Hafta sonu oynadığımız Trabzonspor karşılaşması, ligdeki eşik atlama maçlarımızdan biriydi. Kazanılması ya da en azından kaybedilmemesi durumunda ilk 4 sıra için ciddi planların yapılacağı bir 90 dakika oynadık. Karşılaşmanın 70-75 dakikalık bölümünün tamamına yakın bir bölümünde oyunun hakimiyetini eline alan, sahada istediğini yapan ve pozisyon vermeden rakibini sürekli hazırlık paslarına zorlayan bir anlayışla oynadık. İkinci yarı ilk 15 dk biraz daha coşkulu oynamaya çalışan Trabzonspor, 1-2 atak dışında kalemizde çok da etkili olamadı. Son 15-20 dakika rakibin fiziksel olarak oyundan düşeceğini de planlayan Aykut Kocaman ve ekibi, tam öldürücü darbeyi vurmaya hazırlanıyordu ki, o meşhur penaltı pozisyonu maça damga vurdu. Ali Turan ve Ferhat Öztorun’un ikili sıkıştırmasında kendini çok basit bir şekilde yere bırakan ve bu hareketinin karşılığında da maçın hakemi Mete Kalkavan’dan penaltı hediyesini alan Abdülkadir, maçın psikolojik olarak da kopmasını sağladı. Hafta içinde Trabzonspor camiasının hakem Mete Kalkavan hakkında yapmış olduğu algı operasyonları da kendi adlarına bu şekilde meyve vermiş oldu. Penaltı golünden sonra oyundan tamamen düşen Konyaspor’umuz, arka arkaya yediği gollerle sahadan 3-0 mağlup ayrıldı.

Aykut Kocaman geldikten sonraki ilk haftalarda bu tarz performans dalgalanmalarının yaşanacağını belirtmiştik. Aynı maç içinde bile bu bahsettiğim iniş çıkışları çok net görebildiğimiz bir karşılaşma oynadık. Bu durum belki bir müddet daha devam edecek. Saha içinde ne yaptığını bilen ve kararlı bir şekilde buna devam eden oyun anlayışının oturması haliyle zaman alacaktır. Taraftarlarımızın oynanan karşılaşmalara bu çerçeveden bakması ve yorumlaması gerekiyor. Öncelikli hedefimiz, Kasımpaşa ve Akhisar karşılaşmalarından maksimum puanı alarak devre arası kamp dönemine girmek olmalı. Ligin 20. haftasından sonra bu takım “HERKESİN ÖZLEDİĞİ O KOMPAKT OYUNU” sahaya yansıtabilecek durumda olacaktır.

İşte burada olay farklı bir boyuta geçiyor. Yukarıda yazdığım “HERKESİN ÖZLEDİĞİ O KOMPAKT OYUN” cümlesinin neler ifade ettiğini çok iyi irdelemek lazım. Trabzonspor karşılaşması sonrası “korkak futbol oynadık, rakip sahaya geçemedik, 0-0’a yattık, Aykut istifa, bu oyunculardan olmazzz” gibi yine temelinde hiçbir bilgi yatmayan yorumlar okudum. Şu aşamada bu yorumları çok kaale almamak gerektiğini de düşünüyorum. Ağzı olan konuşuyor, burası net. Ama sosyal medyanın oluşturduğu etkileşim alanı sayesinde her okuduğuna atlayan bir kitle de mevcut ne yazık ki Konya’mızda. Tüm taraftarlarımızın bu tür durumlarda inisiyatif alması ve bu tür enerji kırıcı yorum yapan arkadaşları “kibar ve nazik bir şekilde” uyarması gerekiyor. Çünkü bu yorumlar 5 kişiyle başlayıp önce doğu tribününe sonra da tüm Konya’ya yayılıp bir müddet sonra düzeltilemez yanlışların temelini oluşturacak noktaya geliyor. Kısacası, yılanın başını küçükken ezmemiz bu noktada çok önemli.

Hafta sonu oynayacağımız Kasımpaşa karşılaşması ligde oynayacağımız en zor karşılaşmalardan biri olacak. Özellikle etkili hücum oyuncularıyla bu haftaya kadar ligin altını üstüne getiren bir ekip olacak karşımızda. Diagne, Trezeguet ve Eduok gibi 3 hareketli hücum oyuncusuyla gol arayan Kasımpaşa takımı, orta sahada Tarkan ve Pavelka gibi oyunun her iki tarafını da oynayabilen oyunculara sahip. O nedenle bu karşılaşmada dönem dönem rakibi üstümüze çekmek amaçlı ya da hücum setlerimizin hazırlık aşamasında “geri pas ve yan pas yapacağız”. Taraftarlarımızın oyunun her anında sabırlı olması gerekiyor. Özellikle doğu tribününde bu tip tepkiler verecek olanlara da aklı selim taraftarlarımızın yine “kibar ve nazik bir şekilde tepki koymaları” önemli. Kazanamıyorsak da kaybetmemenin önemli olduğunu hazmetmemiz lazım. Bu sezon bu şekilde geçecek çünkü. Az kaybeden, arada kazanan takımlar ilk 5 içinde kendine yer bulacaklar. Önceki başarıları “SABIR” düsturu ile yakalayan Konya kentinin bu konuda pratiği de var. Tekrar aynı saçma sapan gerilimleri yaşamak, bu noktadan sonra en hafif tabiri ile “ahmaklık” olur...