Ne davalar nede dava adamları kaldı
Maalesef, acı ama gerçek; hasbiler ahirete göçtü, gün hesabilerin günü… A Partisi, B Partisi ayırt etmeksizin söylüyorum: Bugün, cefa çekenlerin değil, sefa sürenlerin günü.
Mevcut siyasi partilerin genel merkezlerinden yola çıkarak yereldeki parti yönetimlerini ele alalım, kim hasbi, kim hesabi görelim. Siyasi partilerin dava kısmına inanmış, gönül vermiş, işin dava kısmında olanların bir makama getirildiğini bulamayacağımızı iddia ediyorum. Fakir, acizane bunu tahlil ettim.
Bir ideolojik davanın temsilcisi olduklarını iddia eden bir siyasi partinin kuruluş aşamasında, gerek yerel düzeyde gerek genel merkez noktasında belli başlı görevlerde bulundum. Bu noktada şunu müşahade ettim: Yaptığınız çalışmalar, kendinizce ödediğiniz bedeller, kasası-kesesi mangırı bol olup davayla falan alakası olmayan, niyetleri kişisel çıkar ve koltuk ihtirası içinde bulunanların apolet derdinden öteye gidemeyenlerin gelmesiyle bir anda unutuveriliyor.
Ayrıca, siyasi partiler içerisinde “Allah rızası” gibi kavramların esamesinin okunmadığı noktasında bir örnek vermemiz gerekirse; liyakatli, kendini her noktada ikmal etmiş bir kişi, bir göreve ya da bir işe talip olup Allah rızası için yardımcı olunması noktasında ricada bulunmasının yanı sıra, başka bir şahıs ise liyakat ehli olmadan, işin ehli olmadığı ve ihtiras niyeti içerisinde olduğu hâlde Ahmet’in, Mehmet’in selamıyla, referansıyla geldiğinde ivedilikle işinin çözüldüğünü acı bir şekilde müşahade ediyoruz.
Ve sonuçta bir çıkarım yaptığımızda şu sonuca varmaktayız: Kul rızası, Allah rızasının önüne geçmiştir. Bana bugün “Dava hangi siyasi partide var?” diye bir soru yöneltseniz, el cevap olarak mezarlıkları adres gösterip ahirete göçmüş dava adamlarının kabirlerini işaret ederdim. Dava adamları, davalarıyla birlikte ahirete göçtüler.
Dava gibi, Allah rızası gibi sözler dilde var, adeta bir sakız misali, ama uygulamada esamesi bile yok. Hakiki bir dava var, Allah’ın davası… O da garip.
Siyasi partilerde Allah rızası olmaz. Bunun için mevcut konjonktür çerçevesinde söylüyorum: Siyasi görüş farklılıklarınızdan ötürü kimseyi kırmayın. Siyasi partilerde ahde vefa olmaz, ihlas olmaz; çıkar ve menfaat olur. Kabul edersiniz ya da etmezsiniz, size kalmış. İçerisine girdiğinizde müşahade edersiniz.
Yazıma son verirken, son nefesine kadar kılıçlaşmış kalemiyle cihat eden ve bu minval üzere ahirete göçen liderim, hocam, büyük dedemin kadim dostu, cennet mekân Erbakan Hocamızın ahirete vuslatının sene-i devriyesinin haftası içerisinde olmamız hasebiyle kendisini bir kez daha rahmet, özlem ve hasretle yâd ediyorum.
Selam olsun davası uğruna baş verip baş eğmeyen dava adamlarına, selam olsun…
Allah’a emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.