Normalleşmeyi Daha Çok Bekleriz
Kaç aydır koronavirüs salgını ile topyekûn mücadele eden Türkiye, 1 Hazirandan itibaren normalleşme adımları çerçevesinde birçok kısıtlamaları kaldırmaya çalışırken bazıları da “Gidişat böyle iyi, normalleşmeye gerek yok” dercesine azalmaya yüz tutan vaka sayısını tetiklemeye devam ediyor. Şu açıklamalar 7 Haziran Pazar günü “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu”nu açıklayan Sağlık Bakanı Sayın Koca’ya ait: "Geçmiş olsun" ziyareti sebebiyle bir ilimizde 190 kişiye virüs bulaştığını; bir diğer ilimizde de asker uğurlamasında 58 kişi virüsle enfekte olduğunu” açıkladı.
Sayın Bakan’ın bu açıklamasını garipsedik mi? Hayır. Çünkü bu tür açıklamaları vakayı adiden oldu. Zira salgınla beraber onca uyarıya rağmen kurallara uymamakta direnen içimizde az sayıda beyinsiz var. Bunlar, ne mevlit okutmaktan ne taziyeye gitmekten, ne asker uğurlamaktan ne geçmiş olsun ziyaretinden ne bayram gezmesinden ne iftar daveti ve iftar vermekten ne de eşini-dostunu görmekten geri kalıyorlar. Testi pozitif çıkan yakınını ziyaret etmeye kalkana engel olduğu için güvenliği bıçaklayan bile var. Karantina uygulamasından kaçanlar, hastalığını veya gidip geldiği yerleri gizleyenler, testi pozitif çıktığı halde hastaneden kaçıp başka doktora muayeneye gidenler, temastan kaçınmayanlar, sosyal mesafeye riayet etmeyenler, hayat ve her şey normalmiş gibi rutin hayatından ödün vermeyenler…Maalesef say say bitmiyor.
Normalleşemediğimizden esnaf kan ağlıyor, birçok sektör iş yapamadı, insanımız işine gidemedi, böyle giderse üretim ve çalışma olmayınca ekonomi iyice felç olacak gibi endişeler hiç önemli değil bu tipler için. Dünya yıkılsa umurumda mı dünya derler. Tek başına Fahrettin Koca da dokuz doğursun. Bir gün normalleşeceğiz diye gün sayan büyük çoğunluk da bekleye dursun. Zira daha çok beklerler…
Kimse kusura bakmasın, içimizde birbirinin kopyası bu beyinsiz takım olduğu müddetçe 1 Haziranda başlayan ve adına “Kontrollü sosyal hayat” denilen normalleşme adımları uzar gider. Toplamda 23 gün sokağa çıkma yasağının üzerine daha ne yasaklar gelir. Esnaf daha çok kepenk kapatır.
Merak ettiğim, kafasına koyduğunu yapan bu tipler mi normal yoksa konan kuralları birebir uygulayıp olağanüstü bir hayat süren diğer çoğunluk mu? Kahir ekseriyet yoğurdu üfleyerek yemek suretiyle rahatından ve gündelik yaşantısından ödün vererek yaşadığına, bunlar ise hiçbir şey yokmuş gibi bir hayat sürdürdüklerine göre bu durumda herhalde bu beyinsiz/aymaz/umursamaz/kendine Müslüman kesim normal, büyük çoğunluk ise anormal olur.
Siz ne dersiniz bu tiplere? Atış serbest…Ağzınıza geleni söyleyin. Zira hepsi yakıştığı gibi hatta az bile gelir ve bunlar her olumsuz vasfa müstahaktırlar. Yaptıkları densizliktir, umursamazlıktır ve aymazlıktır gerçekten. Bunlara kendine Müslüman dense yeridir.
Ne yapalım bunları? Laftan sözden, kuraldan, yasaktan ve kul hakkına riayetten anlamayan bu tiplere ne dense yeri olduğu gibi ne ceza verilse yeridir. Öyle ceza verilmeli ki bunları yola getirsin ve aynı yolun yolcularına da ibret olsun. Çünkü “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” sözünden hareketle, bu tip söz dinlemeyip hasta olan ve hastalığı yayanları; devletin tedavi altına almaması, bunları bir yere doldurup kendi hallerine bırakması çok yerinde olur. Bunlar orada birbirlerine bakarak “Biz bu ülkenin söz dinlemeyen ayrık otlarıyız. Ayrı illerde olsak da aynı familyanın insanlarıyız. Kendimiz ettik, kendimiz bulduk” tekerlemesini söyleyerek imdat! Yok mu bizi kurtaran” şeklinde bağıra çağıra hayata veda etsinler.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.