Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Norveçli Gelin - Türk Gelin

Norveçli Gelin - Türk Gelin

Geçen hafta Norveç’e gittim. Her zamanki gibi dünyanın en iyi şirketi Türk Havayolları’nı tercih ediyorum. Yolcuların yarısından fazlası yabancı. Yanımda 70 li yaşlarda Türk bir hanım var. Elleri titriyor, belli ki yardıma muhtaç. Bir süre geçiyor, ikramları servis alıyor. Belli ki yardıma ve de konuşmaya ihtiyacı var. Bir süre sonra açılıyor.

Ne kadar da acı. 1 hafta önce 20 yıldır Norveç te yaşayan iş adamı oğlunun eşini, gelinini kaybetmiş.

“yüreğin yanıyor beyefendi” diyor hanım kardeşim. Elbette şaşırıyorum. Gelin Norveç asıllı ve kaynananın içi yanıyor. Merakım tavan yapıyor.

Yaşlı hanımın epeyce çileli bir hayatı olmuş, 2 oğlu 1 kızı varmış. Anlattıkça açılıyor, açıldıkça ağlıyor. Benim için de zor bir durum. Epeyce yıpranmış bu mübarek Anadolu kadınını heyecanla dinlemekten başka yapacak bir şeyim yok.

Büyük oğlum, 20 senen evvel Norveç’e geldi. Şimdi 47 sinde. Burada evlendi ve kaldı, diyor.

Küçük oğlum yanımda, o da evli, gelinim yaşadığım köyden bir köylü kızı.

“Ortanca evladım kız. Amerika’da yaşıyor. 2 sene önce görmeye gittim. Damadım çok becerikli. Kızım ile beraber siparişle Türk usulü ekmekler yapıyor. Öyle talep görüyor ki işlerini giderek büyütüyorlar. Damadım da çok iyi, çok şükür” diye ekliyor.

Susuyor ve dinliyorum. Yorum yapmaya da çekiniyorum. Aile ve dertler O’na ait.

Gözü yaşlı devam ediyor. Çok fakirlik çektim. 50 sene evvel köyüme öğretmen olarak gelen şimdiki eşimle evlendim. O da hayatta, çok şükür. Hastalıklarımız diz boyu. Bu arada birkaç hap birden alıyor.

“Yıllar yılı köy köy; kasaba-kasaba gezdik. Çocuklarıma iyi bir eğitim verememenin hep acısını duymuşumdur, öyle de olsa iyi insanlar” diyor.

Öyle bir iç çekiyor ki, içi kanıyor sanki “ah güzel kızım, sıkmıyorum beyefendi”. Cevap “hayır, lütfen”.

Norveçli gelin o kadar iyi ve candandı ki, O’nu hep ikinci kızım gibi gördüm, o yaptı bunu. Türkiye’ye gelmekten çok hoşlanırdı. Beni incitmemek için bozuk Türkçesi ile “anne senin için ne yapabilirim” diye hep sorardı. Asla beni incitmedi. Oğluma ve çocuklarına da o kadar bağlı idi ki, demeyin gitsin. Hiçbir lüksü yoktu, gösterişi de sevmezdi. En büyük kızı 17 yaşında, seneye üniversiteye gidecek. 13 yaşında bir kızı, 9 yaşında bir oğlu daha var. Bir anne bu kadar mı şefkatli olur.

Son çocuğun doğumundan sonra epilepsi hastalığına yakalandı. 6 sene öncesine kadar fena değildi. O zamanda bacağının birini kestiler. Buna da 3 sene dayandı. Nihayet 1 hafta önce kaybettim. En hasta olduğu zamanda bile hiç sızlanmadı. Çok gençti, 41 yaşındaydı.

Çocuklarını da Türk kültürüne göre yetiştirdi. Bunu kendisi istemişti. Bizim kültürümüzü onda gördüm.

Tekrar iç çekiyor. “Norveçli diye önceden karşı çıkmıştım. Zamanla çok sevdim. Giyimi kuşamı sade, eğitimli olmasına rağmen mütevazı, oldukça da candan bir kızdı, can kızımdı”.

Türk gelininiz diye soruyorum. Sormaz olaydım. Derdini deşmişim. “Dedim ya köyümden orta halli bir aile kızı. Çalışmadığı halde tek çocukları var. Başkaca da istemiyor. Yanımda ki tek çocuğum. Evine gidip torunumu sevmek istiyorum, ancak ne gezer. Oğlumun işi çok iyi. Türk gelinin giyimi, eşyaları, özel hayatı, evi, eşi ve oğlundan önce geliyor. Norveçli gelinim ile asla mukayese edemem. Müslüman da olmak için bolca okuyordu, bilerek Müslüman olurum diyordu.

Belli k, daha da çok şeyler söylemek istiyor. İçi yanan bir Anadolu kadını, annesi, ninesi. İşte iki farklı kültürün insanı, iki farklı gelinden beklenen ve olanlar.

Kendimize gelelim, aslımıza dönelim mi diyelim. Böylesi etrafımızda çoktur. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR