Bayram amca karşımızdaki büfeyi çalıştırırdı. Tost, çay vs. yapardı. 70 yaşına rağmen sabah namazından sonra büfeyi açar, işe gidenlerin kahvaltısını hazırlardı. Millet kahvaltıyla birlikte bedava da muhabbet eder, işlerine giderken moralli giderlerdi. Kim bilir nerelerdedir şimdi ? Öldüyse Allah rahmet etsin, yaşıyorsa Allah hayırlı ömürler versin.
Bayram amca çok sigara içerdi, "yerdi" demek daha uygun olur sanırım. Ama sürekli öksürük krizlerine girer, nefes darlığı çeker, nice kez doktorlara da gitse bir türlü sigarayı bırakamazdı. Ayrıca kültürlü de bir insandı. "Sigaranın içerisinde dört binden fazla zehir varmış, amma bırakamayoruz şu gidiyi" derdi.
Günlerden bir gün dikkatimi çekti, yemek yiyor, çay içiyor ama sanki sigara içmiyordu. Sigarayı bırakmış mıydı acaba? Evet, sordum ve öğrendim ki, yaklaşık 10 gündür sigara içmiyormuş. Hayret ettim, ona sigarayı bıraktıran güç neydi acaba?
Anlattı," bu gece zabaha gadar öğsürdüm, zabahınan yingen duttu beni zorunan dokdura götürdü..." Dedim ki, "hayret senin sigarayı bırakabileceğini tahmin edemezdim."
Konuyla ilgisi olmayacak bir cevap verdi bana: "Abey hanımı başkasına gapdırıyormussuk nirdeyse !" Ben, "Allah Allah ne alakası var" deyince hadiseyi anlattı ...
Meğer doktor arkadaşımız bunun hareketlerinden yengeye olan sevgisini ve kıskançlığını keşfetmiş. Sigarayı bırakması için ikna edemeyince, işi kestirme bir yoldan halletmiş. Demiş ki, "Bayram amca eğer sigarayı derhal bırakmazsan fazla yaşamaz ölürsün, ölünce de yengeyi başkası alır!.." Tabii bunu duyunca seninki bıçak gibi kesmiş, o andan sonra da bir daha içmemiş. Bu olayı anlatırken de zaten korkuları tazeleniyor, iyice açılan göz kapaklarının içinde özleri dehşete kapılmışçasına kıpırdıyordu. Ve mırıldanıyordu; " vay be, nirdeyse hanımı gapdırıyormussuk..!"
Evet, 31 Mayıs "Dünya Sigarasız Günü"ydü. Artık yapılan bunca tıbbi analizlerden herkes haberdar ki; sigaranın içinde, Radon (radyosyon), Metanol (füze yakıtı), Kadmiyum (akü metali), DDT (böcek öldürücü), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri), Naftalin (güve kovucu), Arsenik (fare zehiri), Amonyak (tuvalet temizleyicisi) vb. çok zehirli maddelerle birlikte daha binlerce zararlı madde mevcut olup, bunların çoğu kanserojen maddelerdir.
Aslında sigara sadece bir alışkanlıktır. Elin, dudakların, ciğerlerin, beynin huy bellediği alışkanlıktan öte bir şey değildir. Biraz sabrederek ve bu alışkanlıkları unutarak rahatlıkla bırakılabilir.
İnanıyor ve biliyoruz ki, beden ve taşıdığı organizma insani özelliklerini devam ettirmesi ve kulluğunu ifa etmesi için insana yaratıcı tarafından verilen bir emanettir. Ve insanoğlunun emanet olan kendi bedenine verdiği zararlardan dolayı hesaba çekileceği muhakkaktır. Ayrıca sigaraya bağlı olarak hastanelerde harcanan trilyonlarca lira, mal ve can kaybı, dışa ödenen paralar, akla, nesillere verdiği genetik zararlar işin başka bir dramatik boyutu.
Tütün, 1700’lü yıllarda İngilizler tarafından keşfedilip yetiştirilmeye başlanmış... Bir ilahiyatçı hocamız yazısında, eğer İmamı Azam zamanında tütün içiliyor olsaydı, ya da İmamı Azam bu gün yaşıyor olsaydı sigaranın insana verdiği zararları delil göstererek Haram olduğuna içtihat ederdi diyor. Ben de değerli hocamızın bu kanaatine katılıyorum. Katılmayan da olmaz sanırım.
Yok sigarayı herifler içermiş, yok efkar dağıtıyormuş... Bunların masal olduğunu söylemeye bile gerek yok. Millet olarak masala da karnımız tok. Artık bu ülkede masal anlatanlara birileri çıkıp "masalı kes" diyor.