‘Tarım Başkenti Konya’ sloganlarını hatırlıyorsunuz değil mi?
Eski Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, görevi bırakmazdan evvel düzenlediği 14. Yıl programından sonra billboardların birçoğunu bu cümleler ile donatmıştı. Hatta yaptığı üst geçitlerin alınlarında hep bu kelimeler kazındı uzun süre zihinlerimize. Birçok kişi haksız yere kızsa da; şehre kazandırdığı güzel şeyler için bu vesile ile Sayın Akyürek’i hayırla yâd etmiş olalım.
‘Tarım Başkenti’nin boş bir cümle olmadığını Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin son istatistikler dayandırdığı şu cümleler ile daha net anlıyoruz: ‘Ülkemizde buğdayın yüzde 10'u, arpanın yüzde 14'ü, şeker pancarının yüzde 29'u, kuru fasulyenin yüzde 24'ü, patates, buğday ve arpa tohumluklarının yüzde 29'u, yağlık ayçiçeğinin yüzde 16'sı burada üretiliyor. Sütün yüzde 6'sı buradan geliyor. Konya, 2,7 milyar adet yumurta üretimiyle de hem tahıl ambarımız hem de hayvansal protein depomuzdur.’
Aslında yeni bir şey değil. Eğer kazılar neticelenir de Çatalhöyük’ten sonra Boncuklu Höyük’ü referans alırsak 10 bin yıldır bu topraklar hep tarımın başkenti…
Ancak potansiyelimizin farkına varamıyoruz bazen. Çarşamba günü yapılan toplantı öyle kısa haberlerle geçiştirilecek cinsten değildi. Tarım Bakanının Konya için yukarıdaki istatistiklerin yanında verdiği müjdeler gerçekten şehir çiftçisi adına umut vericiydi.
Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’un ‘Konya hem tarımın hem de tarıma dayalı sanayinin başkentidir.’ İfadesi olayı tarımla birlikte mekanizasyonu da zirvede gösteren bambaşka bir algıdır.
Türkiye’nin büyük bölümünü, çiftçisinin alın teriyle besleyen şehir unvanına sahip olmak Konya ve biz Konyalılar için emsalsiz bir gurur kaynağı.
Şimdi Konya ile ilgili olumsuz algı üreten ‘ekmeksizlere’ çok iyi bir ders verme zamanı ama biz yine de hoşgörümüzü yitirmeyelim.
Sürekli Hollanda ile kıyas edilen Türk tarımı için Konya en güzel örnek. Çiftçilerimize gereken destek açıklandığı gibi verilirse ve ovanın su problemi de tamamen çözülürse; değil ülkeyi bütün coğrafyamızı besleyen merkez oluruz…
KAÇAK KESİM İŞİNE BİR ÇARE
Korona illeti yüzünden saçlar sakallar dağıldı. Berberlerin kapalı olması insanları olumsuz etkileyen önemli durumlardan biri. Eskiden ne yapıyorduk diye düşünüyoruz ya… Alıştık. Artık 3 yaşındaki çocuğumuzu bile berbere götürüyorsak bizlerden zor tıraşçı olur.
Yalnız uyuşturucu baskını yapar gibi yapılan kaçak kesim baskınları hiç hoş değil. Diyeceksiniz ki sağlıktan daha önemli değil. Evet, tamamen katılıyorum. Saç sakal kesmek sağlıktan daha önemli değil lakin bilim kurulu buna belirli bir standart getirerek nöbetçi sistemiyle önünü açabilir.
Çarşamba günü Kanal 42 ‘de yaptığımız TV programında da önemli gündem maddelerinden biri buydu. Birçok izleyicimiz bu konuyu dile getirmemizi rica etti. Halkın sesi olmaya devam edeceğiz.