2017-2018 sezonu Konyaspor adına hem pişmanlıkların hem de hatalarla yüzleşmenin had safhada yaşandığı bir sezon olmaya devam ediyor. Aykut Kocaman’ın gittiği günden bu yana hem teknik hem de ruhsal anlamda birçok krizle uğraşarak mart ayını getirdik. Bu yaşananlara ek olarak takım performansı da olumsuz olunca, haliyle taraftar da tedirgin bir yapıya büründü ve her geçen hafta bu tedirginlik yerini panik atak krizlerine bırakmaya devam ediyor.

Eskiye dönüp tüm olumsuzlukları tekrar gündeme getirmek değil niyetim, öncelikle bu bilinsin ancak; 7-8 ay gibi kısa bir sürede o zirvedeki takımın bu noktalarda, bu krizlerle güreşiyor olması da ne yalan söyleyeyim, yüreğimi dağlıyor. Her neyse, dedik ya şu sezonu kazasız belasız bir kapatalım, sonra bakacağız bu olaylara diye. Şuan tüm Konya’nın bu düşünce yapısında olması gerekiyor.

Gündem maddelerimiz dedik ya, kısaca şuan Konyaspor kamuoyunda konuşulan konular hakkında görüşlerimizi belirtelim;

ALİ ÇAMDALI:

5 sezondur Konyaspor formasını terleten ve bu süreçte kaptanlık görevini de üstlenen Ali Çamdalı, bu sezona damga vuran isimlerden. 2015 yılı ekim ya da kasım ayları gibi taraftarla yaşadığı polemik ile ilk olarak gündeme gelen kaptan, sonrasında Galatasaray maçında “Korkaksınız” dediği için gördüğü kırmızı kartla konuşuldu. Bu sezon başında sözleşme yenileme talebiyle kulüp yönetimiyle görüşen Ali Çamdalı, talebi kabul edilmeyince, futbol sahalarında sarf etmesi gereken eforu ne yazık ki, saha dışı alanlarda harcamaya başladı. Özellikle Galatasaray karşılaşmasında gördüğü kırmızı karttan sonra almış olduğu anormal desteğin de etkisiyle, futbol anlamında büyük bir düşüş yaşayan Çamdalı, performans düşüklüğüne ek olarak Mustafa Reşit Akçay döneminde oluşturduğu kriz ile zaten gergin olan ortamı bir kez daha gerdi. Bu süreçte taraftarı arkasına alarak takındığı umursamaz tavırlar, takım içindeki eskiler-yeniler gruplaşmasını da net olarak gözler önüne sermiş oldu. Kayserispor karşılaşmasındaki enteresan görüntüler, kendisini çok seven ve her olumsuz olayında arkasında duran taraftara “Acaba mı?” dedirtti. Sonuç olarak tamamen taraftarın talebiyle affedilen ve kadroya dönen Ali Çamdalı, 3-0 kaybedilen Akhisarspor karşılaşması sonrasında bu zamana kadar yaptıklarının üstüne tüyü dikmiş oldu. Futbolun isimlerle oynanmayacağını ve herkesin elinden gelenin fazlasını yapması gerektiğini belirten kaptan Çamdalı, kaptan olmanın dayanılmaz hafifliği içinde Konyaspor camiasından kayboldu gitti. Kendisine bundan sonraki hayatında başarılar diler, dönem dönem verdiği emekler için de teşekkür ederiz.

MEHMET ÖZDİLEK:

Konyaspor’a geldiği günden bu yana sürekli camianın üstündeki kara bulutları dağıtma noktasında görüşler beyan eden Özdilek, son haftalarda en çok eleştirilen isimlerden. Genel olarak bakıldığında bahsedildiğinin aksine fazla teknik hata yapmadığını düşündüğüm Özdilek’in, şu tablodaki en masum figür olduğunu da belirtmem gerekiyor. Özellikle ara transfer döneminde alınan oyuncuların tamamının son 3 gün içinde takım kazandırılması ve transfer edilen bu isimlerin Jahoviç hariç tamamının maç temposundan uzak olması nedeniyle sıkıntılar yaşayan Özdilek’in üstündeki baskının, bu zamana kadar alınamayan galibiyetlerin bu hafta itibariyle alınmaya başlanmasıyla azalacağını düşünüyorum. Ancak sezon sonu hani hep bahsettiğimiz ve herkesin eteğindeki taşı dökeceği o toplantıda, kulüp olarak bir anlayışı belirlememiz ve bu anlayış üzerinden planlamalar yapmamız gereği de açık bir şekilde gözükmektedir. Konyaspor’un bundan sonraki dönemde hangi oyun planıyla sahada olacağından tutun da transfer politikasının nasıl şekilleneceğine ve maliyet üst sınırının ne olması gerektiğinin tespitine kadar her şeyin konuşulup, karara bağlanıp ona göre bir teknik heyet ve futbolcu kadrosu belirlenmesi gerekiyor.

GENEL GİDİŞAT:

Bu takım düşer mi? Yoksa düşmez mi? Bu sorunun cevabını şuan tüm alemleri yaratan Allah (c.c) dışında kimsenin bilmesi imkansız. Ancak bazı parametreler üzerinden yorumlar yapabiliyoruz ve bu yorumlar üzerinden hafta hafta ya gaza gelip bulutlar üstünde uçuyoruz ya da karalar bağlayıp küme düştük diyebiliyoruz. Evet sevgili Konyalılar, bu takım bundan sonraki haftalarda bir mucize olmazsa her daim düşme potasının en büyük adaylarından biri olacak. Kimse hayaller kurmasın. Sosyal medyada okuyorum, vay efendim içeride oynayacağımız 5 maçta 15 puan, dışardan da 6-7 puan getirir ligi 42 puanla kapatırızdan tutun da, Malatya maçını alamazsak kesin küme düştük, Sivas maçında bu takımın küme düşmesi kesinleşir gibi hiçbir şekilde altı bilgiyle dolu olmayan ve tamamen anlık duygusal gelgitlerle kurulan cümleler bunlar. Evet arkadaşlar, bu sene böyle geçecek, belki de delip geçecek ama geçecek. 34 haftanın en az 25’ini düşme hattında geçireceğiz, her hafta kalbimiz sıkışacak, ritim bozuklukları artacak belki ama geçecek. Benim şahsi fikrim bu takımın öyle ya da böyle kümede kalacağından yana ama bu sene kaybettiğimiz değerlerimiz, enerjimiz, karizmamız gibi psikolojik etkenlerin faturasını bir sonraki sene ödememiz çok daha ağır olur. O nedenle şu 11 haftayı yapabildiğimiz kadar birlik, beraberlik ve sinerji içinde geçirelim. Herkes içindeki öfkeleri tutsun, belki kan kussun ama kızılcık şerbeti içtik desin. Sezon sonunda herkes manifestolarını hazırlasın ve er meydanında çarpışalım. Ama şuan ne teknik direktör ne yönetim ne de başka bir değişikliği bu camia kaldırmaz, kaldıramaz. Hasta şuan ilaç tedavisi görüyor, ayağa kalkması da ilaçlarını düzenli kullanmasına ve sevgi ve yakın ilgi, alakaya bağlı. Bir diğer alternatif, ameliyata alınırsa kurtulma ihtimali yine var ama masada kalması da büyük bir ihtimal olarak duruyor. Şuan Konya’daki herkes birer doktor ve çok sevdiği bu hastayı hayata döndürmeleri gerekiyor. Hadi Konyalı bıçak da sizde, neşter de sizde, bisturi de, evettt haydi yap numaranı doktor…