Erol Sunat

Erol Sunat

PATLICAN!

PATLICAN!

Patlıcan tartışmasız bir şekilde, sebzelerin şahı! Yine zam şampiyonu! Hatta şampiyonların
şampiyonu!

Kış mevsimi geldi mi, patlıcan alıp başını gidiyor.
Dağları, tepeleri aşıyor. Marketlerde, pazarlarda, manavlarda başköşelere kuruluyor!
Kaç lira olduğuna, neden böyle olduğuna, cümle alem şaşıyor!

2017 başında 1 kilo patlıcan, bir kilo tavukla aynı fiyattı!
Konya, Karaman bölgesinde 2018 yılı Aralık ayında fiyatı en çok artan ürünler sıralamasında; Patlıcan
%46,56 oranıyla ilk sıradaydı.
Ocak 2018'de 4,15 TL olan patlıcanın kilosu, Ocak 2019'da 9,29 TL oldu. O dönemlerde, patlıcanın son
bir yıldaki fiyat artışı %124 olmuştu.
Tüketici fiyatları bazında Aralık 2019'da en yüksek fiyat artışı yüzde 30,76 ile yine patlıcanda oldu.
Patlıcanı yüzde 25,07 ile kuru soğan, yüzde 17,33 ile domates izledi.
Patlıcan bize, Osmanlı mutfağının armağanı!
Osmanlı mutfağının en önemli özelliklerinden birinin yemeklerde, sebzelerin kullanılması!
En çok kullanılan sebzenin de patlıcan olduğunu söylememiz gerekiyor. Osmanlı mutfağında
patlıcandan kaç çeşit yemek yapıldığını biliyor musunuz?
Tam 156 çeşit!

Reçelinden kızartmasına, Musakka’dan Babagannuş’a, İmambayıldı’dan Karnıyarık’a, Hünkar
Beğendi’den Saksı kebabına, Meftune ‘den, Patlıcan kebabına kadar neler yok, neler!
M.Ö. 5’inci yüzyılda Hindistan, Mısır ve Japonya’da bilinen ve yemekleri yapılan patlıcan,
İspanyollar aracılığıyla 16’ncı yüzyılda Osmanlı mutfağına girmiş.
Giriş o giriş!


SENİN CANIN CANDA BİZİM Kİ PATLICAN MI?
Patlıcan demişken, senin canın canda… diye başlayan deyimi ilkokul çağlarımızdan beri, az mı
söyledik!

Garibim patlıcanın ne suçu, ne günahı varsa artık!
Bencilliğimizi öne çıkaran,
Benciliklerimizi karşı karşıya getiren bu cümle,
Daha ileri ki yaşlarda da,
En büyük münakaşa silahlarından biri oldu.
Haksız rekabetlerde,
Fakir-zengin arasında yaşanan derin uçurumlarda,
Gelir farklıklarında,
Sosyal yaşantıdaki övünmelerde,
Tahriklerde,
Sataşmalarda cümle olarak yerini almakta gecikmedi.
Patlıcan, son yılların en ayrıcalıklı,
Markete özel, pazara güzel, manavdan torpilli,
Nevi şahsına münhasır bir sebzesi olarak,
Adı geçtiği deyimleri geçti, kendini aştı, öyle bir yere geldi ki, kendi bile şaştı!


ACI PATLICANI KIRAĞI ÇALMAYA BAŞLADI!
Atalarımız, “Acı patlıcanı kırağı çalmaz” demişler! Demişler amma, bugünleri görmüş olsalardı, acı
patlıcanı da kırağı çalabiliyormuş deyip, belki de sözlerini geri alırlardı!
Ne acılar gördük, ne acılar yaşadık, ancak hepsini çok şükür aşarak, bugünleri gördük diye hayat
hikayelerini özetleyenlerin cümlesiydi, bu cümle.
Acı patlıcan kim?
Sen, ben, öteki, beriki…
Acılarla yoğrulan, sıkıntı çeken, ömür boyu engellerle mücadele etmekten geri durmayan,
yılmayan, kimseye eyvallahı olmayan!

Yani, yakası yırtılan, paramparça olan Deli Bekirler!
Kan kussa kızılcık şerbeti içtim diyenler,
Acı patlıcanı kırağı çalmaz diye direnenler,
Ayağını diretenler!

Günümüzde rüzgarlar çok daha sert esmeye başladı.
Enflasyon canavarının kol gezdiği,
Fiyat artışlarının kimyamızı alt-üst ettiği,
Bu ay gelen doğalgaz faturalarının,
İstisnasız hepimizi şaşırttığı, paniklettiği,
Önümüzdeki aylarda ne olur diye derin bir endişeye sevk ettiği,
Maaş ve ücretlerin zam yağmurları arasında eriyip bittiği,
Henüz ele geçmeyen zamların bu saatten sonra hiçbir kıymetinin kalmadığı,
Olaylar silsilesi sonrasında,
Ne mi oldu?
İnanın, acı patlıcanı kırağı çalmaya başladı!
Siz buna zor oyunu bozar da diyebilirsiniz!
Kırağı çalmayan acı patlıcanlar yoruldu, tükendi, pes etmek üzere de!
Bu ağırlığı kaldırmak kolay değil!


TÜİK TAKDİRE ŞAYAN İŞLER BAŞARIYOR!
TÜİK, o bulduğu rakamları belli ki, iğneyle kuyu kazar misali bir çalışmayla bulmuş!
Bizlere öyle rakamlar bulmak henüz nasip olmadı!

Üstelik bizler, şehrimizin tamamını sayısız koldan köşe-bucak dolaştık,
Sorduk-soruşturduk, araştırdık, ucuz satan kardeşlerimizin yakınlarını, akrabalarını,
Nazı geçenlerini yanımıza aldık götürdük, lakin, o ucuzluğu bir türlü bulamadık!
Bu ucuzcu arkadaşlar, demek ki, bizi görünce doğruları söylemekten imtina ediyorlar,
Yada bizlerden saklananları, bize görünmeyenleri var!
TÜİK, onların olduğu sokakların, caddelerin, mekanların civarından geçerken,
TÜİK abi hoş geldin!

Sefalar getirdin, ben buradayım mı diyorlar?
İşte işin o tarafını henüz anlamaya ve çözmeye muvaffak olamadık!
Ne demiştik, acı patlıcanı kırağı çalmaz mı?
Çaldı gitti!

Büyüklerimiz hepimizi acı patlıcan gibi gördüklerinden olacak,
Deniz üstü köpürür, ne dert versen götürür diye zamları,
Geçim zorluklarını,
Asgari ücretle harikalar yaratmayı ve ayakta kalmayı bize uygun ve münasip görmüşler!
Yıl 2020!

Aylardan Ocak!
Bilemedik bundan gayrı ne olacak?
Efkarımızdan, şaşkınlığımızdan, çaresizliğimizden ne desek?
Patlıcanı soydum baş ucuma koydum, dum duma dum /duma duma dum diye tekerleme mi
söylesek bilmem!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR