ŞAFTIMIZ KAYDI, NEYİN ESTETİĞİ?
Yeni haftanın cümlemize sağlıklı mutlu huzurlu ve hayırlar getirmesini dileyerek başlıyoruz. Bugün tüm ısrarlara ve sizlerin yaptığı yorumlara rağmen siyasete girmemek adına etrafında dolaştırıp duracağım.
Önce dün öğle saatlerinde eski Hava Hastanesi diyebildiğimiz kavşakta bir ambulansın karıştığı maddi hasarlı kazayı görünce cuma günü aynı kavşakta yaşadığım bir olay aklıma geldi. İzninizle önce buradan başlamak istiyorum.
HANİ SEYYARLAR BİTMİŞTİ,
SEYYAR SATICILIK YASAKTI?
Cuma günü ikindi saatlerine doğru Meram Yeni Yol istikametinden geldim sola İhsaniye tarafına doğru döneceğim. Çift şeritli yolun sağındayım. Yeşil yandı hareket ettik. Tam sola İhsaniye tarafına doğru döneceğiz önümdeki kırmızı aracın önündeki portakal satan bir seyyarı gördüm. 10 metre sonra önümdeki kırmızı araç durdu. Çünkü seyyar satıcı arkadaş iki şeritli yolun sağında sağ şeridin tam ortasında arabasını durdurmuş kaldırımdaki vatandaş ile ya sohbet ediyor ya da portakalını satmak istiyor. Bizim önümüzdeki kırmızı araç durunca biz ne yapacağız? Biz de yavaşça frene basıp duracağız. Çünkü sol taraf akıyor. Frene bastık durduk 15-20 saniye ya geçti ya geçmedi küüüüüüt bir ses ve bizim araç öne fırladı. Ne oldu? Arkadan gelen sürücü bize arkadan geçirdi.
Sonra sola kıvırdı ben camı açtım araçtan ineceğim, yanımda durdu camı açık suratıma bakıyor.
“Abi ne yaptın? Bak önümüzdeki araç duruyor. Biz de duruyoruz. Görmüyor musun? Ne oldu şimdi? Ne yapacağız?” diyorum abimiz 30-40 saniye gözünü ayırmadan suratıma baktı ve bastı gaza çekip gitti.
Dün aynı bölgede bir ambulansın trafik kazasını görünce aklıma geldi.
Şimdi seyyarları yazacaksın. Bir kesim garibin, fakirin, fukarının ekmeği ile niye oynarsın? Diyecek. Siyasilere gelince her ortamda şehir merkezi seyyar satıcılardan temizledik diye demeçler verirler. Biz de göz göre göre bu yalanı size haber diye yazıveririz.
Hadi bugün ne olacağını hiç birimiz bilmiyoruz değil mi? İsterseniz var mısınız Şems’in oraya hep birlikte bir gidelim mi?
Seyyar var mı yok mu bakalım mı?
NEYİN ESTETİĞİ?
Cumartesi günü bir okurumuzun göndermiş olduğu fotoğraf ile Meram Havzan bölgesinde 15 Temmuz anıtını bile gölgeleyen yeni reklam panosunu dile getirmeye çalışmıştık. Dahası sadece okurumuzun gönderdiği fotoğraf ve yorumu sizlerle paylaşmıştık.
Ayı okurumuz Alp Bey rumuzlu okurumuz bunun üzerine şu yorumu yapıyordu;
“Sayın Uğur abi görseli paylaştığınız için size ve Pusula Haber yayın ekibine teşekkür ederim. Maneviyatı yüksek bir alanda bulunan bu billboard terbiyesizliğine çözüm bulunmazsa Sn. Cumhurbaşkanına kadar mesajı ulaştırmaya çalışacağım.
İnsanımız daha güzel bir hayat ve geleceğe umutla bakacağı bir siyasi düzen istiyor.
Partiler birbirleriyle atışmaktan ve parti içi kavgalarla uğraşmaktan seçim zamanı haricinde halkı unutmuş durumda. Seçim yaklaşıyor yine halkla iç içe olup basına fotoğraf vermeye çalışıyorlar, iş iyice ticari bir reklam şekline döndü.
Eksikleri gören yok, bitmemiş onca projeyi dillendiren yok, yapılan yanlışlardan geri dönen yok, proje derseniz ilkokul öğrencileri bile bunların projelerinden daha iyi şeyler üretir. Ülkeyi geçtim Konya’nın yıllardır çözülmemiş kronik onca problemi var bunları çözmeyi beceremeyenler karşımıza çıkıp nasıl oy istiyor anlamak zor. (Umarım oy için kapımızı çalmazlar yoksa çok fena haşlarım.)
Halkımız karnını doyurma telaşına düşmüş. Zamlardan belini doğrultamıyor. Esnaf borç batağında siftah yapmadan dükkan kapatanlar var. İşçimiz zor şartlarda, helaliyle evine ekmek götürmenin derdinde.
Ama bazı çevrelere göre her şey güllük gülistanlık, bazılarına göre de bunlar dış güçlerin oyunları. Amerikan, İsrail oyununu bilmem de durum açlık oyunlarına gidiyor. Halk elinden geleni zaten yapıyor umarım gücü elinde bulunduranlar da işleri düzeltirler bu ülke hepimizin köprüden yoldan çok daha önemli şeyler var.
Belki de hayatı boyunca geçmeyeceği köprünün vergi yükünü üstlenen işçi kardeşimin hakkını ödeyemeyiz. İzmir-Körfez geçişi asma köprüsünün yapım aşamasında halatları koptu diye onur meselesi yapıp intihar eden Japon mühendis var, geliyorum diyen hızlı tren faciasında kaç can verdik bir istifa bile yok.
Bazı şeyleri düzeltmek için de yeri geldiğinde koltuk sevdamızdan da vaz geçmeliyiz.”
……………..
Alp Bey rumuzlu okurumuz konuyu sadece bizimle paylaşmakla kalmayacağını söyleyip durumun takipçisi olacağını ifade ediyordu. İnşallah böyle okurlarımızın ve insanlarımızın sayısı çoğalır.
………..
İşte bu reklam firmasının şehrin pek çok yerinde yaptığı yeni ilaveler konusu vatandaşın gündemine gelirken bildiğim kadarı ile de Büyükşehir belli nokta ve kavşaklarda yapmakta olduğu hâlâ çalışmaları tamamlanamayan yönlendirme ve bilgi ortamı oluşturan dijital totemler tepki görmeye başladı.
Bunları kastediyorum.
Bu arada çok sevdiğim hukuk bilgisi ve tecrübesine sonuna kadar güvendiğim ancak şehre siyasi olarak aykırı olsa da şehrin sorunlarını bildiği ve inandıklarını cebinden ödediği paralarla dava olarak açan mahkemelere giden, pek çoğunu da kazanan (Bu hukukçu abimiz dava kazandıkça belediye başkanlarımız ve belediyeler de dolaylı olarak kaybeden taraf oluyorlar) hatta, hatta bunları dosya haline getirip Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar ulaşması için çabalayan bir abim var.
Baktım bu abimizde, bu yeni çalışmaları özelikle de Alaaddin çevresindekilerin gazete ve sosyal medya paylaşımlarına “Estetik açıdan yasal değil” cümlesi yazması dikkatimi çekmişti.
Dün sabah bizim değil ama abimizin tatil günü olmasına rağmen kendisine ulaştım.
Bu konunun hangi bölümünün yasal olup olmayacağını öğrenmek istedim. Abimizde bana bilgilenmem için Büyükşehir Belediyesinin sitesine girmemi ve buradan “Şehir estetiği” bölümünü iyice okumamı tavsiye etti.
Allah için bilmediğim konularda çok iyi söz dinlerim ve iyi bir öğrenciyimdir.
Neyse siteye girdik ve başladık okumaya. Daha ikinci bölümde “Genel Hükümler, Görev, Yetki ve Sorumluluklar, Tanımlar” da
MADDE 4- (1) Konya Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kamuya ait ortak kullanım alanlarında açık hava reklam işlemleri ve işletmesi Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılır.
(2)Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile ilçe Belediyeleri; mülkiyetlerinde veya kullanımında bulunan gayrimenkuller üzerinde kent mobilyaları ile (megalight, megaboard, raket, reklam panosu, bilboard, led ekran, bez afiş vb.) açık hava reklamcılığı işletemez veya işlettiremezler. Ancak kamu kurum veya kuruluşları, gerçek ve tüze! Kişiler ile ilçe belediyelerinin açık hava reklamcılığı işletmesi veya işlettirebilmesi bu yönetmelik hükümleri doğrultusunda ‘‘Büyükşehir Belediye Encümeni” iznine bağlıdır”… Cümlesini okuyunca okumayı burada kestim.
Bu yeni yapılan her çalışmanın ister reklam amaçlı olsun istersiniz bilgilendirme bunların hepsi yasaldır ve hukukçu abimizin ısrarla altını çizdiği gibi “Estetik açıdan yasal değil” cümlesi bir anda benim için düşmüş oluyordu. (Tabii benim şahsi düşüncem ve cahilce hukuk bakış açımdan…)
Hukukun H’sinden bir haber cahil bir insan olarak artık yeni yerel yönetimler yasasında bu tür ve buna benzer pek çok konu Büyükşehir Belediye Encümeninin kararına bağlı olduğuna göre bundan sonrası laf-ı güzahtır.
Bu konuda sizlerden ricam önce hata yapmayalım.
Yani o büyük ihaleyi kazanan reklam şirketinin yaptığı yeni yerler ile belediyenin yapmakta olduğunu birbirinden ayıralım.
Sonra sizin bizim ya da şehrin belli bir kesiminin “Estetiktir”, “Estetik değildir” tartışmalarının sadece bizi yoracağını ve enerjimizin boşa gideceğinin bilinmesini isterim.
Çünkü bunun alt yapısı ve zemini hukuka göre hazırlanmıştır. (Hukuka uydurulmuştur)
Dahasını söyleyeyim mi?
Önce insanımızın haline ya da ben kendi halime bakayım mı? (Vallahi hiç değilse zaman zaman elimi yüzümü yıkarken çocukluktan gençlikten kalma alışkanlık aynaya bakarım.)
Önce bizim şaftımız kaymış.
Evet, Cenab-ı Allah’ım bu günlerimizi aratmasın. (Bana göre bu günler hâlâ iyi günler).
Okurlarımızın, işadamlarımızın, esnafımızın, işçinin, emeklinin işsizin dediklerini dinliyorum. Millet bitmiş. Sonra çarşıya pazara bakıyorum. Mesela pazar günü Kule’nin açık otoparkına kenardan bakıyorum. Daha Kule açılmamış. Otopark ise ağzına kadar dolu idi.
Yani bizim bitik bu millet, alışveriş yapmak için, kapıların açılması için kapıların önünde bekliyorlardı.
İşte önce benim sonra milletin şaftı kaymış dediğim bu konu. Belki insanların giyimine ayakkabısına, bindiği arabaya, oturduğu eve bakınca konduramıyoruz ama içine girince de yıkılıveriyoruz.
Bu işin estetiği mi kalmış Allah aşkına.
Yoksa biz yine mi yanılıyoruz?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sabah kalktığında hayatta olmanın nasıl bir ayrıcalık olduğunu düşün - nefes almanın, düşünmenin, zevk almanın, sevmenin
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Şehir içinde trafikte direksiyonda gözümüzün önüne bakmayı ve ona göre araç sürmeyi becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.