Konya'da kültür ve sanatı buluşturan köy

Köy sorumlusu Mustafa Akyüz'ün Turizm Haftası etkinliğinde yaptığı konuşmada, bu özel köyün kuruluş amacı ve faaliyetleri detaylarıyla anlatıldı. Akyüz, konuşmasına katılan misafirlere teşekkür ederek başladı ve köyün en önemli gayesinin, Anadolu'nun değerlerini ve özellikle toprağın kıymetini dünyaya duyurmak olduğunu vurguladı. Bölgenin tarımsal zenginliğine de değinen Akyüz, Hüyük'ün coğrafi işaretli ve Avrupa Birliği tescilli çilek üretimindeki başarısını bir onur kaynağı olarak nitelendirdi.
"TOPRAĞIN KIYMETİNİ DÜNYAYA DUYURMAK İSTİYORUZ"
Güzel bir Turizm haftasında ziyaretlerden duyduğu memnuniyeti belirten Sonsuz Şükran Köyü Sorumlusu Mustafa Akyüz Sonsuz Şükran Köyü'nü dünyaya duyurmak gibi bir gayretimiz var. Bu şekilde de bu tanıtıma vesile olduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Büyük denilince ilk aklımıza gelen tarım, çiftçilik, toprak; bunlardan kopmamak gerekiyor. Çok güzel bir söz vardır, 'Üretirsek tüketiriz, tüketirsek tükeniriz.' Toprağımızın kıymetini bilmek gerekiyor ve 15 yıldan fazladır bölgemizde çiftçi kardeşlerimizin vermiş olduğu çilek üretimi, tabii öncelikle coğrafi işaretini aldı, daha sonra da Konya'mızın ilk, Türkiye'nin 25. Avrupa Birliği tescilini aldı. Bu bizim için bir onur kaynağı. İlçemiz daha çok tanınır ve bilinir oldu. Şimdi ilçemize baktığımızda karşımıza çok güzel bir sahilimiz var, bir iş yeri yönümüz var, gün batımımız var. Tabii bu bağlamda bölgemizde devam eden çömlekçilik, hasırcılık, işte bununla beraber baktığımızda 15 yıldır bizim şu anda devam eden çalışmamız Sonsuz Şükran Köyü projemiz, kültür ve sanat köyü projemiz" dedi.
"KÜLTÜR VE SANAT KÖYÜ PROJEMİZ"
Sonsuz Şükran köyünün kuruluşu, yönetmen ve yazar Mehmet Taşdiken'in doğduğu topraklara bir teşekkürünün ifadesi olduğunu ifade eden Akyüz, "Köyümüz şu anda 35 hane. Tabii İstanbul'dan Konya'ya bir köprü kurmak için yola çıkıldı. Baktığımızda kültür ve sanat insanları burada ev sahibi; tek katlı ve iki katlı evlerimizde yaşayanlar ressam, fotoğraf sanatçısı, yönetmen, yazar, müzisyen, tiyatro sanatçısı, senarist ve burada geldiklerinde biz üretiyoruz, ürettiğimizi bölgemize aktarıyoruz. Yani çocuklarımıza biz neler kazandırabiliriz? Çocuklarımızdaki bu yetenekleri biz ne kadar erken fark edebiliriz? Onlara mihmandarlık yapıp yol gösterebiliriz? Bütün çıkış noktası bu. Ayrıca çıkış noktası bu olmakla birlikte bir de şöyle bir felsefemiz var: toprağın sıcaklığı, toprağın samimiyetinin insanlara ulaşması. Yani betonlaşmanın içerisinde kaybolup giden bir kültürümüz var maalesef. Yani böyle İstanbul'a gittiğinizde ben bunu derinden hissediyorum. İnanır mısınız, bir 'Merhaba' dahi diyemiyoruz komşulara. Yani onu diyebilmek için göz teması kurmak gerekiyor, maalesef olmadığı için diyemiyoruz. Biz bunları, bu değerleri özleriz. Aslında böyle bir şey yok. Anadolu misafirperverliğini biliyoruz. Öyle doğduk, öyle yetiştik ve bunun devam etmesini istiyoruz. Bu bağlamda da hafta sonları özellikle biz buradan ressamlarımız bizleri ziyaret ediyor. Fotoğraf sanatçımızın öncülüğünde burada fotoğraf kursiyerlerimiz oluyor, fotoğraf dersi yapıyoruz açık alanlarda ve film gösterimleri oluyor. Geçen yıl Reis Çelik hocamızın burada çekmiş olduğu bir film var. İnşallah filmin galasını Eylül ayında burada yapmayı düşünüyoruz tekrardan. Bununla beraber tabii devam eden sanatsal çalışmalarımız var. Heykeltraşlarımızın yapmış olduğu sempozyumlar yaptık. Mesela 'Büyük Ustalarla' diye bir alanımız var. Büyük ustalara teşekkür anlamında onların isimleri asırlar boyunca devam etsin diye onları araştırıp isimlerine fidanlar dikiyoruz. Bu bağlamda Sonsuz Şükran Köyü'nün yan tarafında 35 bin metrekare alanının içerisinde Türkiye'nin ilk tematik tarım kampıda açıldı tüm vatandaşlarımızın buraları görmesini istiyoruz ve anlamda mutlu oluyoruz" ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.