HİSDER'de Konya Ovası'nın bereketli toprağı, İsmil konuşuldu
Murat YAYLACI: Haçlı kaynaklarında "Salamia" olarak geçen 1960'lı yıllarda adı "Demirkent" olarak adı değiştirilen Karatay ilçesine bağlı Türkmen Yurdu İsmil , son yıllarda Karatay Belediyesinin yatırımlarıyla sağlık turizmi açısından büyük gelişme göstermiştir.
2012 yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası ile Karatay ilçesine bağlanarak mahalleye dönüştürülen TÜİK verilerine göre nüfusu 5.736 olan İsmil, 1998 yılında yapılan jeotermal çalışmalarla birlikte sıcak su kaynağının bulunmasıyla Karatay Belediyesinin yatırımlarıyla sağlık turizmi açısından önemli bir konuma gelmiştir. 1955 yılında bölgeye 61 hane Kazak Türkleri yerleştirilmiştir.
TARİHİ KAYNAKLARDA İSMİL
İsmil'in Konya'nın 50 km. doğusunda, ovada yer alan, geniş arazilere sahip büyük bir yerleşim yeri olduğunu belirten YAYLACI "Sınır komşuları Sazlıpınar, Gene Beşağıl, Karkın, Ovakavağı, Yarma, Yağlıbayat, Merdivenli ve Ağsaklı'dır. Çok eski çağlarda 'Büyük Konya Buhariyesi' adı verilen gölün kapladığı alanda kurulmuştur. İsmil'in tarihi Anadolu'da Türk-İslam hareketlerinin görülmesiyle eş zamanlıdır. Yazılı kaynaklarda ilk olarak 11.yy. Haçlı kronistlerinden Albertus Aquensis'in eserinde, 'Salamia' olarak geçmektedir. Albertus, 1189 - 1192 yılları arasında Haçlı ordularının bu güzergâhtan geçtiğinden, burada yaşayan Türklerin, Haçlıların geleceğini haber alıp onlara zorluk çıkarmak için kuyuları ve sarnıçları kullanılamaz hale getirdiklerinden yetişmiş ekin ve tahılları ateşe verip yaktıklarından bahsetmiştir."
HAC MENZİLİ ÜZERİNDEKİ İSMİL
Yazılı kaynaklarda geçmemesine rağmen halk arasında Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Konya'ya gelirken İsmil'e uğradığı burada "İsfahan'dan çıktım çektim besmele, hamd-ü senalar olsun geldim İsmil'e" sözünü söylediğini ifade eden YAYLACI, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Hicaz'a giden yolcuların dinlenip konaklaması için han ve kuyu yaptırdığını, Anadolu Selçuklu Devleti dağıldıktan sonra Konya ve çevresinin hâkimiyeti Karamanoğulları'na geçiğini, Karamanoğlu İbrahim Bey'in Karaman İmareti Vakfiyesi'nde 1431 tarihli vakfiyede İsmil nın "Vismil" olarak geçtiğini söyleyerek "Osmanlı Devleti'nin Konya'yı ele geçirmesinden sonra Doğu-batı ticaret ve hac yolu üzerinde önemli bir noktada bulunmasından ötürü, İsmil hac menzili olarak hizmet vermiştir. Yaşanan su taşkınları ve İsmil geçidinin zorluğundan dolayı menzilhane çok fazla aktif olamamıştır."
SEYAHATNAMELERDE İSMİL
İsmil'e uğramış olan seyyahların eserlerinden örnekler veren YAYLACI, "1632 yılında hac yolculuğu esnasında hatıralarını yazan Abdurrahman Hıbrî, burada bir caminin olduğundan, Kılavun Yusuf Paşa'nın yaptırmış olduğu toprak örtülü çifte hanın bulunduğundan ve su ihtiyacının kuyulardan karşılandığından bahsetmiştir. Evliya Çelebi de Seyahatname adlı eserinde 1648 yılında geldiği İsmil'den 'İsmil Menzili' diye bahsetmiştir. İsmil'in Konya'ya sekiz saat mesafede göl kenarında kurulu hanı camisi ve hamamıyla temiz bir belde olduğunu, halkını Türkmenlerin oluşturduğunu ve naiplik olduğunu yazmıştır. Burada 1691 yılına kadar İsmil ahalisinin destekleriyle menzilhane ayakta kalmıştır. Bu tarihten itibaren menzilhane işlevini yitirmiş Konya Menzilhanesi'ne bağlanmıştır. Beyşehir Gölü'nün taşmasıyla birlikte bazı menzilhaneler kullanılamaz hale gelmiş ve 1731 yılında tekrar İsmil'de geçici bir menzilhane kurulmuştur. Mehmed Edip Efendi, 1779 yılında gerçekleştirdiği hac yolculuğunu anlattığı 'Nehcet'ül Menâzil' isimli eserinde İsmil'in cadde üzerinde hanı ve camisiyle küçük bir kasaba olduğunu, diğer adının "Gerdebeli" olduğunu yazmış, ahalisinin hacılara ziyadesiyle hürmet ettiklerinden bahsetmiştir. "
YABANCILARIN GÖZÜYLE İSMİL
"İsmil, yabancı seyyahların da ilgisini çekmiş, uğrak yerleri olmuştur. 1842 yılında İsmil'e gelen İngiliz John William Hamilton 'Küçük Asya' isimli eserinde İsmil'deki izlenimlerini kaleme almıştır. Osmanlı devlet erkânından Surre Alayları'nın burada konakladığı ve çadırlarının ihtişamı, yüz civarında evin olduğu ve koyun sürülerinin aşırı çokluğu notları arasındadır. Amerikalı Seyyah Bayard Taylor da İsmil'e 1854 yılında gelmiştir. Taylor ise 'The Land Of The Saracen' isimli eserinde burada yaşayan insanların Türkmenlerden oluştuğundan İsmil'in kerpiçten evlerle büyük bir köy olduğundan koyun ve keçilerin oluşturduğu sürülerin çok fazla olduğundan bahsetmiştir. Uzun salıncaklı birkaç kuyunun bulunduğunu suyunun çok soğuk olduğunu ve sürülerini bu kuyudan sulamak için sıra bekleyen Türkmen çocuklarını anlatmıştır. 1881 yılında İsmil'e gelen İngiliz Kadın Seyyah Mary Esme Gwendoline ve 1900 yılında gelen Alman Seyyah E.Von. Bodemayer da buranın ahalisinin misafirperverliğine, saygısına ve köy odalarına dikkat çekmişlerdir."
Mary Esme Gwendoline "Yabancıların kaldıkları odalar çok temizdi ve fazla kullanılmıyordu. Kayseri ve Nevşehir'den bu yana konuk odaları bayağı iyileşmişti. Biz Küçük Asya'nın en Muhammedî kesiminin merkezindeydik. Onları dinleri böyle olmaya zorluyordu, şüphesiz Hıristiyanlardan daha temizlerdi. İmkân buldukça birçok Hıristiyan evinde de yemek yedik ama bir Müslümanın evini tercih ederdik." dedi.
TÜRKMENLERİN YURDU
Merdivenli Yaylası'nın bulunduğu ve o dönem "Yilliburun" adıyla anılan bölgede eşkıyaların yol kesme, kervan soyma dışında İsmil ahalisine de çeşitli zararlar verdiklerinden dolayı, ahalinin çoğu köylerini terk ettiğine vurgu yapan Yaylacı, "1715 yılında Karaman Valisi Ali Paşa'nın emri ile yurtlarını terk eden İsmil ahalisinin tekrar eski yurtlarına dönmeleri istenmiştir. Yolun muhafazasına tayin olunan İsmil'in eski ahalisi Acurlu Türkmenleri ve Ödemişli ahalisinden bazı aileler de İsmil'e yerleştirilmiştir. Yolcuların ve hacıların güvenliğinin sağlanması için İsmil 1752 yılında derbent olarak ittihaz edilip yol güvenliğinin sağlandı. Derbentler Selçukluların han ve kervansaraylarının devamı niteliğindedir. İsmil bu dönemde önemli bir kontrol merkezi ve karakol vazifesi yapmıştır."
İsmil; 1956 yılına kadar muhtarlıkla yönetilmiş, 1960'lı yıllarda beldenin adı "Demirkent" olarak değiştirilse de tekrar "İsmil" adını aldığını söyleyen Yaylacı konuşmasının sonunda İsmil'in yetişirdiği Abdul Hacı Gâni Efendi, Hacı İbrahim Ağa, Delihacızâde Tâhir Efendi , Mehmet Hüsnü Efendi, Haydar Efendi ,Hacı Mustafa Efendi , Hoca Hafız Ahmet Efendi,Derviş Hoca gibi şahsiyetler, İsmil'deki okul ve camiler üzerinde durdu. Sohbetin soru cevap kısmından sonra Murat Yaylacı'ya HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu, Hayırsever Halil Çavdarcı'ya Hasan Özücan ve Tahsin Şahin, Dr. Sedat Yüksel'e Mehmet Tatlı ve Hamza Ertaş, Milli Bisikletçi Tevfik Erdoğdu'ya Nail Bülbülve H.Hüseyin Kıraç tarafından dernek plaketleri takdim edildi. Toplantı toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.