Işid-koşut-çaşıt
Ülke olarak her dört bir yanımızda savaş, kan, kin, ölüm kol geziyor. Önceden yazılmış-çizilmiş senaryolar iyi oynanmaya çalışılıyor. Kimse, özellikle biz sivil toplumlar, Ülkemiz için nasıl bir senaryo yazıldığını bilmiyor, aslında siyasiler de bilmiyor. Ama bazı aksi-yandaşlar sırf siyaset veya çeşni olsun diye insafsızca mevcut siyasi otoriteye saldırıyor.
Bugünkü Başbakanımız Dışişleri Bakanı iken bu saldırıdan en çok nasibini alanlardan biri oldu. Muhalefet edenler aklını şöyle bir zorlasa “yahu bunca ateş hattından biz nasıl yara almadan kurtuluyoruz” un cevabını arasa, “asıl teşekkür etmemiz gerekir” diyecek. Hâlbuki çevremizde olanların, yapılan eylemlerin, yazılan senaryonun temel ve asıl oyuncusu Türkiye’dir ve bu senaryoyu yazanların temel amaçlarından biri esasen Türkiye’yi ateş çemberinin içine atmaktır. Ancak, bir türlü bunu başaramadılar ve bizi ateş hattına çekemediler. Şimdi senaryo değişiyor.
Daha dün Suriye’ye saldırın biz arkanızdayız diyenler, baktılar ki iş kendi bildikleri gibi değil, hemen bize sırt döndüler. Biz o zamanda da zulme karşı duran bir tavır sergiliyorduk. Aynı senaryo içinde İran’a saldırmak için fırsat arayanlara için Türkiye, dik duruş gösterip “hayır olmaz bu bir haksızlıktır” demedi mi? Paralelcilerin dediği gibi galiba bunu Şiacılık adına söyledi, Türkiye?
Senaristler bizi bu yönüyle sıkıştırmak istediler ve sıkıştıramadılar. Bu sefer oyun perdesini böldüler ve oyun içinde oyun sergilenmeye başlandı. Onlara göre IŞİD birden ortaya çıktı. Öyle ise IŞİD, yapılan yanlışların sonucunda ortaya çıktı. Bunun sebebi de sizsiniz. Irak ta Şii yapılanmanın Sünnilere baskısına göz yumdunuz. Yine Suriye de Esed Rejiminin kendinden olmayanlara katliamına “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışı ile kendi çıkarlarınız doğrultusunda müdahil olmadınız.
İŞİD de kendine biat etmeyenler bir şekilde yok etmeye başladığında, siz ve Esed de sessiz kaldı. Yani Esed ile aynı paralele geldiniz. İşte o zamanda “zor oyunu bozdu”, terör şekil değiştirdi karşınızda bir bela buldunuz, bu bela size de dokunmaya başladı ve bunu da bir süre İslamla bağdaştırdınız. Şimdi ise İslam barış dinidir, bunlar Müslüman olamaz diye gönül almaya çalışıyorsunuz.
Şimdi de İŞİD’ i yok etmek için yeni oyunlar peşindesiniz. Şunu iyi biliniz ki, ne yaparsanız yapın bu tür terör yapılanmalarının önüne geçemezsiniz. Sizin adalet ve çözüm üretme anlayışınıza bu bölgede maya tutmuyor. Sizin çözümünüze inanmayıp başkaldıranlara da terörist diyorsunuz. Evet, belki terörist ama bölge insanı bu oluşumlara nasıl meylediyor kendinizi hiç sorgulamıyorsunuz. Planlarınız Somali’de, Afganistan’da tutmadı, burada da tutmayacak. Siz meseleyi doğru anlasaydınız, bu tür büyük belaların ortaya çıkmasını baştan önlerdiniz.
Terörüsün yok edilmesi, terörün yok edilmesi anlamına gelmiyor. Baksanıza canına kastettiklerinizin içinde sizlerin çocukları da var. Aslında onlar savaşı sizin politikalarınıza, kapitalizminize, Siyonist köleliğine karşıdır. Bunu kabullenin ve açıkça söyleyin. IŞİD aynı zamanda bir isyandır ve bu isyanın temelinde sizin çıkarlarınız için yaptığınız yanlışlarınız var ve bu yanlışa devam ediyorsunuz. Önce delirtiyorsunuz, sonra deli diyorsunuz. IŞİD’ in aynı zamanda bir halk ayaklanması olduğu söyleniyor. Buyurun tüm halkı yok edin, başka isimle başka yerde yine karşınıza çıkacaktır, bunu böyle bilesiniz.
***
HSYK seçimleri için paralel yapılanma YAR-SAV ile işbirliği içinde hareket etti. Ey paralel, koşut, çaşıt, her neyseniz, yine yanlış yaptınız. Tekke düştü, kel göründü, paralel yaslara büründü. Aklı başında Müslümanları ve size (bir zamanlar) sempati duyanları hayli üzüyorsunuz. Bir de utanmadan “biz bu işin içinde yokuz, hepsi iftira” diyorsunuz. Gazete, televizyon, dergi ve yandaş yazarlarınız, devlete, hükümete ve sizden olmayanlara savaş açmış, bunun için de yılana sarılmış mı demeli, BİLMEM Kİ.
Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.