İşsizlik sorun olmaktan çıksın
Seçim sonrası ilk ayın dolmasına az kaldı. Ama şimdiden devletin kurumsal yapısının ve karar sürecinin tümüyle değiştiği yeni bir döneme girdiğimiz belli olmuş durumda.Yeni düzenin sorunlara ve özellikle ekonomideki acil gündeme nasıl yaklaşacağı, kısa vadede dengelerdeki tehlikeli bozulmayı krize yani sert kırılmaya dönüşmeden nasıl ve hangi politikalarla düzelteceği en büyük merak konusu.
Mart, nisan ve mayıs aylarının ortalamasını gösteren nisan ayı işsizlik oranı yüzde 9.6 olarak gerçekleşti. Böylece işsizlik oranında 2016'nın mayısından bu yana geçen yaklaşık iki yıllık sürede yeniden tek haneyi görmüş olduk.
Nisan ayında bu yıl yüzde 9.6 olan işsizlik oranı, geçen yılın aynı ayındaki yüzde 10.5'e göre de belirgin bir gerileme kaydetti.
Ama acaba işsizlik oranını aşağı çekmekte çok büyük mesafe kat ettiğimizi yalnızca geçen yılla kıyaslama yaparak söylemek ne kadar gerçekçi bir değerlendirme olur?
Bazı verileri tek bir yılla kıyaslayarak değerlendirmek pek sağlıklı sonuç vermez. Bu yılın işsizlik oranını tek bir yılla kıyaslamak pek sağlıklı sonuç vermeyeceği için kıyaslamayı geride kalan yılların ortalamasıyla yapmak daha doğru olur.
İşsizlik rakamlarının bu şekilde açıklanması bazı gerçekleri tabidir ki değiştirmiyor. Ekonomide mayıs ayı kırılma noktası diye bakarsak enflasyon rakamları, işsizlik oranları tam gerçeği yansıtmayabilir. Rakamları tam anlamıyla değerlendirebilmek için 2010-2011 yıllarından bu yana rakamları değerlendirmeye aldığımızda işsizlik azalmış veya artmış diyebiliriz. Geçen yılla kıyasladığımızda yani bir yılla değerlendirme yaptığımızda net sonuca ulaşabileceğimizi düşünmüyorum. İşsizlik ve istihdam sorunu ekonominin ve ekonomi yönetiminin birincil sorunlarından biridir. İşsizlik sorunları hemen hemen her ülkede karşınıza çıkar. Ancak bugün gelinen noktada işsizliğin ana nedenlerinden biri olarak kaliteli ve kalifiye eleman açığının bir türlü giderilememesidir. Gençler her ne kadar yüksek okul, üniversite bitirirlerse bitirsinler uygulamada karşılaştıkları sorunları çözemedikleri için firmalara yeterli gelmedikleri için de işsiz kalabiliyorlar.
İşsizlikte en önemli sorun eğitimin pratiğe geçirilememesidir. Hal böyle olunca işsizlik rakamlarını da düşürmek zor. Öte yandan tarımsal alanda çalışanların, üretimde yer alanların sayısı giderek azalınca, istihdamda en önemli rakamı temsil eden tarımsal kesimde işsizlikte ki açıklanan rakamlara etki edemiyor.
Her zaman söylediğimiz üretmeden kazanamayacağımız gerçeğinden yola çıkarak, üretim bantlarının başında yer alacak teknik elemanları, tarımsal alanlarda üretimi artırmanın yollarını arayan gençleri iyi yetiştirelim ki onlarda hayal ettikleri iş alanlarında kendilerine yer bulabilsinler. Tabidir ki devletin hemen hemen her alanda özel sektöre yatırımların artması için sağlayacağı avantajlar yeni üretim sahalarının ve iş alanlarının oluşmasına olanak sağlayacaktır.
Öte yandan devletin istihdamda ekonominin kurallarından olan bir yumurtayı dokuz kişiye taşıtmanın çok daha dışına taşarak her bireye iş aş yolunda yeni yatırımlar ve üretim alanlarıyla işsizliğin önüne geçmesi de gerekmektedir.
Yeni bir döneme girdik.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Yeni dönemde eğitimde de daha kaliteli adımlar atılacağı beklentim ve umudum var. Benim umudum gençlere iş olanakları olarak geri dönsün.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.