Hoşgörü
Bismillâhirrahmânirrahim.
İslam kelimesi, Arapça ‘da "barış" kelimesiyle ortak anlam taşımaktadır. İslam, Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin sonsuz merhamet ve şefkatinin yeryüzünde tecelli ettiği huzur ve barış dolu bir hayatı insanlara sunmak için indirilmiş bir dindir. Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri tüm insanları, yeryüzünde merhametin, şefkatin, hoşgörünün ve barışın yaşanabileceği sistem olarak İslam ahlakına çağırmaktadır.
Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır; “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”(Bakara Suresi 208. Ayet) Ayet-i Kerimeden de anlaşılacağı huzurlu bir yaşam bu dünyada İslam nizamından geçmektedir.
İslam dini hoşgörü dinidir. İnsanlara zulmetmeyi, şiddeti, haksızlık yapılmasını ve daha birçok kötülüğü yasaklayan bir dindir. İnsanların barış ve huzur içerisinde yaşamasını önceleyen bir dindir. Ayrıca yine Bakara Suresi 256. Ayet-i Kerime; “Dinde zorlama yoktur.” Hitabı bizler için hoşgörü ve özgürlüğün delilidir diyebiliriz.
Bugün insanların çokça sorgulamada bulunduğu; İslam hoşgörü dini ise benim yaşamıma, yaptıklarıma neden karışıyor? Neden bana nasıl yaşayacağım hakkında bir kitap ve peygamber göndermiş? Şeklindeki serzenişleri toplumca malumumuzdur.
Bu soruların cevaplarını yine bizlere Rab Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri kitabında bildirmektedir. Önemli bir noktaya değinecek olursak İslam ahlaksızlığı, fuhşu, torpili, ihaleye fesat karıştırmayı, haksız/haram kazancı, kumarı, içkiyi, sapıklığı ve sapkınlığı hoş görmez. İslam Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin beşere indirdiği son nizamdır. Bugün özgürlükler adı altında Allah Teâlâ Hazretlerinin mülkünde onun belirlediği sınırları aşmak, onun “Rab” sıfatını hiçe saymak cahiliye kafasından başka bir şey değildir. Çünkü “Rab” kanun koyan, terbiye eden manalarına gelmektedir. Mülkün sahibi olan Allah Teâlâ Hazretleri kullarına sınırsız bir özgürlük vaad etmemiştir.
“Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline!”(Mutaffifîn Suresi 1. Ayet)
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.”(İsrâ Suresi 32. Ayet)
“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.”(Mâide Suresi 90. Ayet)
“Lut'u da gönderdik, milletine "Dünyalarda hiç kimsenin sizden önce yapmadığı bir hayasızlığı mı yapıyorsunuz? Siz kadınları bırakıp erkeklere yaklaşıyorsunuz, doğrusu çok aşırı giden bir milletsiniz" dedi.”(A’râf Suresi 80/81. Ayetler)
“O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.”(Bakara Suresi 205. Ayet)
Yukarıda sıraladığımız Ayet-i Kerimelerden de anlaşılacağı üzere Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin bizlerden uzak durmamızı istediği emirler ortadadır. Bir Müslüman olarak kesin olarak inanmamız gereken şey bu dünyada ve ahirette bizleri kurtaracak nizam İslam’dır ve onun da emir ve yasakları belirlidir.
Günümüz dünyasında sınırsız özgürlükler, herkese hoşgörü içinde davranmak gibi küfür sistemlerinin düşünce dünyamıza soktuğu hümanizm ve bütün izimler İslam’ın reddettiği sistemlerdir. Çünkü Tevhid geldiği vakitte hiçbir beşeri sistemi kabul etmez. Yüce Mevla Teâlâ Hazretleri Kur’an-ı Kerimde; “De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”(İsrâ Suresi 81. Ayet) buyurmaktadır.
Sonuç olarak Müslüman inandım, iman ettim dediği dinin emir ve yasaklarını bilmelidir. Dinin emrettiği veya yasakladığı meseleleri özgürlükler, insan hakları vs. söylemlerle çiğnememelidir. İnsan günah işlemeye teşne bir varlıktır ve fakat dinin asıllarını böyle seküler bir takım sözlerle hafife almak kişiyi din dairesinden çıkarır.
Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bizleri hakikatte hürriyet ve özgürlüğün kendisine kullukta olduğu bilincine ulaştırsın.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.