Bir önceki yazımda şura kararları ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, bu yazımda da değerlendirmelere devem edeceğim. Kısa bir hatırlatma yapacak olursak çıkan nihai bildirgede, önce işe yarayacak ya da başarılması zorunlu olan olan kararların bazılarından başlamış bunlar arasında 4. ve 6. maddelere vurgu yaparak görüşlerimizi açıklamıştık. Sorasında 7., 8., 10., 11., 13., 14., 16 ve 17. maddelere atıfta bulunmuştum. Buradan devam edecek olursak.
22. maddede ata tohumların “yerel hazine olarak görülmesi, korunması, geliştirilmesi ve ticarete kazandırılması” konusu iyi de, fazlaca abartılmış. Öncelikle bir çeşidin ticari olabilmesi, onun verim ve kalite değerleriyle öne çıkmasıyla mümkündür. Adı üzerinde yerel, verimi düşük. Damak zevkine hitap edebilir. Bunlar çeşit değil ıslahçı tabiriyle “popülasyon” yani saflaşmamış, karışık tohumlardır. Bu tohumlar, yeni çeşitlere bazı özellikler kazandırmak, özellikle de dayanıklılık ıslahında genetik kaynak olmak yönüyle değerlendirilebilir. Sadece bunda ısrar etmek insanımızı doyurmaya yetmez.
25. 26 ve 27.maddeler birbirine bağlı maddelerdir. Bu maddelerin işlerlik kazanmasında ısrar edilmeli, toprak su kaynaklarımızın korunmasına en kısa zamanda el atılmalıdır.
28. Madde oldukça önemlidir. Bu yönüyle üniversiteleri ilgilendiriyor. Yürürlüğe konursa kalkınmanın tüm paydaşları işi üstlenmiş olur, insan ve kaynak israfının önüne geçilir.
29. 30. ve 31 maddeler de birbirini tamamlayan maddelerdir ve bunlar uzun vadeli çalışmalardır.
32. madde dikkat çekmeyebilir ancak tarımın bütüncüllüğü ve bütünün yönetimi açısından önemli sayılır. Orman altı ve üstü ile tarımsal ürünleri ve çıktılarını biraraya getirmek açısından doğrudur.
35. madde sözleşmeli tarıma atıfta bulunur ancak bunca parçalı ve küçük alanlarda sözleşmeli tarım nasıl yapılır, buna kim cesaret eder. Bu madde ancak büyük ve sulanan alanlarda yapılabilir.
37. madde atık yönetimini hedef almakta ancak nasıl yapılacağını ve hedefleri belirlememekte. Tarımsal atıkların değerlendirilmesi için biyoyakıtlara da atıfta bulunulması eksik oldu.
39-45 maddeler daha çok ormanı ilgilendirmekte ise de eksik ve yetersiz olmuş. Öte yandan ahşap kullanımının yaygınlaştırılması için daha çok ormana ihtiyacımız olduğu da bilinmelidir.
51. madde, yani israf meselesi tüm dünyanın meselesidir. Gıdaların % 15 inin israf edilmesi bugünkü haliyle 1 milyar aç insanı doyuracak değerdedir. İsrafa yüksek yaptırımlar getirilmelidir. Trafik nasıl toplumların ortak alanı ise “israf” da tüm dünyanın ortak meselesidir. Mutlaka önlenmelidir.
57. maddedeki çölleşme ve erozyon konuları, israf gibi tüm dünyanın meselesidir, küreseldir, tedbirler de buna göre ele alınmalıdır. Burada çevre felaketlerine de atıfta bulunulmalı idi.
59. madde en çok konuşulan madde olarak günden aldı. Bu maddeyi hiçbir kurul üstlenmedi. Öyle de olsa “havza yönetimine” atıfta bulunulması kimi ve neden rahatsız etmekte anlamadım. Bence en doğru tekliflerden biridir. Ülkemde öyle yerler var ki bu model ile başarı ve ekonomi gelir. Bu anlayış idari bir yapılanmayı esas alıyor ise “tartışmaya açık olur”.
60. madde herkes tarafından, espri de olsa en iyi karar olarak değerlendirildi.
Sonuçta, bu kararlar eleştirilebilir ancak tarımı temsil eden tüm paydaşların ortak bir görüşü olarak değerlendirmek gerekir. Bu 60 karardan birkaçının dahi gündeme alınması başarı sayılır. Tarımın değişimi uzun zaman alır ve tarımı temsil edenlerin de değişime hazır olması gerekir. Aslında şuralar sektör temsilcilerinin her an gündeminde olmalı, düşünülen ve uygulanabilir olan tüm görüşler muhataplarına ve siyasi otoritelere anında da ulaştırılmalıdır. Bu bizim kültürümüzün de gereğidir.
Ülkeme ve milletime başarılı olması dileklerimle; Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.