İBB'ye yönelik "yolsuzluk" soruşturmasında Murat Ongun ismi her taşın altından çıkıyor
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, tutuklanmasının ardından İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından yürütülen yolsuzluk soruşturması sürüyor.
İBB'ye yönelik "yolsuzluk" soruşturmasında, kamuoyuna yansıyan ifadelerde, müştekilerin de, tanıkların da, şüpheliler de Ekrem İmamoğlu'nun yanında sağ kolu olduğu belirtilen Murat Ongun'un ismini mutlaka zikretmesi ve şikayetçi olmaları dikkatlerden kaçmadı.
350 bin TL gelirle 3,7 milyon kirası olan villa oturmak! "Murat Ongun"
KÜLTÜR AŞ'YE YÖNELİK "YASAL HARAÇ" İDDİASI
Soruşturma kapsamında tanık olarak ifade veren A.T, reklam şirketi sahibi olduğunu, piyasadaki hemen hemen bütün şirketleri tanıdığını, İBB açık hava reklam alanlarının kiralanması işinin Kültür AŞ üzerinden yürütüldüğünü söyledi.
İhalelerdeki usulsüzlükleri anlattı
Kültür AŞ'nin bu alanların kiralanmasını bazen konsinye yöntemi bazen de ihaleyle üçüncü özel şirketlere vererek gerçekleştirdiğini ifade eden A.T, "Özellikle 2019'dan sonra Ekrem İmamoğlu döneminde Kültür AŞ tarafından yapılan ihalelerin kime verileceği önceden tespit edilip, şartnamenin ihalenin verileceği şirkete göre düzenlendiğini, bizzat benim şirketimin de bu tip ihalelere katıldığı ve kazanamadığından dolayı bilmekteyim. Bu ihalelerde eğer kendi istedikleri firmalar dışında katılım geldiyse bunları elemek için şartnameye ek yapmak suretiyle bu firmaları sistem dışı bırakmaktadırlar. Geriye kalan şirketler de yan teklif vermek suretiyle zaten ihaleyi alan şirketle önceden anlaştığı için ihale bedelinin altında teklif vererek önceden belirlenen şirketin ihaleyi kazanmasını sağlamaktadırlar." dedi.
Tanık A.T. ifadesinin devamında şunları kaydetti:
"Misal vermek gerekirse 50 adet billboard işi için verilen ihalede ihaleyi alan şirket 10 adet iş yapıyor ama 50 adetlik üretim, montaj ve söküm ücreti alıyor. Geriye kalan 40 tanenin ücreti de hiçbir işlem yapılmadan aracı kişilerle paylaşılıyor. Bu suretle büyük miktarda yolsuzluk yapılıyor. Benim anlattığım, üretim ile ilgili en basit olan kısmıdır. Asıl büyük yolsuzluk kiralama ve organizasyon kısmında mevcuttur. Burada da Kültür AŞ yine önceden belirlediği kişilere veya şirketlere bu işleri vererek, kendi avantalarını da almak suretiyle yolsuzluklar yapılmaktadır. Bu işin en üst kısmında Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun, İ. Holding, Subaşı ailesi ve şu an hatırlamadığım birkaç şirket daha vardır. Bu büyük şirketler daha sonra işleri alt şirketlere vererek birkaç aşamada yolsuzluk yapılmaktadır. Alt şirketlerde de naylon fatura, hesaptan çekip elden para teslimi gibi birçok kanuna aykırı işlemler yapılmaktadır. Ben gerek İBB'de gerekse Kültür AŞ'de ve bu çarkın içinde olan diğer şirketleri ve yetkililerini, aracı kişilerin adlarını ve bilgilerini bir dosya hazırlayarak Sayın Başsavcılığınıza yaklaşık 1 hafta gibi bir süre içerisinde teslim edeceğim."
Şüphelilerden Kabil Taşçı'nın geçmişte kısa bir zaman yanında çırak olarak çalıştığını, Taşçı'nın son 4 yıldır Kültür AŞ veya belediyeden ihale alan ya da sözleşme imzalayan şirketlere, ajanslara naylon fatura keserek sadece KDV bedelinden lüks araçlar ve evler edindiğini öne süren tanık A.T, Taşçı gibi naylon fatura kesenlerin isimlerini hazırlayarak savcılığa sunacağını dile getirdi.
Tanık A.T, savcılığa ek olarak verdiği ikinci ifadesinde, İBB'de çalışan zabıtaların zaman zaman şehrin genelinde izinli ya da izinsiz reklam panolarını kesip söktüğünü, bu yolla yeni ihaleler veya sözleşmeler imzalamaya zemin hazırlandığını iddia etti.
Bu şekilde rant sağlandığını savunan tanık A.T, "Murat Kapki, E** Reklam ve E**** Advercity gibi reklam firmalarıyla ilişkili bir isimdir. Yanında çalışan B.Ö. ve İ.Y. gibi kişilerle birlikte reklam alanında faaliyet göstermektedir. Murat Kapki, İBB Başkanlığına Ekrem İmamoğlu seçildikten sonra büyük bir servet sahibi olmuştur. Şehir merkezindeki üst geçitler ve stratejik noktalardaki reklam alanlarını pazarlaması dikkati çekicidir. Normalde bu tür yerler için yüksek kiralar ödenmesi gerekirken çok daha az bedellerle Murat Kapki bu işleri alarak, hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde karlar elde etmiştir. Ben 1986'dan beri bu sektörde bulunan biri olarak, bu tür ani yükselişlerin ve bir anda servet sahibi olmanın genellikle yasa dışı işlemlerle ilişkili olduğunu gözlemledim. Sektörde vergi kaçırma, naylon fatura işlemi ve benzer yöntemlerle kazanç sağlama eğilimi yaygındır. Hüseyin Koksal, Beylikdüzü'nde tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir iş insanıdır. İmamoğlu'nun seçim sponsorluğunu yapmasıyla birlikte U***** M**** gibi firmalarla ilişkileri gelişmiştir ve bu kirli ilişkiler içinde rüşvet döngüsü ile işlerini yürütmektedir." diye konuştu.
Tanık A.T, Subaşı ailesinin İmamoğlu'na yakınlığı olduğunu, şirketlerinin son 5 yılda büyük kazançlar elde ettiğini anlatarak, ''Bu şirketlerin Sev Medya yetkilileri olan Alper Aydın ve Alihan Aydın ile yakın ilişkileri bulunmaktadır. Eyüp Subaşı, oğlu M. S. açık hava reklam sektöründe etkin rol almaktadır. Bu kişilerin Taşçı ailesinden Kabil Taşçı gibi küçük üreticilerle yakın ilişkileri mevcuttur. Kabil Taşçı'ya naylon fatura kestirerek gayriresmi para kazanmaktadırlar. Bildiğim kadarıyla gayriresmi kazanılan bu paraların bir kısmı ile bir fon oluşturularak seçim döneminde Ekrem İmamoğlu'nun afişleri, miting organizasyonları, seçim otobüslerinin temini ve giydirme işlemleri finanse edilmektedir. Hatta seçim döneminde harçlık adı altında sokakta vatandaşlara bu paralar verilerek oy kazandırılmaya çalışılmaktadır." ifadelerini kullandı.
Tanık A.T. naylon fatura iddialarına ilişkin ise şunları anlattı:
"Naylon fatura kesme yöntemiyle Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu bu organizasyonun çok büyük paralar götürdükleri bilinmektedir. Ahmet Çiçek isimli şahıs, A***** A**** N*** R**** Organizasyon, Kabil Taşçı isimli şahıs, A******** isimli firma, Y******* M**** Ferhat Ertek, Cengiz Beğenmez isimli şahıslar, G** R***** yetkilisi R. isimli şahıs, K******* isimli şirket, Yaşar Çeri, naylon fatura kesen şirket ve şahıslardan bazılarıdır. Organizasyon o kadar büyüktür ki naylon fatura kesen kişi ve şirketler hatırladığım kadarıyla bunlardır. Detaylandırmak gerekirse Subaşı ailesine Kabil Taşçı naylon fatura kesmektedir. Yine İlbak ailesi S** M**** ve Advercity gibi şirketler de naylon fatura işlemlerine dahil olmaktadırlar. Hasan Öçsoy da yoğun bir şekilde naylon fatura kesen isimlerden biridir. Yine hatırladığım kadarıyla Serdar Haydanlı isimli şahıs da naylon fatura kesmektedir. Bu verdiğim isim ve şirketlerin aile üyeleri veya yanında çalışan kişiler adına kurulan şirketlerin de naylon fatura kesip kesmediği konusunun araştırılması faydalı olacaktır. Böyle bir şirket kurdurtma durumu varsa muhtemelen benim saydığım kişi veya şirketlerin adresleri ile aynı binada veya yakın bölgede olduğu görülecektir. Bu bahsettiğim sahte fatura kesen kişi veya şirketlere alt sağlayıcı olarak fatura kesen G** organizasyon yetkilisi M.A. ve M.Ş. isimli şahıs ve şirketleridir."
2019'dan sonra reklam izinlerine Kültür A.'nin naylon fatura kestiği iddiası
M.A'nın özellikle şüpheli Taşçı'ya naylon fatura kestiğini, reklam asmak isteyen şirketlerin 2019'dan önce izinleri İBB'nin Kentsel Tasarım Müdürlüğünden aldığını, İmamoğlu başkanlığa seçildikten sonra izin yetkisinin Kültür AŞ'ye geçtiğini ifade eden tanık A.T, "2019 öncesi izinlerden herhangi bir ücret istenmezdi. 2019 senesinden sonra Kültür AŞ tarafından bu izinler için yüksek miktarlarda ücretler istendi. Bir nevi yasal haraç kesiliyordu. Hala da bu işleyiş devam etmektedir. Kültür AŞ bu izinler için aldıkları ücretlere tasarım bedeli vb. adı altında fatura kesmektedir. Böylelikle haraç resmiyete bağlanmaktadır. Topladıkları bu paraları ise muvazaalı sözleşmeler ile yandaş şirketlere aktarmaktadırlar. Bu şirketler veya alt şirketlerden bu yöntemle naylon faturalar kesilmektedir. Bu organizasyonun başında Ekrem İmamoğlu'nun yönlendirmesiyle Murat Ongun ve S.T. bulunmaktadır." dedi.
Tanık 3 kez ifade verdi
Tanık A.T, üçüncü kez savcılığa verdiği beyanda ise şunları anlattı:
"Daha önceki ifadelerimde sahte fatura kesen şahıs ve şirketlerden bahsetmiştim. Bunlara ek olarak, bu şahıs ve şirketlerden para çekildikten sonra elden paraları alıp belediye yetkililerine veya kasa kimse ona elden götüren şahsın V*** Organizasyon yetkilisi olan V. isimli soyadını bilmediğim şahıs olduğunu biliyorum. Özellikle Kabil Taşçı ve şirketlerinden, Subaşı ailesi ve şirketlerinden bu gayriresmi paraları elden teslim alıp dağıtımını yapan kişi V'dir. Bu para dağıtımına ilişkin bir gizli toplantı yapılıyor ise bahsettiğim V. isimli şahıs da büyük ihtimalle bu toplantılara katılıyordur. Ayrıca Z.T. isimli avukatın üzerine Kapki'lerin ve Hüseyin Köksal'ın bazı şirketleri kurdurduğunu ve Z.T. adına kayıtlı bu şirketler üzerinden açık hava reklam ve organizasyon işlerini yürüttüğünü de belirtmek istiyorum.''
"Ali Gül'ün satılan dairelerin paralarını kendi firması aktardığını gördüm"
Tanık D.A. ise, 2016-2017 yıllarında Gül İnşaat'ın sahiplerinden olan, soruşturmanın şüphelisi Zafer Gül'ün şirketinde sigortalı olarak ve satışını yaptığı dairelerden prim alma karşılığında çalıştığını belirtti.
Beylikdüzü Beykent'te bulunan ve Gül İnşaat'ın o dönemde başlatmış olduğu 11. Mahalle isimli inşaat projesinin satışını yapmak üzere Zafer Gül'ün kendisini çağırdığını kaydeden D.A, Gül'ün kendisine, "Burada 3 ortak olduklarını, bu ortaklardan kardeş olan Ali Gül (şüpheli) ve O.G'nin birlikte olduğunu, diğer iki ortağın kendisi ve arsa sahibi Uğur Güngör olan Mus Can İnşaat olacağını, burada yapacağı satışlardan kendisine yüzde 1 prim vereceklerini" söylediğini ifade etti.
D.A, bu projeyle ilgili satış yapabilmek için çalışmalara başladığını dile getirdiği ifadesinde, "Ali Gül'ün satılan dairelerin paralarını ortak hesaba aktarması gerekirken kendi firması olan, tam ismini hatırlamadığım yine 'Gül' ile başlayan bir şirkete bu paraları aktardığını gördüm. Bunu duyan Zafer Gül ve Mus Can İnşaat, yapılan satışları ayrı ayrı kendi hesaplarına almaya başladılar. Sonrasında kendi aralarında tartışma başladı ve eski Gürpınar Belediye Başkanı olan Velittin Küçük şahıslara arabuluculuk yapmaya çalıştı. Fakat taraflar anlaşamayarak mahkemelik oldular. Bir dönem dairelerin tapularını alamayan hak sahiplerinin projenin önüne gelerek eylem yaptıklarını ve bu durumun basına yansıdığını hatırlıyorum." dedi.
Dönem dönem projenin resmi kat yüksekliğinde olmadığına ve üzerine ekstradan 4 veya 5 kat alındığına Ali Gül'ün konuşması esnasında tanık olduğunu kaydeden D.A, "Uğur Güngör, Zafer Gül, vefat eden avukat O.G'nin projeyle, inşaat düzenlemesiyle alakalı sık sık belediyeye gittiklerini ve görüştüklerini biliyorum." ifadesini kullandı.
"Gül İnşaat'ın Beylikdüzü Belediyesiyle yaptığı kirli işleri ilçede yaşayan ve emlak işiyle uğraşan herkesin bildiğini" öne süren D.A, örneğin, Perlavista Alışveriş Merkezinde ofis statüsünde gösterilmesi gereken yerin daire olarak gösterilmesi sebebiyle yüksek miktarda ceza yenildiğini iddia etti.
İBB'DEN REKLAM İZNİ ALIMINDA "GAYRİ RESMİ ÜCRET" İDDİASI
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk soruşturmasında tanık olarak ifade veren İ.Y, 2019'dan itibaren reklam izinleri için gayriresmi ücret talep edildiğini öne sürdü.
Soruşturma kapsamında tanık olarak ifade veren İ.Y, reklam alanlarını firmalara kiraya vererek faaliyetlerde bulunduğunu söyledi.
İBB'nin yönetimi değişince reklam mecralarıyla ilgili izinlerin Kültür AŞ üzerinden verilmeye başlandığını kaydeden İ.Y, "Bu daha önceki yönetim döneminde İBB Kentsel Tasarım Müdürlüğü uhdesindeydi ve ilgili yönetmeliğe göre bu reklam izni için herhangi bir bedel talep edilmemekteydi. Fakat son gelen yönetim döneminde ilk başlarda Kültür AŞ üzerinden ve şu an itibarıyla da Medya AŞ üzerinden Reklam Yönetim Müdürlüğünün bağlı olduğu Emlak İstimlak Daire Başkanlığı ile koordineli izin işlemleri yürütülmektedir." dedi.
İ.Y, ifadesinde, "2019 sonrasında bu izinler için şirketlerden gayriresmi ücret talep edilmektedir. Fakat bunu yönetmeliğe uygun hale getirmek için şirketlerle tasarım bedeli, grafik bedeli ve benzeri adı altında farazi sözleşmeler imzalayarak ve bizim gibi şirketlere fatura kesmek suretiyle bu bedelleri bizden tahsil etmişlerdir. Aynı zamanda bu izinle alakalı tahsil edilen ücretin yanı sıra yine bizim gibi şirketlerden ecrimisil tahsil etmek suretiyle bu iş ve işlemleri yasal zemine oturtmaktadırlar. Bildiğim kadarıyla bu işleri şu an Emlak İstimlak Daire Başkanı olan Kaan Sürmegöz (şüpheli) ve Reklam Yönetim Müdürü, ismini Adem olarak bildiğim kişi beraber yürütmektedirler." beyanında bulundu.
Reklam için başvurduklarında izinlerin yaklaşık 1 yıl sonra, gecikmeli olarak verildiğini iddia eden İ.Y, "Biz bu izinler verilmeden reklam astığımızda ise tarafımıza zabıtayla baskı yapılarak, sökülmesi yönünde icbarda bulunulmaktadır. Bunun amacı da aslında bizim yukarıda bahsetmiş olduğum birimlere başvurarak izin ücreti ödemeye zorlanmamızdır. Bu bahsettiğim işlemler son 2-3 senedir yoğun bir şekilde devam etmektedir. Şu an itibarıyla Boğaz ön görünüm bölgelerinde bulunan, başta sahil şeridi olmak üzere İstanbul genelinde önemli ve büyük caddelerde reklam mecralarının arasındaki mesafe gözetilmeksizin kaçak yani yönetmeliğe aykırı birçok reklam uygulaması mevcuttur. Bu uygulamalar Büyükşehir Belediyesinin ihaleleri ile şahıs ve şirketlere verilmektedir." ifadelerini kullandı.
İ.Y. ayrıca yine şartnameye aykırı birçok uygulamanın mevcut olduğunu öne sürerek, "Örneğin şartnamenin konusu 1000 reklam panosu kiralamasına ilişkin olmasına rağmen uygulamada 1500-2 binlere çıkaran ve bu şekilde uygulayan birçok firma mevcuttur. Ana arterlerle ilgili reklam uygulamaları Büyükşehir Belediyesine aitken, ara arterlerle ilgili reklam uygulamaları ilçe belediyelerine aittir. Ana arter ile ara arterin birleştiği köşelere normalde Büyükşehir Belediyesinin uhdesinde kalmasına rağmen ana arterden 30 metre içeride olması gözetilmeksizin ilçe belediyelerce usulsüz reklam ihaleleri yapılmaktadır. İlçe belediyeler de bu ihaleleri kendi iştiraki olan şirketler üzerinden yapmaktadır." diye konuştu.
"Aldıkları haksız paralara resmiyet kazandırdılar"
Tanık O.T. ise ifadesinde, firmasının reklam mecrası kiralama üzerine çalıştığını söyledi.
Firma olarak 2013'ten bu yana İBB ve iştiraki şirketlerin ihalelerine katıldıklarını, bu şekilde iş yaptıklarını belirten O.T, "Belediyeye de reklam vergisi öderdik. Kazandığımız ihalelerle ilgili izinleriyse İBB Kentsel Tasarım Müdürlüğünden alırdık. Ancak 2019 belediye seçimlerinden sonra, yani Ekrem İmamoğlu seçildikten sonra bu izinler ve ihaleler tamamen Kültür AŞ'ye devredildi. Kentsel Tasarım Müdürlüğünden daha önce aldığımız izinler de aynı şekilde Büyükşehir Belediyesi şirketleri olan Kültür AŞ, Reklam AŞ ve Medya AŞ'ye devredildi." dedi.
O.T, 2019'daki belediye seçimlerinden sonra Anadolu Yakası'ndaki direklerin reklam kiralama ihalesini, hatırladığı kadarıyla 8 milyon lira bedele elektrik dağıtım şirketinden aldıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Kültür AŞ Başkanı Serdal Taşkın (şüpheli) bununla ilgili 8 milyon lira da kendilerine istedi. Vermememiz halinde görsel uygunluk iznini alamayacağımızı belirtti. Biz nihai olarak 4 milyon liraya görsel uygunluk iznini almak için anlaştık ve Kültür AŞ'ye başvurumuzu yaptık. Kültür AŞ, bu gayriresmi bedel için firmamıza tasarım bedeli, aparat kiralama bedeli ve benzeri farazi açıklamalı fatura kesip gönderdi. Bu şekilde aldıkları haksız paralara resmiyet kazandırdılar. Bizi bu parayı ödemeye mecbur ettiler.
Bu olaydan sonraki süreçlerde de almış olduğumuz bazı ihalelerle ilgili izinlerde Murat Ongun'un (şüpheli) bizzat kendi firmamızdan birtakım talepleri oldu. Samandıra'da bulunan, amcamın arsasının altından geçen metro hattı inşaatı işi için amcamın kazı izni vermesi gerektiğinden ve buna mecbur kalındığından bizim aldığımız ihalelerle ilgili birtakım izinler Ongun vasıtasıyla verilmişti."
2019'daki seçimlerden önce izin almakta herhangi zorluk çekmediklerini söyleyen O.T, çünkü bu izinlerin Kentsel Tasarım Müdürlüğünce rahat bir şekilde verildiğini ve herhangi ücret talep edilmediğini söyledi.
O.T, ifadesini şu şekilde sürdürdü:
"Ama Ekrem İmamoğlu döneminde bu izinler para karşılığı verilmeye başlandı. Hep kendi adamlarına bu işleri vermek için bana da 2019 sonrası işlerimde zorluk çıkardılar. Ben de sahibi olduğum fakat resmiyette babamın üzerine olan D** R** AŞ'yi 2022'de M** P** adlı şirkete devrettim. Şu an başka bir alanda ticaret yapmaktayım. 2019 senesi sonrası bu usulsüz iş ve işlemler, gayriresmi para talepleri, Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla Murat Ongun ve Serdal Taşkın organizesiyle gerçekleşmektedir. Bu anlattığım kendi firmamızla ilgili olan kısım. Bu, yolsuzluğun çok küçük bir parçasıdır. Duyduğumuz ve bildiğimiz kadarıyla çok daha büyük meblağlarla yolsuzluk yapılmaktadır."
"KİPTAŞ'IN DAİRELERİNİN CHP'Lİ DELEGELERE DAĞITILDIĞI" İDDİASI
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tanık olarak ifade veren iş insanı H.H.Ş. şüphelilerden Servet Yıldırım'ın "KİPTAŞ'ın 70 dairesini delegelere dağıttıklarını" anlattığını iddia etti.
Soruşturma kapsamında ifadesi alınan H.H.Ş, 2019 yılında "1907 Ajans" isimli firması olduğunu, BELBİM'in toplu taşıma kartlarının taraftar kartlarına dönüştürülmesi için başlattığı projeyi Servet Yıldırım aracılığıyla şüpheliler Murat Ongun ve Tuncay Yılmaz'ın kendisine verdiğini söyledi.
Yazılı protokol yapmadığını, proje kapsamında çalışmalar ve yatırımlar yapılırken BELBİM Genel Müdürlüğü tarafından projenin gerekçesiz iptal edildiğini, masrafların kendisine ödenmediğini savunan H.H.Ş, şöyle devam etti:
"Servet Yıldırım'ı ben yaklaşık 4 senedir tanıyorum. Kendisi Hüseyin Köksal'ın özel şoförüdür. Bu süre zarfında Servet, İBB Kültür AŞ'den çanta çanta para alıp İmamoğlu şirketinin genel müdürü Tuncay'a götürdüğünü, paraları Serdal Taşkın'dan aldığını anlatırdı. Serdal'ın kendi uhdesine de para geçirip, Nişantaşı'ndaki Halkbank'ta kiraladığı kasaya külçe altın olarak sakladığını, Ercan Saatçi (şarkıcı) ve abisi Zafer Saatçi'nin birer villa aldığını tespit ettikleri, Serdal Taşkın'ın şoförünün üzerinde 10 milyon para geçirdiğini anlatmıştı."
Tanık H.H.Ş, Hüseyin Köksal'ın Ekrem İmamoğlu'nun kasası olduğunu, Servet Yıldırım'ın Köksal'ın yaptığı her işi bildiğini, para sayma görüntülerinin ortaya çıkmasından sonra da yalan ifade verdiklerini öne sürdü.
Yıldırım'ın itirafçı olmak istediğini söylediğini iddia eden tanık iş insanı, "CHP'nin Genel Kurultayı'nda 1 milyar 200 milyon lirayı Berber Yaşar'ın döviz ofisinde dövize çevirip delegelere verdiklerini, KİPTAŞ'ın 70 dairesini delegelere dağıttıklarını, hatta bir delegenin de bir yıl boyunca Amerika'ya gidiş dönüş uçak biletlerini karşıladıklarını anlattı. Emrah Bağdatlı, Murat Ongun'un en yakın arkadaşıdır. İmamoğlu Büyükşehir Belediye Başkanı olunca Murat Ongun'un başında olduğu Medya AŞ'den işler kendisine verildi. 'Advertcity' isimli reklam firması İmamoğlu Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra kuruldu. Görünüşte Murat Kapki ve Ahmet Köksal sahibidir ancak asıl sahipleri Ekrem İmamoğlu, Hüseyin Köksal ve Murat Kapki'dir." iddiasında bulundu.
H.H.Ş, şirketin Eski Genel Müdürü Ahu Gülbay'ın şirketin yapısını ve yapılanları öğrenince işten çıkarıldığını, şirketin belediyeden yüksek tutarlarda ihale aldığını ancak asıl işinin sahte faturalar düzenleyerek gayriresmi parayı şirkete soktuğunu Servet Yıldırım'ın anlattığını ileri sürdü.
Hüseyin Köksal'a ait "Karsal Örme" ve "Advertcity" isimli firmalar adına düzenlenen faturalarla kayıtsız paraları sisteme soktuklarını öğrendiğini öne süren H.H.Ş, "Para sayma görüntüleri yayınlanınca Servet (Yıldırım) bu paraların Kültür AŞ'den aldığı paralar olduğunu, itirafçı olacağını söyledi ancak ifadesinde bunları inkar etti. Hala Hüseyin Köksal'ın yanında çalışıp çalışmadığını bilmiyorum ancak bu yapının birçok kirli işine kendisi vakıftır." diye konuştu.
"İhale ettiğimiz arsanın çevresindeki yerleri de ihalesiz dahil ettiler"
2009-2016 yıllarında Beylikdüzü Belediye Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan M.Z.Ç. ise imar ve birçok birimden sorumlu olduğunu anlattı.
M.Z.Ç, İmamoğlu'nun 2014 yılında belediye başkanı seçildiğinde kendisiyle çalışmak istediğini ancak çalıştığı 2 yıllık süreçte usulsüz işlemlerine tanık olduğu ve tasvip etmediği için görevinden kendi isteğiyle ayrıldığını savundu.
Beylikdüzü Belediyesine ait imarlı arsanın hasılat paylaşımı için ihale yapıldığını öne süren M.Z.Ç, şunları ifade etti:
"Ben ihale başkanıydım. Kapalı zarf usulü ihale yaptık. İhaleye Metin Gül, Ali Gül ve Muzaffer Beyaz ile birlikte toplamda 6 firma girdi. Muzaffer Beyaz, Gül ailesiyle akrabadır. Bu kişiler Ekrem İmamoğlu'nun ortağıdır. Vira projesinin ihalesini ben, tutarı 200 milyon üzerine çıkarmak için açık artırma usulüne geçirdim. İhalenin bu tutara çıkmasını sağladım. İhaleyi Gül İnşaat aldı. Satış yapıldıktan sonra 200 milyon düşülünce 35'i belediyeye verilecekti. Ben ayrıldıktan sonra proje bitti. Ben tapu kayıtlarını incelemek istedim. Özellikle 1 aylık sürede tapu devri yapıldı mı, bunun parası tahsil edildi mi ve bu paranın yüzde 35'i verildi mi? Bunlara bakacaktım ancak bakmama izin vermediler. Ayrıca bu proje yapılırken ihale ettiğimiz arsanın çevresindeki yerleri de ihalesiz dahil ettiler. Terk yapılması gereken yerin ihdasını, ihdas yapılması gereken yerin terkini verdiler. Bu proje yapılırken alınan encümen kararları incelendiğinde hukuka aykırılıklar görülecektir."
Tanık M.Z.Ç, İmamoğlu'nun belediye başkanı olduktan sonra Mehmet Murat Çalık'ı "teknik koordinatör" olarak görevlendirdiğini belirtti.
Eskiden kalfalık yapan Adem Soytekin ile Fatih Keleş'in Ekrem İmamoğlu'nun kasası olduğunu iddia eden M.Z.Ç, "Belediyenin ihalelerinden yüzde 10 komisyon peşin alınır ve bu paraları Fatih Keleş toplardı. Paraların nereye gittiğini bilmiyorum. Turan Taşkın Özer CHP milletvekilidir. O dönem Ekrem İmamoğlu'nun özel kalemiydi. Mehmet Murat Çalık, Fatih Keleş, Adem Soytekin ile birlikte hareket ederler. Ali Ceylan ve Hakan Saçık'ı da tanırım. Hakan Saçık, Gül İnşaat firmasında mimardı. Son zamanlarda çok büyük projeler yapmaya başladılar." dedi.
TANIK AVUKATTAN 5 MİLYON DOLAR RÜŞVET İDDİASI
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tanık olarak ifadesi alınan Capacity AVM'nin avukatlarından M.A.İ. müvekkillerinden 5 milyon dolar rüşvet talep edildiğini kaydetti.
Soruşturmada tanık olarak ifadesi alınan M.A.İ, Capacity AVM'nin uzun süredir avukatlığını yaptığını, buraya ait otoparkın ruhsatlandırılması sürecine vakıf olduğunu anlattı.
Belediyeden gelen talepleri müvekkilleri kabul etmeyince otoparkın mühürlendiğini belirten M.A.İ, "Eski tarihli bir mührü kullandıklarını fark edince tespit yaptırdık. Yerel seçimler yapıldıktan sonra binayla ilgili tüm evrakı inceledik. İmar affından yararlanıp, harçların ödendiğini, imara aykırı bir durum olmadığını tespit ettik. Bu konuda alanında uzman olan mimar Sefer Kocabaş'tan belgelerimizin incelenmesini istedik. O da gerekli incelemeleri yaptıktan sonra binanın mevzuata uygun olduğunu tespit etti, Sefer Bey'le birlikte Ali Rıza Bey'le (Akyüz) görüşmeye gittik. Bize belediyenin zor durumda olduğunu, paraya ihtiyacı olduğunu, işlerin devamı için kendilerine destek verilmesi gerektiğini söylediler. Biz de ancak hukuka uygun talepler konusunda yardımcı olabileceğimizi kendisine söyledik. Hukuka aykırı talepleri kabul etmeyeceğimizi söyleyip belediyeden ayrıldık." dedi.
Yaklaşık 10 gün geçtikten sonra Ali Rıza Akyüz tarafından belediyeye davet edildiklerini, Sefer Kocabaş'la belediyeye gittiklerinde kendisini İBB iştiraklerinin yönetim kurulu başkanı olduğunu söyleyen Ertan Yıldız'ın orada olduğunu kaydeden tanık avukat, aynı talebin tekrarlanması üzerine şirket ve ortaklarının hukuk dışı talepleri kabul etmeyeceklerini aktardığını söyledi.
Bundan birkaç gün sonra telefonla Maslak'taki bir daireye çağırıldığını anlatan M.A.İ, "Belirttiği gün ve saat 14:30'da oraya gittik. Süleyman Atik'ten başka kimse yoktu. Bize 'resmi sıfatının olmadığını, belediyelerdeki imar işlerini belediyeler adına takip ettiğini, net olarak 5 milyon dolar talep edildiğini, taksitlendirme konusunda yardımcı olacağını' söyledi. Kendisine bunun tarafımızca kabul edilemeyeceğini, hukuka aykırı olduğunu belirttim. Bu görüşmeyi de müvekkilime anlatacağım ancak şirket adına teklifinizi reddediyorum dedim." ifadelerine yer verdi.
M.A.İ, bu talebi hukuka aykırı olduğu için kabul etmediklerini yineleyerek, şöyle devam etti:
"Yarım saat süren görüşmenin ardından oradan ayrıldık. Aradan 7-8 gün geçtikten sonra Süleyman Atik tekrar arayıp 'Görüşmemiz lazım.' dedi. Sefer Bey'le birlikte gittik. Bize 'Bu sizin için imkan, bu imkandan yararlanın. Bu konuda çok kararlılar. Hatta binada deprem tehlikesi bulunduğuna dair rapor alıp binada ticari faaliyetin de durması riski olduğunu hatırlatmamı istediler.' dedi. Buna benzer başka bir olay da Torun Center da oldu. Onlara da büyük sıkıntı çektirdiler. Yine aynı cevabı kendisine verdik. Yasa dışı bir durumumuz olmadığını belirttik. Görüşmeyi de müvekkillerimizle paylaştık. Bir süre sonra tekrar aradı, ofisimizin yerini sordu. Nişantaşı'nda olduğunu söyledim. 'Size gelmek istiyorum.' dedi. Ofise geldiğinde Serdar Bey de ofisteydi. Kendisiyle ben görüştüm. Bana 'Size son şans, ne diyorsunuz?' dedi. Ben de tavrımızda değişen bir şey yok, kabul etmiyoruz dedim. Sonraki süreçte kendisiyle görüşmemiz olmadı. Alışveriş merkezi hakkında yıkım kararı verip para cezası kestiler. Hukuki süreci takip ediyoruz. Yıkım kararıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verildi. Para cezası ile ilgili henüz karar verilmedi."
"Seçimi (Özgür) Özel kazansın diye delegelere para dağıttılar"
Tanık E.Ç. ise eskiden CHP Muş İl Gençlik Kolları Başkanlığı yaptığını, 2020 yılında partiden resmi olarak ayrıldığını ancak partiyle bağının hep devam ettiğini belirtti.
Son dönemde CHP'nin ve Ekrem İmamoğlu'nun usulsüzlükleriyle ilgili kamuoyunda haberler ve paylaşımlar yapılınca bildiklerini ve gördüklerini anlatmaya karar verdiğini kaydeden E.Ç. CHP Kurultayı döneminde kendisinin de Ankara'da bulunduğunu anlattı.
Tanık E.Ç, Marriot Otel'de CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve Özgür Karabat'la birlikte olduğunu iddia ederek, "Yanlarında delegelere vermek üzere getirdikleri çantalar dolusu para vardı. Seçimi (Özgür) Özel kazansın diye delegelere para dağıttılar. Ben buna bizzat şahit oldum. Bölgede söz sahibi olduğum için delegeler üzerinde etkim olacağından ben de yanlarında bulunuyordum. Kurultayda ayrıca bazı delegelere siyasi rüşvetler de verildi. Örneğin CHP Bursa İl Başkanının oğlu Ozan Yeşiltaş İBB Kültür AŞ'de işe alındı. Yine kamuoyunda CHP'de para sayma kuleleri ismiyle bir video yayınlanmıştı. Bu videoyla ilgili ben de paylaşım yaptım. Videoda yer alan kişilerden Fatih Keleş'i bilirim. Kendisi İmamoğlu'nun kasalarından biridir. İnşaat işlerinden alınacak komisyonları, yine belediyeden alacağını alamayan kişilerden alacaklarını tahsil maksadıyla toplanan komisyonları alan kişidir. Murat Ongun, İmamoğlu'nun en yakınındaki kişilerden biridir. Sosyal medya ve medyadaki operasyonları Ongun düzenler. Sosyal medya ekibini yönetir. Belediyeden alacağını alamayan kişiler Ongun'a ulaşır. O da komisyon karşılığında alacakları tahsil eder." diye konuştu.
KİPTAŞ'ın başında olduğunu belirttiği Ali Kurt'un, KİPTAŞ'ın ihalelerinden aldığı komisyonun bir kısmını kendisine ayırdığını, geri kalanını da Fatih Keleş'e verdiğini, bunların Ekrem İmamoğlu'nun başkanlık seçiminde kullanılmak ve parti içerisinde gücü ele geçirmek maksadıyla toplandığını kaydeden E.Ç, milletvekili olan Turan Taşkın Özer'in İmamoğlu'nun en büyük kasalarından biri olduğunu, Özgür Karabat'ın ise geçmişte belediye başkanı adaylığı döneminde oturduğu ev ve maddi koşulları belliyken milletvekili olduktan sonra inanılmaz derecede zenginleştiğini öne sürdü.
"Çalık, İmamoğlu'nun Beylikdüzü'ndeki sistemini kontrol eden kişidir"
E.Ç, İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz'ın komisyon ve rüşvetleri toplayan kişilerden biri olduğunu öne sürdü.
Adem Soytekin'in de İmamoğlu'nun kasalarından biri olduğunu savunan tanık, "KİPTAŞ'tan ihaleler kendisine verilir. Bu paralar aslında İmamoğlu'na gider. Hasan Akgün Büyükçekmece Belediye Başkanı'dır. Yüze yakın villası olduğunu duymuştum. Özellikle o bölgede imar işlerinden aldığı rüşvetlerle zenginleştiği konuşulmaktadır. Mehmet Murat Çalık, İmamoğlu'nun Beylikdüzü'ne emanet ettiği kişidir. İmamoğlu'nun asıl kadrosunun tamamına yakını Beylikdüzü kadrosudur. Buraya da en güvendiği kişiyi başkan yaptırmıştır, İmamoğlu'nun Beylikdüzü'ndeki sistemini kontrol eden kişidir." ifadelerini kullandı.
Beylikdüzü Belediye Meclis Üyesi Müslüm Akülker'in yakın zamana kadar sıradan esnafken Ekrem İmamoğlu döneminde aşırı zenginleştiğini, İmamoğlu ve ailesiyle yakın ilişkileri olduğunu, belediyenin bazı işlerinin de kendilerine verildiğini anlatan E.Ç. Murat Ongun, Turan Taşkın Özer, Özgür Karabat, Gökhan Zeybek, Baki Aydöner ve Cem Aydın'ın İmamoğlu'yla birlikte zenginleştiğini iddia etti.
Tanık E.Ç, Halis Kahriman'ın Ekrem İmamoğlu'nun kasalarından bir olduğunu öne sürerek, şunları kaydetti:
"Esenyurt bölgesinde faaliyet gösterir. İmamoğlu'na Fransa'da kahvaltı da vermişti. Ben sosyal medyada da paylaşımlar yaptığım için tarafıma birçok bilgi de iletilmektedir. Ancak bahsettiğim konu ve daha detaylı bilgileri CHP delegesi olan Veysi Uyanık'tan öğrenebilirsiniz. Kendisi uzun yıllardır CHP'nin içerisindedir. Özellikle kurultay döneminde delegelere para verilmesi, delegelere alışveriş kartı dağıtılması sürecini iyi bilmektedir. Bu dağıtılan kart ve paralar rüşvet olarak toplanan paralardır. Bunu il binası alım sürecinde de kamuoyu gördü. Bağış kılıfı uydurdular. Benim bilgim, görgüm bundan ibarettir."
"USULSÜZ İHALE VE KOMİSYONCULUK" İDDİASI
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasında, reklam şirketi sahibi ve müdürü ile şüpheli Serdal Taşkın'ın eski şoförü AŞ'nin tanık olarak verdikleri ifadelere ulaşıldı.
Soruşturma kapsamında tanık olarak ifadesine başvurulan A.Ş, 2019 ile 2023 yılları arasında Sev Reklamcılık Şirketi'nde müdür olarak çalıştığını, bu şirketin ortaklarının Alihan Aydın, Alper Aydın ve Ahmet Uruç olduğunu söyledi.
A.Ş, söz konusu şirketin İBB'den ihale aldığını görmediğini, 2023'te ayrılıp kendi şirketini kurduğunu belirterek, "Ben ayrıldıktan sonra Büyükşehir Belediyesinden veya iştiraki olan şirketlerden ihale almış olabilirler, bu konuda bilgim yoktur. Bu açık hava reklam ihalelerini, genelde bilinen büyük firmalar olan Kapki ailesinin şirketi Advercity, İlbak ailesinin şirketleri, Subaşı ailesinin şirketleri, Urban Medya isimli şirket alırdı. Bu büyük şirketlerin haricinde zaten ihale alan pek olmazdı. Bu büyük şirketler de zaten bu ihaleleri diğer şirketlere bırakmazlardı." ifadelerini kullandı.
Tanıklardan O.C, 2019'da Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçildikten hemen sonra Kültür AŞ'de sözleşmeli memur olarak göreve başladığını anlattı.
İşe başladığında Kültür AŞ Genel Müdürü ve aynı zamanda İletişim Koordinatörü olan Serdal Taşkın'ın 2 yıl makam şoförlüğünü yaptığını anlatan O.C, şu anda Kültür AŞ'nin Türk Dünyası Kültür Mahallesi Müzesi'nde sorumlu olarak çalışmaya devam ettiğini söyledi.
Beylikdüzü'ndeki toplantılar
O.C, Taşkın'ın şoförlüğünü yaptığı dönemlerde devamlı yanında olduğu için nereye gittiği, kimlerle konuştuğu ve nerelerde toplantı yaptığına dair birçok bilgisi bulunduğunu aktararak, "Serdal Taşkın'ın açık hava reklam işleriyle ilgili Ekrem İmamoğlu'nun ekibinde yer alan Murat Ongun, Murat Kapki, Hüseyin Koksal, Necati Özkan, Fatih Keleş ile haftada en az iki gün bir araya gelip Beylikdüzü Mado'da toplanırlardı. Mado'nun alt katında yer alan, halka kapalı olan bir odası vardı, burada toplanırlardı. Biz de Hüseyin Köksal'ın şoförü Servet isimli kişiyle dışarıda beklerdik." diye konuştu.
Konuşmalardan anladığına göre, bu toplantılarda açık hava reklamlarıyla ilgili iş, ihale ve gayrimeşru hususların gündeme getirildiğini söyleyen O.C, "Toplantı sonrası Murat Ongun ve Serdal Taşkın, ellerinde içi para olduğunu düşündüğüm çantalarla çıkarlardı. Bazen bu çantaları Serdal Taşkın'ın Vakıfbank'ın Nişantaşı Şubesi'nde bulunan özel kasasına yatırdığını biliyorum. Bazen de şahsi paraları olarak belirttiği bir kısım paralarla, ailem dövizci ve kuyumcu olduğu ve Kapalıçarşı'da bir çevrem bulunduğundan dolayı kur pazarlığı yaparak döviz ve altın almalarında yardımcı oluyordum. Aynı zamanda bu Beylikdüzü Mado'da yapılan gizli toplantıların haricinde bizzat Ekrem İmamoğlu'nun da katıldığı ve az önce saydığım Murat Ongun, Serdal Taşkın, Murat Kapki, Hüseyin Koksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahısların da iştirak ettiği, Hüseyin Köksal'ın Beylikdüzü'ndeki tekstil firmasında yine haftada iki gün toplantılar yapılmaktaydı. Yine bu toplantılarda da ellerinde çantalarla çıktıklarına ve usulsüz ihale ve yasa dışı işler hakkında konuştuklarına şahitlik ederim." ifadelerini kullandı.
"Para çantalarını arabada gördüm" iddiası
O.C, şoför olarak görev yaptığı iki yıllık süreçte her gün bu usulsüz işlemlerin konuşulduğunu, birçok usulsüz toplantı ve konuşmayla birlikte komisyon alındığına şahit olduğunu dile getirerek, "Gördüğüm kadarıyla Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla Murat Ongun ve Serdal Taşkın'ın organizesinde yukarıda saydığım isimler aracılığıyla bu usulsüz ihale ve komisyonculuk işleri yapılmaktadır. Bunların birçoğuna Taşkın'ın özel şoförü olduğum ve protokolde görevim olduğundan şahit oldum. Yine bu haberlere de konu olan ve harici olarak Ekrem İmamoğlu'nun paralarını da Taşkın'a taşıttığından, bu çantaların arabada olduğunu gördüm. Yukarıda bahsettiğim gizli toplantılar genelde 23.00 ile 01.00 arası yapılırdı." beyanında bulundu.
Tanık O.S ise Popüler Medya şirketinin sahibi olduğunu, kardeşi E.S'nin de açık hava reklam sektöründe yetkilisi olduğu şirketlerle faaliyet gösterdiğini ifade etti.
Kardeşiyle 2019 belediye seçimlerine kadar beraber çalıştıklarını söyleyen O.S, "O dönem Ankara'da oturduğumdan kardeşim de bizim İstanbul temsilcimizdi. Belediye seçimlerinden sonra 2020 yılında belediyeden metro ve dijital pano işi almıştı. Bu iş için yüzde 70'i borç olmak üzere büyük yatırım yapmıştı. Daha sonra bu işi kardeşimin yetkilisi olduğu Panofeet Reklam AŞ şirketinden alarak, belediye şirketi olan İstanbul Reklam AŞ üzerinde 15 gün tuttuktan sonra İlbak Holding bünyesine 3 yıllığına verdiler. Sözleşme sonunda ise yine İlbak Holding ile sözleşmeyi yenilediler." diye konuştu.
''İmamoğlu başkan olunca izin alma süreci değişti''
O.S, kardeşine, bu haksızlığa karşı gelmesi yönünde uyarılarda bulunduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Gerekirse belediyeye karşı yasal yollara başvurma, dava açma dahil tüm hakları kullanması yönünde telkinde bulunmama rağmen kardeşim bu yollara başvurmadı. Tabiri caizse belediyeden çekindi ve boyun eğdi. Bu olaydan sonra kardeşim ile tüm ticari faaliyetlerimizi ayırdık. Benim de şirketim adına belediyeden bazı reklam izin taleplerim olmuştu. Bunların hiçbiri kabul olmadı. İzin talep ettiğim bu yerler, özel kişilere ait reklam alanlarıdır. 2019 belediye seçimlerinden önce izin alma sürecini Belediye Kentsel Tasarım Müdürlüğü yönetirdi. Gerekli vergileri yatırdıktan sonra izin almada herhangi bir problem yaşanmazdı fakat Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçildikten sonra bu süreç değişti. İzin alma işlemleri zorlaştı ve bizim gibi şirketlerden izin karşılığı bazı paralar talep edildi."
Çağlayan D-100 kara yolu üzerindeki bir reklam alanı için bizzat müracaatta bulunduğunu belirten O.S, "Buraya hiç reklam konulamaz gerekçesiyle bana izin vermediler. Bir yıl sonra aynı yer için başka birine izin verildi. Bu yazışmaların da belgeleri bulunmaktadır. Bir hafta içerisinde savcılığınıza sunacağım. Yine özel kişilere ve belediyeye ait reklam mecraları ecrimisil bedeli alınmak suretiyle yandaş şirketlere kiralama yapılmaktadır. Ecrimisil alınarak kiralama yasal zemine oturtulmaya çalışılmaktadır. Yine Yenibosna E-5 üzerinde bulunan MÜSİAD Genel Merkezi inşaatında kullandığımız ve TRT'nin reklamı yapılan reklam alanına izin verilmemiştir. Gerekçe olarak ise daha önce Taksim Tepebaşı'nda bulunan İSPARK alanını TRT'nin kendi kullanımına almasını gösterdiler. Tabii bunu sözlü olarak söylediler. Yani belediye yasa, yönetmelik dinlemeden kendi kafasında göre keyfi uygulamalar yapmaktadır." ifadelerini kullandı.
ŞÜPHELİ AHMET KÖKSAL'IN İFADESİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan şüpheli Ahmet Köksal, ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemediğini söyledi.
Aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu beyan eden Köksal, adına kayıtlı KSA Reklam ve Danışmanlık AŞ ile KSA Yönetim Hizmetleri AŞ isimli firmalar bulunduğunu, ayrıca daha önce hissedarı olduğu Urban Medya'da şu anda yönetim kurulunda yer aldığını ifade etti.
Köksal, "İBB tarafından ürün/hizmet alımı veya satımı amacıyla gerçekleştirilen ihalelere katıldınız mı?" sorusuna, "İBB iştiraklerinden Kültür AŞ isimli firmanın düzenlemiş olduğu toplam 4 ihaleye BVA Reklam ve Danışmanlık AŞ isimli firmamızla katıldık. Bu 4 ihaleyi kazandık. İBB otobüs durakları reklam alanları için yine BVA isimli şirket bünyesinde açılan ihaleye katıldım ancak ihale saatinde iptal olması sebebiyle yapılmadı. İETT tarafından düzenlenen otobüs giydirme ve reklam ihalesini de yönetim kurulu üyesi olduğum Urban Medya olarak katıldık. İhaleyi kaybettik." cevabını verdi.
Ahmet Köksal'a, kendisiyle aynı soruşturma kapsamında şüpheli konumundaki 99 kişinin fotoğrafları gösterilerek, tanıyıp tanımadığı soruldu.
Ekrem İmamoğlu'yla 3 kere el sıkışmışlığı olduğunu söyleyen Köksal, herhangi bir ticari ilgisi veya alakası olmadığını iddia etti.
Köksal'a, sorguda müşteki Sedat K'nin şu ifadesi okundu:
"2019 yılı ekim ayı öncesinde İBB'den özel mülkiyetten kiraladığım reklam panosuyla ilgili iznim mevcuttu. Fakat belediye başkanı değişince iznin yenilenmesi sürecinde tekrar başvuru yaptığımda tarafıma izin verilmemesi neticesinde mağdur edildim. Bu konuyla ilgili ve diğer büyükşehir belediyesince yapılmış olan usulsüzlükler ve yolsuzluklarla alakalı 3 Eylül 2021 tarihinde ve devamında Başsavcılığınıza vermiş olduğum dilekçelerimde belirttiğim hususları aynen tekrar ederim. Dilekçelerde belirttiğim hususlardan ve Sayın Başsavcılığınızca resen tespit edilecek konularla alakalı İBB Başkanı İmamoğlu, Murat Ongun, Serdal Taşkın, Kaan Sürmegöz, Adem Tuncay ve dilekçemde belirttiğim diğer şahısların hepsinden ayrı ayrı davacı ve şikayetçiyim.
Bu şahıslardan şikayetçi olduğumdan dolayı 2022 yılı kasım ayından sonra tarafıma ve oğluma birçok tehdit, hakaret, baskı ve maddi manevi itibar gaspı gibi zorluklara maruz kaldım. Hak sahibi olduğum birçok açık hava reklam alanlarında bulunan panolarım ve malzemelerim tahrip edildi ve yağmalandı.
Muhtelif tarihlerde Zorlu Center AVM'de bulunan Beymen mağazası kapısı karşısındaki, şirketimize ait reklam panosunun Sev Medya AŞ yetkilisi tarafından şirketimizle herhangi bir sözleşme ve ödeme yapılmaksızın yağmalandığını gördüm. Bunun üzerine malıma sahip çıkmak adına korsan asılan reklam afişini söktüm. Olaylar 6-7 defa tekrarlandı. Bu işlemler sırasında Sev Medya AŞ yetkilisi Alper Aydın ve Alperen Aydın tarafından söz konusu yere birçok kez gayrimeşru görünümlü şahıslar gelerek beni tehdit ettiler. Panoya sahip çıkmama engel oldular, fiziksel temasta bulundular."
Müşteki Sedat K. ifadesinde, söz konusu olaylardaki şahısların çete olduğunu düşündüğünü belirterek, "Büyükşehir Belediyesiyle ilgili işbu dosyanın müştekisi olduğumdan ötürü İBB yetkilileri hakkında İçişleri Bakanlığınca inceleme yapıldığı dönemde İBB Başkanı İmamoğlu ve diğer belediye yetkililerinin müfettişçe ifadesinin alınmasının akabinde bu şahıslar tarafıma kin ve nefret beslemişlerdir. Anlatmış olduğum yağma, tehdit, gasp olayları İçişleri Bakanlığının rapor sürecinde gerçekleşmiştir. Şikayetim neticesinde Vizyonkent ve Kentvizyon şirketi yetkilileri, İlbaklar, Hüseyin Köksal, Ahmet Köksal, BVA yetkilileri, Salih Subaşı, Murat Kapki yine aynı şekilde bana husumet beslemişlerdir." anlatımında bulundu.
"Daha önce hissedarı olduğum şirketler usule uygun ihale almışlardır"
Köksal, müştekinin iddialarıyla ilgili, "Tarafıma beyanda bulunan Sedat K. isimli şahsı hiçbir suretle tanımıyorum. Belirttiği konuyla alakalı hiçbir ilgi ve alakam yoktur." cevabını verdi.
"Kovid-19 döneminde BVA Danışmanlık'a (Advercity marka adı) belediye tarafından çok iş verildiği" iddiasına ilişkin Köksal, "Ortağı olduğum BVA şirketinin kayrılıp usulsüz bir şekilde iş aldığına dair ithamlar gerçeği yansıtmamaktadır." dedi.
Köksal, "Açık hava reklam ihalelerini, Advercity ve Urban Medya'nın da aralarında olduğu bazı şirketlerin aldığı" iddiasıyla ilgili, "Daha önce hissedarı olduğum şirketler iştiraklerden usule uygun bir şekilde ihale almışlardır." yanıtını verdi.
Ahmet Köksal, BVA Danışmanlık hakkındaki "naylon fatura" iddialarını ise kabul etmedi.
Kamu zararına yönelik 4 tespite aynı cevap
Köksal'a sorgusunda İçişleri Bakanlığı tevdi raporu ve eklerinin incelenmesi neticesinde yapılan tespitler soruldu.
Tespitler doğrultusunda, Köksal'a "Kültür A.Ş'den sözleşme şartlarına uygun olmayan 150 reklam panosu almak suretiyle 896 milyon 452 bin 500 lira artı KDV tutarında, piyasa rayici altında ihale edilen reklam panolarıyla 985 milyon 226 bin 666 lira artı KDV tutarında, İSPARK otoparklarındaki reklam ünitelerinde hukuka aykırı kullanımlar neticesinde 98 milyon 640 bin 750 lira artı KDV tutarında, ayrıca yine Kültür A.Ş. tarafından 2 bin raket tipi, 400 megalight tipi reklam uygulamasının 10 yıl süreyle işletmesinin verilmesi kapsamında hukuka aykırı kullanımlar sebebiyle 5. yılda 245 milyon 498 bin 326 lira haksız menfaat sağlandığı ve kamu zararına sebep olduğu"na ilişkin cevapları soruldu.
Köksal kamu zararıyla ilgili 4 tespite karşı, "İhale süreci Kültür AŞ tarafından yürütülmüştür. Daha sonra gerekli denetimler de sahada yapılmaktadır. İhalelerde herhangi bir usulsüzlük söz konusu değildir. Sözleşme ve eklerinde belirtilen maddeler dışına çıkılmamaya çalışılmıştır. Gerekli tüm izinler ihaleyi yapan Kültür AŞ tarafından alınmıştır. Denetim raporunda belirtilen hesaplamalar rakamsal olarak gerçeği yansıtmamaktadır." iddialarını dile getirdi.
İhalelerdeki kamu zararı tespitleri soruldu
Köksal'a ihalelerde kamu zararı yönünden yapılan tespitlerle ilgili sorular da yöneltildi.
Bu sorulara karşılık Köksal, ihalelerde usulsüzlük yapılmadığını ve denetim raporunda belirtilen hesaplamaların rakamsal olarak gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü.
MASAK raporları doğrultusunda hesaplarındaki para trafiği sorulan Köksal, raporda ismi geçen kişilerle arasındaki para trafiğinin sebeplerini anlattı.
Köksal, BVA Reklam ve Danışmanlık ile Murat Kapki'nin hesapları arasında 2020-2025 yılları arasında, 164 irtibatta toplamda 138 milyon 174 bin 362 lira 5 kuruşluk transferin sorulması üzerine, "Murat Kapki ile BVA Reklam şirketi arasındaki para trafiği şirketten alınan kar payı, huzur hakkına ilişkindir." cevabını verdi.
BVA Reklam şirketi ve şüpheli Hüseyin Köksal arasında 2024-2025 yıllarındaki 128 milyon 815 bin liralık transferin sorulmasının ardından Köksal, "Tarihlerde benim BVA şirketiyle herhangi bir hissedarlığım bulunmamaktadır. Herhangi bir bilgiye sahip değilim." dedi.
ŞÜPHELİ HÜSEYİN KÖKSAL'IN İFADESİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan şüpheli Hüseyin Köksal, ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemediğini söyledi.
Aylık gelirinin 3 milyon lira olduğunu ifade eden Köksal, Karsal Örme, BVA Danışmanlık, Urban Medya ve Carsal Yayıncılık isimli 4 şirketi olduğunu beyan etti.
Köksal, "İBB tarafından ürün/hizmet alımı veya satımı amacıyla gerçekleştirilen ihalelere katıldınız mı?" sorusuna, "İBB'nin yapmış olduğu hiçbir ihaleye katılmadım. Ancak BVA Danışmanlık isimli şirketi 2024'ün 6. ayında Ahmet Köksal isimli amcaoğlumdan devraldım. Bu şirket benden önce İBB'den üst geçit reklam panosu ihalesi kazanmış. İhaleyle ilgili hükümler halen devam etmektedir. Urban Danışmanlık isimli şirketi de 2024'ün 6. ayında Ahmet Köksal ve Esra Seçkin'den devraldım. Bu şirketin benden önce İBB'den kazanmış olduğu reklam raketleri ihalesiyle ilgili sözleşmeye uygun çalışmalarımız devam etmektedir." yanıtını verdi.
Sorgusunda Köksal'a, kendisiyle aynı soruşturma kapsamında şüpheli konumundaki 99 kişinin fotoğrafları gösterilerek, tanıyıp tanımadığı soruldu.
Ekrem İmamoğlu'nu tanıdığını ifade eden Köksal, "Ailelerimiz Trabzon'dan tanışıktır. Kişisel olarak bir ticaretim yoktur. Firmasal olarak Carsal Yayıncılık ile İmamoğlu İnşaat arasında Beylikdüzü'nde bir gayrimenkul satın alımı gerçekleşmiştir. Şu an alım bedelini hatırlamıyorum ancak muhasebe kayıtlarımızda mevcuttur." diye konuştu.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun'u tanıdığını ancak ikisiyle de ticari ilişkisi olmadığını savunan Köksal, yurt dışına çıktığı belirlenen şüpheli Emrah Bağdatlı'nın da gençlik arkadaşı olduğunu, ticari ilişkileri bulunmadığını söyledi.
Köksal'a sorguda müşteki Sedat K'nin şu ifadesi okundu:
"2019 yılı ekim ayı öncesinde İBB'den özel mülkiyetten kiraladığım reklam panosuyla ilgili iznim mevcuttu. Fakat belediye başkanı değişince iznin yenilenmesi sürecinde tekrar başvuru yaptığımda tarafıma izin verilmemesi neticesinde mağdur edildim. Bu konuyla ilgili ve diğer büyükşehir belediyesince yapılmış olan usulsüzlükler ve yolsuzluklarla alakalı 3 Eylül 2021 tarihinde ve devamında Başsavcılığınıza vermiş olduğum dilekçelerimde belirttiğim hususları aynen tekrar ederim. Dilekçelerde belirttiğim hususlardan ve Sayın Başsavcılığınızca resen tespit edilecek konularla alakalı İBB Başkanı İmamoğlu, Ongun, Serdal Taşkın, Kaan Sürmegöz, Adem Tuncay ve dilekçemde belirttiğim diğer şahısların hepsinden ayrı ayrı davacı ve şikayetçiyim.
Bu şahıslardan şikayetçi olduğumdan dolayı 2022 yılı kasım ayından sonra tarafıma ve oğluma birçok tehdit, hakaret, baskı ve maddi manevi itibar gaspı gibi zorluklara maruz kaldım. Hak sahibi olduğum birçok açık hava reklam alanlarında bulunan panolarım ve malzemelerim tahrip edildi ve yağmalandı.
Muhtelif tarihlerde Zorlu Center AVM'de bulunan Beymen mağazası kapısı karşısındaki, şirketimize ait reklam panosunun Sev Medya AŞ yetkilisi tarafından şirketimizle herhangi bir sözleşme ve ödeme yapılmaksızın yağmalandığını gördüm. Bunun üzerine malıma sahip çıkmak adına korsan asılan reklam afişini söktüm. Olaylar 6-7 defa tekrarlandı. Bu işlemler sırasında Sev Medya AŞ yetkilisi Alper Aydın ve Alperen Aydın tarafından söz konusu yere birçok kez gayrimeşru görünümlü şahıslar gelerek beni tehdit ettiler. Panoya sahip çıkmama engel oldular, fiziksel temasta bulundular."
"İmamoğlu'nun ifadesinin alınması akabinde tarafıma kin ve nefret beslemişlerdir"
Müşteki Sedat K. ifadesinde, söz konusu olaylardaki şahısların çete olduğunu düşündüğünü belirterek, "Büyükşehir Belediyesiyle ilgili işbu dosyanın müştekisi olduğumdan ötürü İBB yetkilileri hakkında İçişleri Bakanlığınca inceleme yapıldığı dönemde İBB Başkanı İmamoğlu ve diğer belediye yetkililerinin müfettişçe ifadesinin alınmasının akabinde bu şahıslar tarafıma kin ve nefret beslemişlerdir. Anlatmış olduğum yağma, tehdit, gasp olayları İçişleri Bakanlığının rapor sürecinde gerçekleşmiştir. Şikayetim neticesinde Vizyonkent ve Kentvizyon şirketi yetkilileri, İlbaklar, Hüseyin Köksal, Ahmet Köksal, BVA yetkilileri, Salih Subaşı, Murat Kapki yine aynı şekilde bana husumet beslemişlerdir." anlatımında bulundu.
Köksal, müştekinin iddialarıyla ilgili, "Sedat K. isimli şahsı tanımıyorum. Beyanında geçen hususlar hakkında bir bilgim yoktur. Kendisine, oğluna veya şirketine karşı bir husumet beslemedim." yanıtını verdi.
Ekrem İmamoğlu'yla beraber Olay TV isimli bir televizyon kanalı kuracağı iddiasına ilişkin soru üzerine de Köksal, "Olay TV isimli televizyon kanalı kurmak gibi bir düşüncem 2020 yılında vardı ancak bunu İmamoğlu'yla yapmayacaktım. Aile dostumuz Cavit Çağlar'la böyle bir düşüncem vardı ancak faaliyete geçmedi. Daha önceki yıllarda zaten Olay TV Cavit Çağlar'ındı." ifadelerini kullandı.
Köksal, tanığın, "kendisinin avukat Zeynep T. üzerine bazı şirketler kurarak, açık hava reklam ve organizasyon işleri yürüttüğü" iddiasına ilişkin, "Tanık beyanı tamamen asılsızdır. Açık hava reklam ve organizasyon işlerini Zeynep T, üzerinden değil, kendi şirketimiz üzerinden yasal olarak yapmaktayız." cevabını verdi.
"İhaleleri alan şirketler arasında oldukları"na ilişkin iddiaya karşılık Köksal, "Ben Serdal Taşkın'la hiçbir zaman ihale pazarlığında bulunmadım. Şirketlerim benden önce İBB'den ihale kazanmıştır ancak ben şirket ortağı olduktan sonra herhangi bir ihaleyi kazanmadık." dedi.
"Torbalar dolusu paralar, ihale anlaşmaları, komisyonlar" iddiası
Köksal, soruşturma kapsamında ifadesi alınan bir tanığın, "Açık hava reklam işleriyle ilgili Serdal Taşkın, Ekrem İmamoğlu'nun ekibinde yer alan Murat Ongun, Murat Kapki, Hüseyin Köksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahıslarla haftada en az iki gün bir araya gelip Beylikdüzü'nde toplanırlardı. Bu toplantılarda açık hava reklam işleriyle ilgili iş, ihale ve gayrimeşru hususlar konuşulurdu. Toplantı sonrası Ongun ve Taşkın ellerinde içi para dolu olduğunu düşündüğüm çantalarla çıkarlardı. Beylikdüzü'nde yapılan gizli toplantıların haricinde bizzat Ekrem İmamoğlu'nun da katıldığı ve az önce saydığım kişilerin iştirak ettiği, Hüseyin Köksal'ın tekstil firmasında yine haftada iki gün toplantılar yapılmaktaydı." iddiasına, "Tanık beyanları tamamen asılsızdır ve ne amaçla söylendiğini bilmiyorum. Ongun, Taşkın, Özkan, Keleş ve Kapki isimli kişilerle tekstil şirketimde hiçbir toplantı yapmadım. Ayrıca bu kişilerle Beylikdüzü'nde de buluşmadım. Beyanda geçen torbalar dolusu paralar, ihale anlaşmaları, komisyonlarla hiçbir ilgim yoktur." şeklinde yanıt verdi.
Dosya kapsamında "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan tutuklanan, Köksal'ın şoförü Servet Yıldırım'la ilgili şu tanık beyanlarına yer verildi:
"Şirketin belediyeden yüksek tutarlarda ihale aldığı ancak asıl işinin sahte faturalar düzenleyerek gayriresmi parayı şirkete soktuğunu Servet anlatmıştır. Yine Hüseyin Köksal'a ait Karsal Örme isimli firma ve Advercity isimli firmalar adına düzenlenen faturalarla kayıtsız paraları sisteme soktuklarını öğrendim. Servet'le yaptığım konuşmaların bir kısmını ses kayıtlarına aldım. Bunları dosyaya sunacağım. Para sayma görüntüleri yayınlanınca Servet bu paraların Kültür AŞ'den aldığı paralar olduğunu, itirafçı olacağını söyledi. Ancak ifadesinde bunları inkar etti. Hala Hüseyin Köksal'ın yanında çalışıp çalışmadığını bilmiyorum ancak bu yapının birçok kirli işine kendisi vakıftır."
Köksal, iddialara karşı, "Servet Yıldırım 15 yıldır şoförüm olarak çalışmaktadır. Tanık beyanını kimin verdiğini ben bilmiyorum. Servet'in anlattığı olarak beyan ettiği konular asılsızdır. Medyaya da yansıyan para sayma görüntüleriyle ilgili olarak Yıldırım ve benim ifadem alındı, ben takipsizlik kararı aldım. BVA Danışmanlık'ın (Advercity marka adı) 2024 yılının 6. ayından itibaren şirket ortağıyımdır. Murat Kapki ortağımdır. Daha önceki ortağı ise Ahmet Köksal'dır." cevabını verdi.
"...Hüseyin Köksal, İmamoğlu'nun seçim sponsorluğunu yapmasıyla birlikte Urban Medya gibi firmalarla ilişkileri gelişmiştir. Ve bu kirli ilişkiler içinde rüşvet döngüsüyle işlerini yürütmektedir. Detaylandırmak gerekirse Subaşı ailesine Kabil Taşçı naylon fatura kesmektedir. Yine İlbak ailesi, Sev Medya, Advercity gibi şirketler de naylon fatura işlemlerine dahil olmaktadırlar..." şeklindeki tanık beyanıyla ilgili Köksal, "Beyanlar tamamen asılsızdır. Kimin söylediği bana açıklanmadığı için ne amaçla söylendiğini bilmiyorum. Naylon fatura gibi işlemleri yapmamız imkansızdır. Her yıl bağımsız denetim raporu düzenlenmektedir. Bu raporlar da şirket kayıtlarımızda mevcuttur. Ben İmamoğlu'nun seçim sponsorluğunda yer almadım." dedi.
"Hüseyin Köksal, Ekrem İmamoğlu'nun kasalarından biridir." iddiasına karşılık Köksal, "Ben Ekrem İmamoğlu'nun kasası değilim." yanıtını verdi.
Köksal'a sorgusunda İçişleri Bakanlığı tevdi raporu ve eklerinin incelenmesi neticesi yapılan tespitler soruldu.
Kamunun 245 milyon 498 bin 326 lira zarara uğratıldığı iddiası
Tespitler doğrultusunda, "İBB tarafından 2000 raket tipi, 400 megalight tipi reklam uygulamasının 10 yıl süreyle işletmeye verilmesi işinin 610 milyon artı KDV 10 yıl bedelle Kültür AŞ'ye verildiği, ihaleleri alan alt kiracı şirketlerin hukuka aykırı kullanımlarından kaynaklanan ve 5. yıl itibarıyla 245 milyon 498 bin 326 lira haksız menfaat sağlandığı ve kamu zararına sebebiyet verildiği, sözleşme süresi sonunda ise bu meblağın 490 milyon 996 bin 653 kira artı KDV olacağına" ilişkin iddialar Köksal'a soruldu.
Köksal iddiaları, "(Urban Media Reklamcılık) Benden önce gerçekleşmiş ihalelerin şartnameleri neyi gerektiriyorsa şirketim üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmektedir. BVA Danışmanlık şirketinde benim ortaklığımdan önce gerçekleşen ihalelerle ilgili bir bilgim yoktur. Ancak kazanılan ihalelerin şartnamelerine uygun olarak faaliyetlerimiz devam etmektedir." şeklinde yanıtladı.
MASAK raporu doğrultusunda, kendi hesabına gelen 117 milyon 143 bin 115 lira 68 kuruşun Mehmet E. isimli kişi tarafından nakit çekilmesine ilişkin soruyu yanıtlayan Köksal, ''Urban Medya 2024 yılı temmuz ayı itibarıyla yüzde yüz sahibi olduğum gibi hesabına gelen tutar kar payı olarak tarafıma gönderilen paradır. Mehmet E. benim diğer şirketim Karsal Örme'de çalışan tahsilatçılarımızdan biridir. Paranın nakit olarak çekilmesinin sebebi dövize çevrilerek yaptığımız ticaretle yatırım amaçlı kullanılması içindir." dedi.
Baz kayıtlarını kabul etmedi
Köksal, soruşturmanın şüphelileri Ekrem İmamoğlu, Alper Aydın, Serdal Taşkın, Buğra Gökçe, Eyüp Subaşı ve Fatih Keleş'in Karsal Örme isimli iş yerinin yakınlarında baz kayıtları olmasına ilişkin soruyu, "Baz bilgisinde bulunan Subaşı ve Gökçe'yi tanımıyorum, bunlarla hiç bir araya gelip görüşmedim. Taşkın ile 4 yıldır görüşmüyorum. Keleş ile yaklaşık 1-1,5 yıldır Beylikdüzü'nde görüşmedim. Aydın isimli kişiyle de Beylikdüzü'nde görüşmedim. İmamoğlu'yla Beylikdüzü'nde uzun süredir görüştüğümü hatırlamıyorum." diyerek yanıtladı.
İmamoğlu inşaata para transferi
MASAK raporunda ayrıca Carsal Yayıncılık'tan İmamoğlu İnşaat'a yönelik para transferleri şu şekilde yer aldı:
"3 Haziran 2024'te 28 milyon lira, 4 Haziran'da 3 milyon lira, 8 Temmuz'da 3 milyon, 29 Temmuz'da 10 milyon lira ve 3 Eylül'de 6 milyon lira."
Köksal'a MASAK raporunda, "İBB'nin iştiraki olan Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret A.Ş. tarafından 2020-2024 yılları arasında 395 milyon 489 bin 237 (KDV hariç) tutarında fatura düzenlenmiş olmasına rağmen şirketin banka hesaplarından İstanbul Kültür şirketin banka hesaplarına bahse konu yıllar içerisinde toplam 193 milyon 381 bin 148 lira 53 kuruş tutarında para transferi gerçekleştiği bilgisine rastlandığı"na ilişkin tespitler anlatıldı.
"İmamoğlu İnşaat'ın daha önce sattığı arsada nasıl proje başlattığı soruldu"
Köksal'a, satın aldığı yerde İnmari Prime isimli İmamoğlu İnşaat'a ait bir proje olmasıyla ilgili soru yönetilerek, projenin fotoğrafları gösterildi.
Söz konusu tespitte, "BVA şirketinden Hüseyin Köksal'ın şahsi banka hesabı üzerinden ortağı olduğu Carsal'ın banka hesabına 50 milyon lira tutarındaki transfer işlemi aktarılıp, söz konusu tutarın Carsal şirketi adına tescil olduğunu tespit edilen Ada: 1056, Parsel: 8 sayılı taşınmaz alımı kapsamında İmamoğlu İnşaat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi'nin banka hesabına gün içerisinde ve kısa sürelerde transfer edildiği, yapılan araştırmalarda Carsal tarafından İmamoğlu İnşaat'tan alınan arsaya İmamoğlu İnşaat tarafından İnmari Prime isimli inşaat projesi yapıldığı" aktarıldı.
Soruya karşılık Köksal, "İmamoğlu İnşaat benim hiçbir şirketime arsa satışı yapmamıştır. Tablonun yanlış değerlendirildiğini düşünüyorum. İmamoğlu İnşaat'ın projesi benim arsamda değildir. Kimin arsasındadır bilmiyorum. Ben bu projeden sadece bir villa aldım." yanıtını verdi.
Ortağı olduğu Carsal Yayıncılık'ın hesabından taşınmaz alımı kapsamında İmamoğlu İnşaat'a 50 milyon lira transfer edilmesiyle ilgili Köksal, "İmamoğlu İnşaat'tan ailem 30 yıldır gayrimenkul alımı yapmaktadır. Sadece ben değil, büyüklerim dahi bu şirketten gayrimenkul almıştır. Dosyaya konu gayrimenkul alımı da BVA Danışmanlık'tan tarafıma ödenen kar payının bir kısmını ben gayrimenkullerimi topladığım şirketim olan Carsal'a gönderdim. Akabinde İmamoğlu İnşaat'tan Beylikdüzü Gürpınar'da bulunan villayı 50 milyon liraya satın aldım. Satın almam yatırım amaçlıdır. Şu an villam boş şekilde durmaktadır." dedi.
Köksal ifadesinde suçlamaları kabul etmediğini belirterek, herhangi bir suç işlemediğini ileri sürdü.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.