"LAVANTA KOKULU KÖY”
Lavandula, Latince yıkama anlamı taşıyan kelime. Lavanta çok aromalı, yarı çalımsı, çok yıllık bir aromatik bitki. Toprak yönünden seçici değil. Kireççe zengin kıraç topraklarda; yani alternatif ürün yetiştirmeye elverişsiz alanlarda ve ülkemiz açısından en önemlisi susuz koşullarda yetişen lavanta üç yılda yatırım maliyetini çıkaran yağ, parfümeri, boya, ilaç sanayiinde kullanılan, balı ayrı ekonomik katkı sağlayan, toprak özelliklerini iyileştirici yönüyle de önemli bitki türü. İngiltere’de, Bulgaristan’da, özellikle güney Fransa’da yetiştirilen lavantanın ülkemizdeki en önemli yetiştiricisi Isparta’nın Keçiborlu ilçesi Kuyucak, Kuşcular, Çukurören, Yeşilyurt, Senir, Kılıç bölgeleri. (ülkemin tüm lavanta üretiminin % 93’ü)
Güzel ülkeme her türlü potansiyel bahşedilmiş. İsveç Edinburg Üniversitesi’nin araştırmasına göre tüm Avrupa’da tespit edilen on ikibin tür bitkinin on binden fazlası ülkemiz topraklarında yetişiyor. Aromatik bitkiler yönünden de ülkemiz çok zengin. Potansiyel açısından her şeyimiz var. Potansiyelimizi keşfetme yönümüz eksiğimiz. Keçiborlu ilçesinin lavanta bitkisiyle tanışması 1975 yılında gül tüccarı Zeki Konur ve Nihat Yılmaz’ın Fransa’dan lavanta bitkisini getirip köylülere dağıtması ile başlıyor. 1990 yılından itibaren ticari yetiştiriciliğe dönüyor bugün 251 nüfuslu Kuyucak köyü. Balcılık ayrı gelir kaynağı durumunda. Devlet teşvikleri, Avrupa ile ortak projeler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Sürdürülebilir Turizm” çalışmaları, önemli firmaların sosyal sorumluluk projelerine katılımları; bunların hepsi yerel gelişim için önemli kaynaklar. Yeter ki gerekli vizyona sahip, projeci önderler bulunsun. Kuyucak bölgesinin kaderindeki değişiklikte başarı öyküleri böyle başlamış. Anadolu Efes, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı), Mikado Sürdürülebilir Kalkınma Danışmanlığı ortak projesiyle 2007 yılında bir adım daha atılmış. “Gelecek Turizmde, Sürdürülebilir Destek Fonu” yönlendirmesiyle Kuyucak lavanta kokulu köy projesi başlamış. Geçen yıl yirmi bin turist ağırlayan bölge bu sene otuz bin turist hedeflemekte. Parfümeri markası oluşturmayı başaran yörede bugün artık pansiyon işletmeciliği yapılıyor. Çeşitli hediyelik eşyalar yerel kalkınmaya destek sağlıyor. Daha atılacak çok adım var bence 8 Temmuz günü ziyaret ettiğim ve lavanta bahçelerinin güzelliğine hayran kaldığım yörede. Evler boyanarak daha güzelleştirilebilir. Hediyelik eşya satış stantları karmaşık değil, lavanta renkli daha şirin yerler haline getirilebilir. Seyir terasları acemi marangoz elinden çıkmış gibi değil, daha özgün olabilir. Tekstil ve ev tekstil ürünleri yerel firmalar hatta yakın mesafedeki Denizli deneyiminden yararlanarak çeşitlenebilir. İşte o zaman doksan yerleşik haneli bölge onlarca değil yüzlerce otobüs dolusu turistle kalkınmasına daha da hız verebilir. Bu konuda ilk adımlar kaymakamlık desteğiyle kurulan kadın kalkınma kooperatifiyle atılmış aslında.
Lavanta yağı üretimi günümüzde dünyanın gereksinimini karşılamaya yetmiyor. Tıbbi aromatik bitkiler ile lavanta ve gül yetiştiriciliği devlet desteği alan ürünler arasında. Ben ülkemin Ziraat Fakültelerinin çok daha aktif olmasını, tarımsal kalkınmada bölge halkına önderlik etmesini arzularım ve bu konuda eksiklik olduğunu düşünürüm. Keçiborlu gezimden Konya’mı ilgilendiren noktalara gelince; “Gelecek Turizmde Sürdürülebilir Turizm Projelerine 2017 müracaatları için 28 Temmuz 2017 son tarih, kentimi yönetenlere duyurulur. Lavanta yetiştirme desteğinin yeni alanları Konya, Eskişehir, Denizli, Kayseri, Tokat olarak belirtildi. Konya’da tarımın en önemli sorumlusu Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi ekibi Bulgaristan Kazanlık, Plevne Letnistka, Filibe, Eski Zağra ve Sofya’da inceleme gezisi yaptılar. Gezinin amacı lavanta ve gül yetiştiriciliğinde adımlar atmak, Osmanlı gülleri ve Konya şehir peyzajında kullanılabilecek ürünleri incelemek olarak açıklandı. Kentime bu gezinin olumlu yansımasını merakla bekliyorum. Saygı ile.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.