Mart ayının ilk günü. İkinci cemre düştü. Birkaç gün sonra üçüncüsü de toprağa düşecek.

Hafta sonu yine güneşli geçti. Yağış yok. Önümüzdeki haftalar da çok farklı görünmüyor.

Maalesef Konya Ovası arzuladığımız yağışı alamadı.

Uzmanlara göre yer altı suları çok kritik seviyelerde.

Gerçi bunları söylemek için uzman olmaya gerek var mı bilmiyorum.

Özellikle Konya Şehir Hastanesi’nin arka kısmından başlamak suretiyle İstiklal ve Saraçoğlu Mahallelerinde ekilen geniş toprakları gezdim hafta sonunda.

Uzman olmaya gerek yok dediğim bundan. Çiftçiler yoğun bir şekilde yağmurlama yöntemiyle sulama yapıyor.

Su kuyuları deli gibi çalışıyor. Ve mevsim kıştan ilkbahara yeni dönüyor.

Müneccim olmaya gerek yok. Rabbim rahmetini nasip etmezse; bu yaz kuraklığın zirveye çıktığı, sebze üretiminden hububata çok ciddi bir azalmanın yaşanacağı aşikâr.

Yani olsa da ne eski tadında ne de eski veriminde olacak.

Bahsettiğim bölgede eskiden dalgıç pompaları 20-30 metreden su çekerdi. Geçen sene 80-100 metrenin aşıldığına şahit oldum.

Dilimde tüy bitse de söylemekten vazgeçmeyeceğim. Uğrunda her türlü mücadeleyi vereceğim.

1. Konya Ovası için çok acil havza dışında, boşu boşuna akan sular değerlendirilmeli, hatta tarım dışında yer altına basılması için destek ödenek ve alternatif projeler oluşturulmalı.
2. Ovaya uygun endemik türlere verilen teşvik artırılmalı. Çok su tüketen bitkilerin ekimi kesinlikle azaltılmalı veya yasaklanmalı.

Laf sırasında ova için Türkiye'de tarımsal üretimin sigortası denir. Doğrudur. Son verilere göre tarımsal üretimiyle nüfusunun 6 katını besleyecek kapasitede Konya Ovası. Topraklar verimli insanı çalışkan… Lakin su olmazsa ne toprak ne de kapılardaki trilyonluk traktörler bir işe yaramayacak.

Dünya iklim krizinin farkına varmış ve yarışa başlamışken, bizler hala ısınma turları atıyoruz.

Bu şehri yönetenlerin bu dönemdeki sorumluluğu çok ama çok fazladır. İstenirse her türlü ödeneğin yine bu şehrin kaynaklarından oluşturulabileceğine inanıyorum.

Yeter ki şehirde bu konuyu tartışmaya başlayalım. Bir adım atalım. Gerisi mutlaka gelecek…

KONYA POLİSİ YAKALAR

Hafta sonu yine fıkra gibi haberler okuduk. İnternet ortamında yasa dışı bahis oynatan bir grup genç muhtemelen VPN bağlantılarına güvenerek canlı yayında ‘Beni alamazlar. Beni almaya teçhizatları yetmez’ gibisinden bir cümle kuruyor. Olayın videosu da dolaşıyor. Gelen bir yorum üzerine R.G. isimli şahıs boyundan büyük laf ediyor. Maske taktıkları için tanınmadıklarını düşünüyorlar. Bahisleri ‘greenbox’ denilen yeşil perdelerle kapatarak çeşitli bilgisayar programlarıyla oluşturulan sanal bir ortamda oynatıyorlar. Twitch üzerinden yaptıkları canlı yayını IP gizleme ile sorunsuz sürdürdüklerini düşünüyorlar. Tabi o büyük lafı edene kadar.

Konya Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube ekipleri, kapıdan ‘merhaba’ diyor. ‘Bak alamaz diyordun geldik’ diye Bora kod adlı gence lafı yapıştırıyor.

Hangi çağda yaşadığımızı ve dijitalliğin hangi aşamada olduğunu unutuyoruz bazen.

Meclis kürsüsünden ‘ohh çekerek’ yağlarımızı erittiği konuşmasının sonunda ne diyordu İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu:

‘Bak, o telefonu asit kuyusuna atsan da içindekileri çözebilecek teknolojiye ulaştık biz, Amerika'da yok, Amerika'da.’

Yaa Bora Efendi… Bize de, olur böyle vakalar Konya polisi yakalar demek düşüyor haliyle…