15 TEMMUZ

Muzaffer Kırmacı

Biz, Türkiye'deki ihtilallerin günahını, vebalini (genellikle) dış güçlere yükleriz de, bizim de meylimiz yok değil. “Şartlar oluşsa da tankları kışlanın dışına çıkarsak" diye can atarız. Olmadı şartları biz oluştururuz. Zaten dış güçler her zaman islim üstündedir. Adamlar hiç bir şey bulamazlarsa “gözünün üstünde kaşın var" diyerek yapacağını yapıyor. Daha da olmazsa “suyumu bulanırdın” diyor. Yerli “işbirlikçileri” zaten hazır kıta bekliyor. Bu tür müdahalelerin daha çok Müslüman ülkelerde olması da  çok düşündürücü.

Bu coğrafya da bulunmak çok zor. Olaya ülkemiz zaviyesinden baktığımızda konu daha da girift hale geliyor.

En başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir Osmanlı bakiyesidir. Bu bile Hristiyan Avrupa’nın bizimle “dost” olmasının önündeki en büyük engeldir. Zaten inkar da etmiyorlar. AB'ne Müslüman bir ülke olduğumuz için almadıklarını itiraf ediyorlar. Yeni bir Osmanlı doğmasın diye de her fırsatı değerlendiriyorlar.

12 Eylül 1980'de Ordu yönetime el koyduktan sonra ülkedeki anarşi bir anda bitiyorsa, o zaman düşünmek gerek;

Peki o zaman 11 Eylül’de neden bitirmediler? Çünkü 12 Eylül'e kadar şartların oluşmasını bekliyorlardı.

Bu aziz vatanda 12 Eylül öncesinde de, sonrasında da kalkışmalar yaşadık. Ama 15 Temmuz"da yaşadıklarımız hiç birine benzemiyordu. Hain Fetö kalkışması Ordu'nun idareye el koyma hadisesi (kesinlikle) değildi. Bunu hep beraber gördük.

Bu hain kalkışmanın atlatılmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu çok önemliydi. Kahraman milletimizin bu konudaki inanılmaz desteği de her türlü övgüyü hak ediyor. O gün başka bir gündü. Evinden abdest alıp eşiyle çocuklarıyla helalleşerek çıkan kahramanların tek derdi o gün için vatandı. Bu kalkışmanın diğerlerinden çok farklı olduğunu engin feraseti ile anlamıştı. Tankın paletlerinin altına yatarak “tiyatro” yapılmaz. Hele ki sahne tüm vatan sathıysa.

Demokratik yollarla iktidara gelemeyeceklerini anlayanların meydanlarda “Ordu göreve" diyerek ihtilal çığırtkanlığı yaptığı bir ülkede yaşıyoruz. Bunların “demokrasiye" de saygıları yoktur. “Sandık her şey demek değildir" dedikleri bir demokrasiye inanırlar. Açık oy kapalı tasnife saygı duyarlar ama, yüzde 52 ile iktidara gelenlere saygı duymazlar. “Karşınızda sizi istemeyen yüzde 48 var” diyecek kadar da pişkindirler.

Eşkalini vermeye çalıştığım muhalefetten,  vatan için yararlı bir şey beklemek hayalcilik olur. Bundan dolayı da 15 Temmuz hain kalkışmasına “kontrollü darbe" diyerek darbecilere destek olmuşlardır. İnsanlar vatan için can alıp can verirken, gelişen olayları kahve içerek televizyondan seyredenlerin bu aşkı anlamaları beklenmez. Kadınıyla- erkeğiyle, genciyle-yaşlısıyla vatan için yaptıkları hiçbir zaman unutulmayacaktır.

Allah 15 Temmuz şehitlerine rahmet etsin. Gazilerimize hayırlı ömürler versin. İdarecilerimize de cesaret ve feraset versin inşallah.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.