Manisa'daki Marmara Gölü tamamen kurudu
Başlangıçta alüvyal set gölü olan Marmara Gölü, 1945 yılında Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından setlerle rezervuar alanına dönüştürüldü. Saruhanlı, Salihli ve Gölmarmara ilçelerinin sınırlarında yer alan göl, zaman içinde 320 milyon metreküp su kapasitesine ulaştı.
Doluluk dönemlerinde Gediz Ovası'na yılda ortalama 150 milyon metreküp su sağlayan bu göl, kuraklık ve kaçak sulamaların etkisiyle su seviyesini her yıl kaybetti.
Sarılı pelikanlar, küçük karabataklar gibi nesli tehlike altındaki kuş türlerine ev sahipliği yapmasıyla ünlü olan Marmara Gölü, çevresindeki köy sakinleri tarafından sazan balığı avlamak için de kullanılıyordu ve bu nedenle 2017'de "Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan" ilan edildi.
Ancak geçen yıl tamamen kurudu ve kuruyan alanlar kaçak tarım için kullanılmaya başlandı. Bu durumun önüne geçmek amacıyla Manisa Valiliği, DSİ Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) işbirliği yaparak bir çalışma başlattı.
Geçen yıl imzalanan işbirliği protokolü sonucunda, göl arazisinin 35 bin dekarlık bölümü organik buğday ve ayçiçeği üretimi için TİGEM'e tahsis edildi.
Bugün artık Marmara Gölü'nün eski günlerini hatırlatan sadece tabelalar ve hurdaya dönmüş balıkçı tekneleri kaldı. Bu manzara, gölün kurumasının üzücü sonucunu gözler önüne seriyor.
"BİRÇOK CİDDİ SORUNA NEDEN OLACAK"
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nüket Tirtom, AA muhabirine, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi sorunların dışında beşeri nedenlerle gölün kuruduğunu vurguladı.
Beşeri nedenler arasında "yanlış sulama yöntemleri", "tarımsal sulama amaçlı açılan kuyuların sayısının giderek artması", "Gördes Barajı temelli havzalar arası su transferi"nin sayılabileceğini belirten Tirtom, "Bu doğal ve beşeri sebeplerin sonucunda, küçük derelerle ve yer altı sularıyla beslenen gölün kuruması kaçınılmaz oldu" dedi.
Ötrofikasyonun (plankton ve alg varlığının aşırı şekilde çoğalması) da gölün kurumasında bir etken olarak sayılabileceğini kaydeden Tirtom, "Tarımsal gübrelerden bol miktarda azot ve fosfor göle karışmakta, bu azot ve fosfor göl tabanındaki bitkilerin çoğalmasına sebep olmaktadır. Bu da bitkiler çoğaldıkça gölün bataklığa dönüşmesi ve suyunu kaybetmesi anlamına gelir." diye konuştu.
Gölün kurumasının sonuçlarına ilişkin ise Tirtom, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Gölün kuruması, hem biyoçeşitlilği hem de göl kıyısındaki sosyoekonomik hayatı olumsuz etkilemiştir. Kuraklık sonucundaki yer altı su seviyesindeki azalma, ekosistemlerin zarar görmesi, biyoçeşitliliğin azalması ve gıda güvensizliği gibi birçok ciddi soruna sebep olacaktır. Ayrıca toprağın kuruması, tarımsal kuraklığa sebep olacaktır."
Kaynak:Anadolu Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.