Mübarek gecelerde mahkumlara ikramda bulunan vakıf

Yıldırım Bayezid döneminde yaşamış meşhur evliya Abdullah Erzincani’nin torunlarından es-Seyyid Hüseyin Efendi Bursalıydı.
Bir kandil gecesi Ulucami çıkışında yaşlı bir kadıncağız yanına yaklaştı. Dedi ki:
-Bu mübarek gece hürmetine beni biraz dinler misin?
-Söyle anacığım, nedir derdin?
Oğlum hapishanededir. Ama ben bir anayım. Onu görmek istiyorum. Fakat zorluk çıkarıyorlar.
-Benden ne istersin?
-Sen önüme düşersen oğlumu belki gösterirler.
Kadıncağızın iki gözü iki çeşmeydi. Bunun üzerine es-Seyyid Hüseyin Efendi doğruca Bursa kadısına vardı. Kadı efendinin gerekli izni vermesinden sonra yaşlı anayla birlikte gittikleri hapishanede gördükleri manzara Hüseyin Efendi'yi çok etkilemişti. Mahkûmların soluk benizleri, çökük bedenleri, merhamet duygularını harekete geçirmişti.
Döndü, dedi ki oradaki yetkililere:
-Efendiler... Bu zavallılar suçlu da olsalar, sonuçta işledikleri suçun cezasını hapsedilmekle zaten çekiyorlar. Bir de onları hepten bakımsız bırakmanın vebali vardır. Eğer kabul ederseniz size elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım...
Müdür, bu asil insanın asil teklifine "Peki" demişti.
Daha o anda kararını vermiş bulunan es-Seyyid Hüseyin Efendi, yarından tezi yok, talihin cilvesine yakalanmış bu talihsizlere özellikle mübarek gün ve gecelerde çeşit çeşit yiyecek ve giyecek gönderecek hayrın temellerini atmış; bir vakıf kurmuştu. Neden özellikle mübarek gün ve gecelerde diye merak edenlere:
-Bu hikaye Kadir Gecesi'nde başladı, cevabını verirdi.
Bursa'da kurulan bu vakıf, insan haklarına saygının güzel bir örneği olarak tarihimizin şeref levhalarını süslemeye devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.