KALEYİ FETHETTİK
Ligde Trabzonspor maçından sonra sabırsızlıkla beklediğim müsabakayı oynadığımız harika futbol ve aldığımız üç puanla haftayı kazasız belasız kapatmış olduk. Başarılı teknik adam Aykut Kocaman lig başlarında verdiği ortalama puan aritmetiğini tuttururken bu maça da kanımca sürpriz isimlerle sahaya çıktı. Gitti gidecek, vardı yoktu derken nerdeyse unutmaya yön tuttuğumuz ve iki yıl önce Adanaspor’dan aldığımız Marc Kibong Mbamba en sürpriz isim oldu. En azından maça hücum futboluyla başlamak isteyen Kocaman’ın Bajiç ile maça başlaması da benim için sürpriz oldu. İleri uçta Rangelov’un yanında Şişmanoğlu ile maça başlayıp ikinci yarıda alternatif olarak Halil İbrahim Sönmez ile devam edeceğini tahmin ediyordum. Bu sene taraftarın nazarında beğenilmeyen Mehmet Uslu’da yerini bu maçta Abdulkerim Bardakçı’ya teslim etti. Soğuk havaya ve Cumartesi’ye aldırış etmeden takımlarını desteklemeye gelen yaklaşık on dört bin taraftar önünde maça çok hızlı başlayan temsilcimiz daha ne oluyor demeden Kibong’un ayağından ilk golü buldu. Bu senenin hatta tarihinin en erken gollerinden birini bulan Konyaspor adeta kuzeyden esen rüzgarla dalga dalga Antalyaspor kalesine hem sağdan hem soldan hem de cepheden girdi. Dördüncü dakika yedinci dakika derken on yedinci dakikada Meha’nın orta sahada rakibini geçerek ilerlediği topta savunma arasına gönderdiği pası kontrol eden Bajic, düzgün bir vuruşla ikinci gole imzasını attı. Bu sezon ilk defa bu kadar istekli, arzulu, tutkulu oynuyorduk. Evet geride bıraktığımız 13 maçlık lig periyodunda direnç gösterdiğimiz, savunmadan adam kaçırmadığımız, topla oynama yüzdemizin yüksek olduğu maçlar sergiledik ama hiç bir maçı özellikle de ilk yarıyı bu kadar rakip sahaya yıktığımızı hatırlamıyorum. Birbirini gören, ara paslarla adam kaçıran, koşan, birbirine destek olan ve sürekli mücadele etmeyi bırakmayan Konyaspor keyif vericiydi. Üçüncü gol gelir diye düşünürken önce Rangelov’un topu üst direkte patladı. Ardından yine Rangelov ile geliştirdiğimiz diğer atakta aşırtma düşüncesiyle kaleye gönderdiği top dışarı çıkınca ilk yarının bitiş düdüğünü duyduk. Performansı gayet iyi olan Rangelov bugün topu eline ayağını bulaştırdı. Birde şans yanında olmayınca beklediğimizden uzak bir görüntü verdi ve ses çıkmadı. İkinci yarıya iki farklı skor üstünlüğüyle başlayacak olsak ta içimde biraz tedirginlik vardı. Rangelov ile üçüncü golü bulmuş olsaydık kollarımı bağlayıp arkama yaslanıp zevkle ikinci yarıyı izleyecektim ama futbolun adaletsizliği gelip bizi yine bulur muydu? İlk yarı tek kale oynadığımız maç ikinci yarı Antalyaspor’un lehine döner miydi soruları içimi kemirirken ikinci yarının ilk dakikalarında golü kalemizde gördük. Neyse ki bu kaygılarıma on dakika sonra Ali Çamdalı son verdi. Maçın normal süresinin bitmesine bir dakika kala Eto’o ile gol bulan Antalyaspor umutlansa da yenilmeye mahkum oldu. Maç boyunca neredeyse boş boş koşan, ne yaptığını bilmeyen kırmızı beyazlı ekip temsilcimiz karşısında adeta sudan çıkmış balığa döndü. Kalemize sadece üç kere gelip ikisini gol atsa da saha da yoktu. Kötü oynayan Antalyaspor iyi oynayan Konyaspor karşısında çok etkisiz kalınca kedini fareyle oynadığı gibi oynadık. Özellikle Bajiç ve Kibong’un zirve yaptığı müsabakada tarihi farkı da elimizden kaçırdık. Önemli olan üç puandı ve o üç puanı da üç golle bulmak maçın anlamı oldu. Son olarak hakemlerin bazıları kariyer basamaklarını tamamlamış olmalı diye düşünüyorum ki tıpkı ürünlerin son kullanma tarihlerini tamamladıkları gibi. Hakem Tolga Özkafa’nın verdiği birçok yanlış karara rağmen alnımızın akıyla kazandık ama ya kaybetmiş olsaydık bunun hesabını kim verecekti? Kocaman bir hiç değil mi? Ulusal anlamda yavaş yavaş emin adımlarla futbol kenti olma yolunda ciddi yatırımlar yapan bu kulüp ve bu kulübü destekleyen taraftarın emeklerini bilinçsizce bile çalmak spora yapılan hakarettir. Yastığa başınızı koyduğunuzda vicdanınızın boğazınıza yapışmadığı uykular istiyorsanız bir gün de ben nerde yanlış yaptım diye dizlerinizi dövün.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.