hatıralarını anlattı.

İl Halk Kütüphanesi Salonunda icra edilen Saygı Gecesinin açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Konya’nın kültür hadimlerinden olan Abdullah Uçar’ın şehre önemli katkıları olduğuna işaret ederek, “Biz bağımsız düşünen, kimseye ipotek vermemiş kimseleriz. Konya Aydınlar Ocağı olarak da Türk kültürüne hizmet etmenin gayretindeyiz. Abdullah Uçar hocamız da bu şehrin kültürüne; yetiştirdiği hafızlarla, yazdığı kitaplarla önemli katkılar verdi” dedi. Daha sonra kürsüye gelen din adamı ve yazar Abdullah Uçar adına düzenlenen programdan dolayı Aydınlar Ocağı Başkan ve yönetimine teşekkür ederek, “1950 yılında Çumra’nın bir dağ köyünde dünyaya geldim. Ben henüz altı aylık bebek iken annem vefat edince iki ninemin ellerinde büyüdüm. Köyümde ilkokulu bitirince, benim okuyabilmem için Konya’ya taşındık” dedi.

2-10.jpg

"KUMKÖPRÜ’DEN ÇOK ZAMAN OKULA YÜRÜYEREK GİDİP GELDİM"

Hıfzını Hacı Şaban Haksever Hoca da tamamladıktan sonra babası tarafından din eğitimi amacıyla Suriye’ye gönderilmek istendiğini anlatan Uçar, “Ben İmam Hatip’e gitmek istiyordum. Babamın danıştığı Ali Rıza Dur hoca da, Şam’a gitmek yerine İmam Hatip’te okumamın doğru olacağını tavsiye edince kayıt için müracaat ettik. Fakat on altı yaşımdan gün aldığım için kaydetmediler. Biri akıl verince Valiye müracaat ettik ve onun talimatıyla İHL’ye kaydım yapıldı” diye konuştu. Hafız olması sebebiyle, İHL talebesiyken mescitlerde fahri imamlığa başladığını kaydeden Uçar, “Avrupa’dan dönem bir akrabamız daktilo getirmişti. Belediyeden çalışan bir akrabamızın tarifiyle daktilo kullanmayı öğrendim ve on iki bin tirajı olan Oku mecmuasının adres etiketlerini yazma görevini üstlendim. On kuruş tutarındaki otobüs biletini alamayıp, Kumköprü’den çok zaman okula yürüyerek gidip geldim” diyerek sözlerini sürdürdü.

1-10.jpg

"MERKEZİ CAMİLERİN LOJMANI OLMAYINCA MECBUREN MAAŞIMIN YARISI İLE KİRA ÖDERDİM"

Talebelik yıllarında en büyük hayalinin bisiklet olduğuna vurgu yapan Uçar, sabah camiye, oradan okula, sonra eve gidip gelmek için bisikletim olmasını arzu ediyordum. Üstelik şiddetli bir kış Ramazanına girmiştik ve Sultan Selim ile Aziziye’de de mukabele okuma görevim vardı. Cemaatten biri bisikletini bana emanet verdi, sabahları onunla camiye geldikten sonra teslim ediyor, yatsıdan sonra alarak evime gidiyordum” dedi. İHL’nin son iki sınıfında Diyanet İşleri Başkanlığından aldığı burs sebebiyle, mezuniyetini müteakiben Kastamonu’nun Küre ilçesine mecburi görevli gittiğini de anlatan Uçar, “Görev süremi tamamlayınca Konya Yüksek İslâm Enstitüsüne kaydoldum. Aynı zamanda Araböldüren camiine görevlendirildim. Merkezi camilerin lojmanı olmayınca mecburen maaşımın yarısı ile kira öderdim. Sonra Müftülük binasındaki Diyanet Yayınlarının satışı görevi verildi. Bunun yanında Toptancılar Sitesi camiine Vaaz etmekle görevlendirildim. Buradaki esnaflardan, her yılbaşında hediye dağıtmak zorunda olanlar vardı. Bana kitap yazmamı teklif ettiler. Böylece kitaplarım, işadamlarının finansmanıyla basıldı ve dağıtıldı” dedi.

"UZUN YILLAR İPLİKÇİ’NİN ZEMİNİNDE HALIDAN ÇOK SECCADE VARDI”

Türkiye’de olduğu gibi Konya’da da bir dönem camilerin kötü muamele gördüğünü aktaran Uçar, “Piri Mehmet Paşa camiine askerler yerleştirilmiş ve bir askerin minbere çıkıp saz çaldığı anlatıldı. İplikçi Camii arkeoloji müzesine döndürülmüştü ve bilet gişesi bizim zamanımızda da dururdu. Cami aslına tevdi edildiği gün tellal duyurmuş, davullar çalmış. Camide halı olmadığı için de herkes evinden seccadesini getirmiş. Namazı kıldıran Haacıveyiszade Efendi, (Siz seccadelerinizi götürünce Allah’ın evi çıplak kalacak) deyince kimse seccadesini götürmemiş. O yüzden uzun yıllar İplikçi’nin zemininde halıdan çok seccade vardı” diye konuştu. Yazı hayatının başlangıcına dair de konuşan Uçar, “Müftü Süleyman Tekin, DİB Yayınları için Aziziye Caddesinde bir yer kiraladı. Orada Mehmet Emin Eminoğlu ile tanıştık. Beni okumaya düşkün olduğumu görünce yazmamı da ısrarla tavsiye etti. Toptancılardaki esnaflardan da baskı maliyetini üstlenenler oldu. Böylece 1983-84 yıllarında yazmaya başladım ama kitaplarımı parayla satmadım” dedi.

3-12.jpg

"HALEN ÇALIŞMAYA SABAH NAMAZINDAN SONA BAŞLARIM"

Uluırmak Nuraniye Kur’an Kursuna 1987 yılında geçiş yaptıktan sonra aynı zamanda Kampüs camiinde vaaz etme görevi verildiğini de anlatan Uçar, “Kursa binin üzerinde hafız yetiştirdim. Camilerde sadece Ramazan ayında mukabele okunurken ben hafızlarımla birlikte sene boyu devam ettirdim. Kursa gelenlerden, fakirlik, yetimlik gibi sebeplerle sünnet olmayanları tespit edip sünnet organizesi yaptım. Unutulmakta olan bir âdeti canlandırmak üzere; perşembe günleri bazı talebeleri Necm Suresi okuyarak Cuma habercisi olarak görevlendirdim. Eskiden Cumacı çocuklara üzüm, leblebi verilirdi. Kursa yatılı çocukların yanı sıra ihtiyaç sahibi çocuklara da yemek verdim. Ayrıca aşevi açtık. Yetiştirdiğim iş adamı talebelerim de bu hizmetlere destek oldu” diyerek devam etti. Diyanet’ten emekli olduktan sonra bir süre Türk Anadolu Vakfı Müdürlüğü yaptığını kaydeden Uçar, “Halen çalışmaya sabah namazından sona başlarım. (Kitap okuyan var mı?) sorusu çok sorulur. Eğrigöl Yaylasında karşılaştığımız bir çoban, soframıza davet edince, (Benim azığım var. Varsa siz bana kitap verin) demişti. Yazmak bizim vazifemiz, ihtiyacı olan da okur” diyerek sözlerini tamamladı.

Program sonunda yazar Abdullah Uçar’a hediyelerini Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, emekli müftü Yusuf Eseroğlu ve Prof. Dr. Mustafa Demirci takdim etti. Daha sonra Uçar, okurlarına kitaplarını imzaladı.

Kaynak:Pusula Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.