AB OLMASA DA OLUR

Beytullah Coşan

Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, Milli Tarım Projesi toplantısında yaptığı konuşmasında Avrupa Birliği'nin açıklamalarına değindi. "Asıl olay merciyi sizsiniz; millet. Batı ne diyor idam olmaz. Neden bunu konuşuyorsunuz diyor!" sözleriyle başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ey Batı bu milletin kaderi sizin elinizde değildir. Bugün dünyanın büyük çoğunluğunda da bu var. Kimsin sen ya, kimsin? Nesin sen, sen Türkiye adına ne zamandan beri karar verme yetkisine sahip oldun. Sen veya siz nasıl olur da Türkiye hakkında karar verirsiniz. Türkiye'yi tanımamışsınız, çevirdiğiniz fırıldaklar Türkiye adına değil. Bu millet kendi kararını kendi verir, kendi göbeğini kendi keser.

Avrupa Birliği Parlementosundaki terör örgütleri temsilcilerini temizleyin. O zaman görün. Anlıyoruz ki birileri bizi bu coğrafyada idare etmeye çalışıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüksek perdeden verdiği bu cevabın muhatabı “İdamı getirmesi durumunda kırmızı çizgimiz aşılır ve müzakereler biter” sözüyle Türkiye'yi tehdit etmeye kalkan Avrupa Parlemontosu Başkanı Shulz.

Hani bize aklınca ayar vermeye kalkan Alman.

Ülkesinin Cumhurbaşkanı tarafından sarayda ağırlanan ve Alman vatandaşlığı ile taltif edilen, kendi ülkesini karalamakta ve kötülemekte hatta Avrupa’nın yaptırım yapması ve müdahale etmesi gerektiğini söylemekte bir beis görmeyen sözde gazeteciyi, Fetö savcılarını ve bilumum Türkiye karşıtlarını koruyup kollayan Almanya’nın, Avrupa Parlemontosu’ndaki başkanı.

Avrupa ülkemizi anlamıyor değil, anlamak istemiyor. Milletimizi adeta saf yerine koyuyor, gelişmelerden habersiz varsayıyor. Halbuki yüreği yanan, terörden bıkan, yıllardır evlatlarını hain terör saldırılarına kurban veren, daha birkaç gün önce bölge insanına ve vatanına hizmet etmekten başka bir gayesi olmayan Derik Kaymakamı M.Fatih SAFİTÜRK’ü, acımasız ve alçak bir saldırıda şehit veren milletimiz bu tehditlere boyun eğer mi? Eğmez tabi, bu gözdağı ve tehditler vız gelir aziz milletimize.

Türkiye’mizde yaşananları ya yok sayıyor, ya da içerideki piyonlarının aktardıklarını doğru kabul edip olan bitenleri bir tiyatrodan ibaret sayıyorlar. Tiyatro olmadığını bal gibi bildikleri halde.

Baksanıza teröre, terör örgütlerine, bu örgütlerle bağlantılı olanlara nasıl da sahip çıkıyorlar, saraylarında ağırlıyorlar. Terör örgütleri ellerini kollarını sallayarak Avrupa’da faaliyet gösteriyorlar. Türkiye haklı olarak buna en ağır tepkiyi veriyor ve bu korumacı yaklaşımlarının izahını istiyor onlardan. AB yetkilileri bu vahim, izah edemeyecekleri duruma cevap vermesi ve tedbir alması gerekirken eski alışkanlıklarından kalma bir yaklaşımla ülkemizi suçlamayı yeğliyorlar.

Boşuna, bilmiyorlar ki Türkiye o bildikleri eski Türkiye değil. Karşılarında el pençe duran, adeta yalvarırcasına boyun büken, kendilerine mahkum olduğu hissini veren yöneticiler yok artık. Geçti o günler, gerilerde kaldı.

Milletinden aldığı güçle yine milletinin itibarını, çıkarını ve geleceğini önceleyen dik duruşlu bir lideri var bu ülkenin. O kararlı lider, milletin kendisini Başkan olarak görmek istediği, arkasında dimdik durduğu,  bir sözüyle 15 Temmuz ihanet teşebbüsüne karşı meydanları doldurduğu ve bir ay boyunca sabahlara kadar o meydanları terketmediği ERDOĞAN. Bu lidere ve her gelişmenin farkında olan bu millete AB’nin tehditleri, gözdağı verme taktikleri vız gelir. Hiçbir anlam ifade etmez.

Avrupa ülkelerinin ve batının Türkiye’ye ve İslam Ülkeleri’ne karşı ikiyüzlü tavrı yeni değil aslında. Ama ilk kez bu netlikte ortaya çıktı Türkiye karşıtı tavırları. Nedendir acaba? Türkiye’yi kaybettiklerini mi düşünüyorlar? Yoksa hizaya mı çekmek istiyorlar? Hepsi de var, hepsini de yapmak istiyorlar.

Netice değişmiyor, hak ile batılın mücadelesi yeni değil. Son da olmayacak, huylu huyundan vazgeçmeyecek, biz de inandıklarımızdan, değerlerimizden, bayrağımızdan, vatanımızdan, hedeflerimizden, istikbal ve istiklalimizden vazgeçmeyeceğiz.

Merhum Erbakan Hoca’nın dediği gibi “domuzdan post, gavurdan dost” olmayacak anlaşılan.

Ülkemiz için, vatanımız için, bayrağımız için, ulvi değerlerimizi yüceltmek için, istikbal ve istiklalimiz için çok çalışacağız.

AB’ye mahkum olmayacağız, dimdik ayakta duracağız.

2023’lere, 2053 ve 2071’lere Büyük Türkiye olarak gireceğiz inşallah.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.