15 Temmuz 2016…
Bundan tam 7 yıl öncesi…
‘Cemaat’ kispetine bürünmüş, kılcal damarlarına kadar sızdıkları Türkiye Cumhuriyet Devleti’ni hiç umulmadık bir anda yapacakları kalkışmayla darbeleyip ele geçirmeyi hedefleyen, bu hedefe ulaşmak için uzun yıllar gayret gösteren, başında Fethullah Gülen’in olduğu Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) fiili olarak harekete geçtiği tarih…
O gece yaşananlar da sonrasında yaşanan gelişmeler de dün gibi aklımda, gün gibi gözümün önünde…
Öncesinde darbeleri görmüş olan büyüklerimizin darbelerle ilgili hikayelerini dinlerdik evvelinde. Ama başımıza gelmediği için darbe nedir, nasıl yapılır, kime yapılır, kimi karşısına alır, nasıl bir tavır ortaya konur, bilmezdik…
Hiç unutmuyorum, o gece Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi’nden (eski adıyla Niğde Üniversitesi) mezun olan kardeşimin mezuniyet töreni için Niğde’den Konya’ya dönüyorduk.
Akşam hava karardıktan sonra Konya’ya doğru yola çıktığımızda garip bir şekilde telefonum üst üste çalıyor, arkadaşlar, dostlar arayıp olanı biteni soruyor, anlamlandırmaya çalışıyordu. Ben garipse herşeyden bihaber… Nasıl olur da böyle bir durumdan haberim olmaz, bunu öne sürüp kızanlar da var içlerinde.
Radyonun ağır aksak çektiği yolda TRT FM’i bulup dinlemeye başladığımda en azından fikir ediniyor, darbe girişiminin nasıl ve kim tarafından yapıldığını anlamaya çalışıyordum.
Bu arada yolculuk devam ediyor, Aksaray’ı geçip Konya’ya doğru yol alıyorduk.
Tabi yine bu süreç içerisinde eskilerin anlattıkları hikayeleri bugüne uyarlamaya çalışırken kafamda, “Konya’nın girişinde beni durdururlarsa, gazeteci olduğum için belki de direkt gözaltına alacaklar. Peki arabadaki ablam, kardeşlerim, çocuklar ne olacak?” sorusu…
Hemen telefona sarılıp babamı aradığımı hatırlıyorum. “Yoldayız, geliyoruz, Konya’nın girişinde bizi durdururlarsa ve beni alırlarsa bizimkileri karşıla…”
Babam, görmüş geçirmiş adam… İhtilal döneminde yapmış vatani görevini, üstelik sürgün gitmiş.
“Abdestinden şüphen mi var ki namazına endişe ediyorsun, çık gel bir şey olmaz” deyince korkum cesarete bıraktı.
Tabi Konya’nın girişine geldiğimizde ne uygulama var, ne kontrol var, ne da durduran…
Askeri kalkışma ya bu… Aklımda hep askerlerin önümüzü keseceği ve gazeteci olduğum için beni götüreceği algısı.
Eve kadar rahat bir şekilde geldik. Gelir gelmez bizimkileri bırakıp, gazetecilik refleksiyle şehrin göbeğine, Konya Valiliği’nin önüne kendimi atmıştım. Mahşeri bir kalabalık…
Dönemin Konya Valisi Yakup Canbolat, dönemin Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve daha niceleri…
Görüş ayrımı gözetmeksizin tüm siyasi partilerin il başkanları ve yöneticileri…
Sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve yöneticileri…
Gazeteci meslektaşlarım…
Ve tabi ki onurlu bir duruş sergileyen, vatanı ve milleti için gözünü budaktan sakınmayan Konya halkı oradaydı…
İğne atsanız yere düşmez.
İşte o an korkularımız yerini kudrete bırakıp, daha büyük bir heyecan ve azimle o meydandan bu meydana sürükledi tüm kalabalık kitlelerle birlikte beni.
Hele ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güç bela yapılan canlı yayında “Halkın gücünün üstünde bir güç tanımıyorum. Tüm halkımızı meydanlara davet ediyorum” cümleleri tüm Konya’yı ve tüm Türkiye’yi sokaklara dökmüştü.
Bin yılda harcı karılmış bu milletin karşısında durmak kimin, hangi gücün harcıydı?
Kolay olmadı…
Nice şehitler verildi, nice gaziler…
Vatan sağolsundu…
Güç oldu ama oldu. Belki de en uzun gecenin ve zaman kavramıyla izahı olmayacak olayların yaşandığı 21 saatin ardından kalkışma bastırıldı. Sonrasında büyük bir temizlik operasyonu başlatıldı.
Bu operasyonlar halen de devam ediyor. Uzun yıllar boyunca devletin her bir kademesine inceden inceden sızmış olan bu yapıyı bir anda tüm gizli izleriyle birlikte yok etmek kolay değil.
Kurunun içinde yanan yaşlar da oldu belki. Ya da bu yapının ağına düşmüş, Müslüman olduklarına inanmış, ancak niyetlerinin din iman toz duman olduğunu anlayamamış olup bunların değirmenine su taşımayanlar da kısmen arada kaynadı.
Ancak koca bir devlet ve tüm millet söz konusuyken gerisi teferruattır. Adalet de yerini er ya da geç bulacaktır.
Yarın, yani 15 Temmuz akşamında demokrasi şöleni düzenlenecek tüm yurtta. Konya’da da bu önemli günde şehitler için okunan hatimlerin duası yapılacak. O gece yaşananlar hatırlara gelecek. Bu girişimin sonuçları üzerine değerlendirmeler yapılacak. Devlet-millet birlikteliği ile bastırılan bu büyük girişimin yıldönümünde anmalar yerini anlamalara bırakacak. Neden bir ve beraber olmak gerektiği bir kez daha anımsanmış olacak.
Konya’da Mevlana Meydanı’nda düzenlenecek olan 15 Temmuz şölenine tüm Konya halkı davetlidir. Haberiniz olsun, Cumanız hayrolsun.