Konyaspor'da yüzler bu hafta az da gülüyor. Ligde üst üstte yaşanan puan kayıpları sebebiyle adeta ligin son basamaklarına demir atan yeşil beyazlılar, sessiz sedasız geçen Akhisar maçında az da olsa nefes aldı. Son haftalarda en çok eleştirilen iki oyuncu rakip fileleri havalandırırken son dakikalarda kazandığımız penaltıyı da Skubic gole çeviremeyince temsilcimiz skoru tayin etti.

En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Ne kadar başarılı bir yönetim varsa yeşil sahalarda da doğru orantı da başarıya koşan oyuncu zümresi vardır. Elbette istisnalar kaideyi bozmaz ve en basiti geçtiğimiz iki sezon biz bu duruma istisna örneğiz. Açmak gerekirse hemen hemen her anlamda başarısız olan bir yönetim sadece Aykut Kocaman ile anlaşması, Kocaman'ın da bu süreçte başarılı olması sebebiyle yönetimin tüm başarısızlıklarının üstü örtüldü. Fakat Aykut Kocaman'ın camiadan ayrılmasının ardından üstü örtülü tüm konular teker teker gün yüzüne çıkmaya başladı.

Bir dönem tam kurumsallaşıyor diye heyecanlandığım takım şimdilerde kurumsallıktan çok uzak bir görüntü çiziyor. Takım içerisinde ki bazı sorunlar mahrem olarak görülüp kamuoyuna aydınlatılmazken ikinci başkan Beşiktaş'ın verdiği akşam yemeğinde yine Beşiktaş TV'ye demeçlerde bulunup camia adına özür diliyor. Madem Süper Kupa'da yaşanan olaylar sebebiyle biz kabahatliydik neden cezaya itiraz ettiniz? Kabahatli değilsek neden özür diliyorsun? Abdullah Şanlı'nın Beşiktaş'ı överken farkında bile olmadan Konyaspor'u küçük düşürmesi kesinlikle hazmedilemez.

Hiç gereği yokken yanlış anlaşılsa bile İzmir Marşı bu taraftarı tüm ülke gözünde küçük düşürmüş, zor durumda bırakmış ve halen bırakmaktadır. Ne gereği varda bunca olaydan ders çıkarmayıp şimdi de bu sözlerin altına gülerek imza atıyorsunuz? Birbirlerinin ne konuştuğundan haberi olmayan, aralarında bile iletişim kopukluğu olan yönetimden artık benim pek umudum kalmadı. O kadar iyimserim ki ben umudum kalmadı derken birçok taraftar artık istifaya davet ediyor. Hatta Perşembe günü oynanacak Avrupa maçında kime nasıl istifa daveti yapılacak yönetim olarak kulak verin.

Şimdiye kadar yönetim bazında pek konuşmamıştım ama maalesef bardağı taşıran son damlalar geliyor. Bu anlayış yüzünden artık eskisi kadar heyecanlı değilim. Şöyle etrafıma baktığım zaman da bunu çok iyi görüyorum. Geçtiğimiz sezon tüm masraflarını cebinden karşılayıp Ukrayna'ya deplasmana giden taraftar bu sezon Marsilya maçı için evinden bir maç yayını yapan kahveye bile gitmiyor. Bunları çok iyi görmek gerekir. Bunca tatsız olayın içerisinde özellikle bu sezon başarı beklemek de lüks olur. Radikal bazı kararlar alınmazsa bu seneyi sanırım böyle tatsız tuzsuz ve de ruhsuz geçireceğiz.

Allah'tan taklacı golcümüz ligde ki ilk golünü attı da biraz nefes aldık. Ama golden sonra ki iki üç saniye duraklamasının ardından gole sevinmesi beni çok düşündürüyor. Skor anlamında geride olduğumuzu mu düşünüyordu yoksa takım içerisinde bir moral bozukluğu mu var ya da oyundan bu kadar mı kopuk sahada geziniyor bilmiyorum ama ayrıntılar detaylarda gizlidir. Ayrıca maçtan bir gün önce dedesi vefat eden Ömer Ali Şahiner kardeşime de bir kez daha başsağlığı diliyorum. Onun için zor olan bir günde formasını terleterek üstelik bunu birde attığı bir golle süsleyerek aslında çok güzel bir mesaj verdi. Günlerdir bazı kişilerce linç edilen bu oyuncuyu hep savunmuştum ki güvenimi boşa çıkarmadı.

Nasıl ki Skubic'in kredisi varsa Ömer Ali'nin de kredisi var. Şahiner'e destek olursak hepimiz kazanır, hatta milli takıma bile gönderip gururlanırız. Yoksa bir hafta sonra açıklanacak milli takım aday kadrosunda Konyaspor'dan yine kimse çağrılmadı diye avucumuzu yalamaya devam ederiz. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki bu hafta artık her şeyi unutmak ve Avrupa maçımıza odaklanmak istiyorum. Sizde öyle yapın, mazeret gözetmeksizin stadı doldurun ve ikinci yılımızda Avrupa'da ki ilk galibiyetimize hep birlikte haykıralım.