Ne demiş atalarımız? Damlaya damlaya göl olurmuş. Biz de ligde damlaya damlaya göl olmaya çalışıyoruz. Sezonun yedinci haftasına yedi puanla girerken puan kayıplarımız da devam ediyor. Yani maç başı bir puan ortalamasıyla oynuyoruz. Dört mağlubiyet, iki galibiyet ve Malatya deplasmanından alınan bir puanla kendimize son dörtlü koltukta anca yer bulduk. Bu süreçte ligde rakip fileleri sekiz kez havalandırırken dokuz kez de kalemizde gol gördük. Ligin en az gol atan üç takımından, en az gol yiyen beş takımından da biri olmuşuz.

İstatiksel veriler tam anlamıyla gerçeği yansıtmaz ama fikstüre şöyle bir göz atınca bizim gibi sekiz gol atıp dokuz gol yiyen Akhisar'ın on üç puanla altı sıraya yerleştiğini görünce hayıflanıyorum. Üstelik geçtiğimiz hafta Akhisar'ı da iki golle biz yendik. Sürekli söylüyorum, ilk beş hafta çok zorluydu. Bu süreçte puan kayıpları elbette normal ama artık kendimize çeki düzen vermeliyiz.

Lider Galatasaray ile aramızda on iki puan fark var. Ve biz bazı mazeretlerin arkasına sığınmaya devam edersek aramızda dağ gibi fark olacak. Perşembe günü Avrupa maçına çıkan temsilcimizin altmış beş saat sonra Malatya deplasmanına gitmesi elbette düşündürücü ama kendimizi büyük takım olarak nitelendiriyorsak da bu tempoya alışmak zorundayız. Zaten geçtiğimiz sezonun iki kupalı şampiyonuna da ligde bulunduğu konum yakışmıyor. Müsabaka öncesi çok daha zorlu bir deplasman olacağını tahmin ederken pek öyle beklediğim kadar da zorlu değildi.

Malatyaspor'u, Reşit hocanın söylemlerinin aksine ben vasat buldum. Hatta müsabaka oynanırken bir ara üç puanla çok rahat dönebileceğimiz hissine bile kapılsam da beklediğim olmadı. Tabi hakeminde vermediği iki net penaltı ile bu duruma çok büyük etkisi var. Hemen hemen her hafta böyle sorunlar yaşarken biz bu ligi bu hakemlerle nasıl geçireceğiz anlam veremiyorum.

Milli takım için verilen arayı iyi değerlendirmek gerekirken deplasmandan alınan bir puanı değil, rakibe kaybettirdiğimiz iki puanı kâr olarak görürsek belki Malatya'da aldığımız bir puanın değeri ortaya çıkar. Aradan sonra lider Galatasaray'ı evimizde konuk edeceğiz. O maç zor, bu maç zor derken aslında ligin kalitesinin de arttığı gün gibi ortada duruyor.

Çalışmak, daha çok çalışmak, yetmiyorsa daha da çok çalışmak zorundayız. Çalışmak deyince çalışmasının yanına tecrübe ve başarısını da ekleyen kalecimiz Serkan Kırıntılı da yine yeniden A milli takım kadrosuna davet edildi. Kendisini tebrik ederken Volkan Babacan'ın bu formsuz sürecinde ümit ediyorum ki kalemizi kendisi koruyacaktır. Bir tebriki de attığı jeneriklik golle namı diğer taklacı, Patrick Friday Eze'ye gönderiyorum. Attığı bu gol, belki de bu sezonun en güzel gollerinden birine aday olarak gösterilebilir.

Malatyaspor'un Fransa 2. Lig'inden aldığı ve geçtiğimiz sezon Fransa'da yılın kalecisi olarak değer gören Beninli Fabien Farnolle'nin de gole verdiği reaksiyonu unutacağımı hiç sanmıyorum. Söylemeden edemedim. Son olarak Konyaspor taraftarının büyüklüğü elbette tartışılmaz. Ve en büyük tebriki, alkışı da zaten onlar hak ediyor. Bıkmadan, usanmadan; kendi imkanlarıyla sevenlerini yalnız bırakarak Malatya'ya deplasmana giden tüm taraftarımızı ayakta alkışlıyorum. Helal olsun. Bir gün karşılıksız sevgi ne diye sorarlarsa, bunu gösterirsiniz