İhsan Koçak Makine'nin hikayesi ÖZEL
1929 yılında 18 metrekarelik bir alanda Veyis Koçak tarafından Koçak Ticarethanesi olarak kuruldu. Bugün, 6 bin 660 metrekarelik kullanım alanı, 40’ın üzerinde çalışanı ve 50 bin ürün çeşidiyle hizmet veren şirkete dönüştü. Bu başarı nasıl gerçekleşti? İhsan Koçak Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş. Kuşaktan kuşağa geçtikçe büyüyen, prensiplerden ödün verilmeyen bir Koçak hikayesi… Mithat Koçak’la yaptığımız röportajda…
Koçak Ticarethanesi’nden bahseder misiniz?
Dedem Rahmetli Veyis Koçak, 1929 yılında o zamanlar Konya’nın ticaretinde önemli bir yeri olan Tevfikiye Caddesi’nde Nalburiye dükkanı açmış. 18 metrekarelik bir dükkan. Daha sonra da oğulları Mustafa ve Ali İhsan Koçak bu ticarethanenin faaliyetlerini sürdürmüş. Mustafa Koçak 1956’da işini İstanbul’a naklederek nakliye sektöründe hizmet vermeye başlamış. Ali İhsan Koçak ise nalburiye işine devam etmiş. Ticarethanemiz o yıllarda nalburiye çeşidine ilave olarak teknik hırdavat çeşitlerini de getirerek ilk gelişmeyi sağlamış.
Siz üçüncü kuşaksınız. Bu işi bir geleneğin sonucu olarak mı benimsediniz?
1964-68 yılından sonra 3. Kuşak olarak ben ve Mehmet Koçak çırak olarak işe başladık. Biz gözümüzü zaten nalburiye dükkanının içinde açmıştık. Başka bir iş düşünmedik bile. Babamız bizim hem babamız hem ustamızdı. Dükkanı süpürürdük, yeri gelir tokadını yerdik. Klasik usta çırak ilişkisi gibiydi. Zaten o zamanlarda usta-çırak kavramı çok farklıydı. Çırağın gözünde usta hep imrenilen, özenilen bir modeldi. Usta çırağını sadece işle ilgili değil, hayata dair de eğitirdi. Usta hem babaydı, hem arkadaş, hem de sırtını dayayacağın bir duvardı. Bizim şansımıza ustamız aynı zamanda gerçekte babamızdı.
Sizle birlikte ticarethanedeki gelişme ne oldu?
Sektörümüzde ilk şubeyi biz açtık. 1973 yılında hızla gelişen ticarethanemize ek olarak Motorlu Sanayi Çarşısı’na(O zamanki adıyla Eski Sanayi) Teknik Hırdavat Satış Şubesi açtık. 1985 yılında ise Tevfikiye Caddesi’ndeki dükkanı kapatıp daha önce açtığımız şubeyi genişleterek oraya geçtik. Bu arada gelişimimiz büyük bir hızla sürüyordu ve 1990 yılında da Anonim Şirketi kurduk.
Bu süreçte acı bir kaybınız olmuş. Yeri gelmişken bundan da bahseder misiniz?
Bizim hayatımızda önemli bir tarihti o. 27 Ekim 1992. Anonim Şirketimizin ortaklarından, kardeşim Mehmet Koçak İstanbul’da yapılan bayiler toplantısı için çıktığı yolda maalesef talihsiz bir kaza sonucu hayatını kaybetti. Hepimizi derinden yaralayan bir kazaydı. Nur içinde yatsın.
BÜSAN’a gelmeniz nasıl oldu?
Bizim ürün yelpazemiz genişledikçe artık mevcut alanımıza sığamaz hale geldik. Hep kaliteli mal satmaya özen gösterdik. Zaman zaman sattığımız 2. el malı da daha müşteri sormadan söyledik. Malın iyi ve kötü yanlarını da. Bu bize olan güveni iyice pekiştirdi. 2006 yılında da BÜSAN’a geldik. Halen de hizmetimizi burada sürdürüyoruz.
Dedeniz Veyis Koçak tarafından nalburiye dükkanı olarak açılan işyerini bu hale getirmek bir ticari kültür başarısı mı?
Bunun pek çok nedeni var. En başta güven. Biraz önce söylediğim gibi. Hiçbir zaman müşterimizi kandırma çabası içinde olmadık. Bu elbette, dedemizden, babamızdan gelen bir kültür. Mal neyse o. Ayıbıyla da güzelliğiyle de . Bu çok önemliydi. Bir de yine onlardan aldığımız bir kültür vardı. Peygamberimizin sünneti. İşçinin alnının teri kurumadan hakkını vermek. Cebimizde bir kuruş kalmasa bile çalışanın alacağı, borç zamanında ödenir. Vergi tam olarak ödenir. Bu bizde prensiptir. Ben 16, 17 yaşlarındaydım. Babam bir gün senedi eline aldı ve bana göstererek, “Bak bu senet bizim namusumuzdur. Gerekirse yatağını satacaksın, bu senedi ödeyeceksin. “ dedi. O terbiyeyi aldık. 650 yerden mal tedarik ediyoruz. Hiç birine tek kuruş borcumuz kalmaz. Parası zamanında, verilen gününde ödenir. 85 yıldır bunda tavizimiz yok. Bize vasiyettir. Buna tedarikçiler de bankalar da dahil. Bu güne kadar tek bir protestomuz olmamıştır. Yanlışlıkla olsa bile.
Sektörde ilklerin de öncüsü olmuşsunuz. Nelerdi bu ilkler?
Mesela hırdavat mesleğinde ilk fax cihazını alan biziz. İlk bilgisayarla faturayı kesen biziz. Ürünlerimizle de ilkleri getirdik. Babam da çok yenilik getirdi. Bunlar arasında mesela elektrikli marangoz aletleri vardı. 1970’li yıllarda Konya’ya geldi. Hassas su terazilerini, hassas çelik metreleri getirdik. Teknoloji hızla gelişiyor ve buna ayak uyduruyoruz. Yeni ne varsa ona uyuyoruz.
Prensiplerinizin yanı sıra en çok önem verdiğiniz konu ne?
Eğitim. Tek kelime ile. Bizler o zamanın koşullarında kendi çapımızda eğitim aldık. Ama artık dünya değişti. Ben çocuklarımın, yeğenlerimin en iyi eğitim almalarını isterim. Bir üniversite yetmez, iki üniversite. Bir dil öğrenmeleri yetmez, 2 dil. Eğitimin önü açık. Biz bugün ufkumuzu genişletmek adına dünyanın her yerine fuarlara katılıyoruz. Tüm çalışanlarımızı çeşitli alanlarda eğitime tabi tutuyoruz. Gelişme eğitimle olur. Bizim çocuklarımız bizden çok eğitimli olacak. Onların çocukları da onlardan daha iyi eğitimli olacak. Ayrıca dürüstlükten, doğruluktan şaşmamaları. Bu beraberinde tüm güzellikleri getirir. İstişare de çok önemli. Tecrübe, istişare, dürüstlük. Başarı kaçınılmaz.
Şu anda şirketinizin yönetiminde hangi isimler var?
Şirketimizin yönetiminde Yönetim Kurulu Başkanı olarak Mithat Koçak (yani ben) varım. Başkan vekili Veyis Koçak, Üyeler İhsan, İpek ve Emrah Koçak bulunuyor.
Son olarak bundan sonraki hedefiniz nedir?
Bu gün 50 bin çeşit sanayi ürününün satış ve pazarlamasını yapıyoruz. Teknik hırdavat, kesici takımlar, nalburiye ve diğer hırdavat ürünleri ile Tayvan, Çin ve Fransa’dan CNC takım tezgahları ve el aletleri ithalatını gerçekleştiriyoruz. 2 yıl içerisinde üretime geçmeyi planlıyoruz. Bununla ilgili hazırlıklarımız sürüyor. Daha çok istihdam yaratarak, ihracat yaparak sanayicimize, imalatçımıza ve Konya’ya hizmet etmek istiyoruz. (Çiğdem Kurut)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.