Yazımın önceki bölümünde ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı “Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu”ndaki şikâyet ve talepleri görmüştük. Bu şikâyetlerden ikisi üzerinde duracağım;
1-TEOG sınavında iyi puan alamayan on binlerce öğrencinin devlet eliyle işletilen din okulları olan imam hatiplere gitmek zorunda bırakıldığı;
Yeni liseye geçiş sistemi 2018-2019 öğretim yılında uygulamaya konulmuştur. Uygulamaya konulduğu ilk yıl İmam Hatip Liselerinin 9. Sınıflarına kayıtlarda bazıları hariç olmak üzere genelde yüzde 50 oranında düşmeler oldu.
Hani TEOG’un kaldırılması İmam Hatip Okullarının öğrenci sayılarını artıracaktı! Tam tersi öğrenci sayısını düşürdü. Bu öğretim yılındaki sayıları bilmiyorum; ancak, öğrenci sayısının yükseleceğini değil, düşeceğini öngörmüyorum.
2-Türkiye'deki tarikat ve cemaatlerin yasak olmasına rağmen serbest olması şikâyet edilen maddelerden biri hatta en önemlisi.
-Kim şikâyet ediyor, Trump ve ABD yönetimi!
Türkiye’de İslami Cemaatlere yönelik karalama ve itibarsızlaştırma kampanyasının arkasında yoğunluklu olarak Perinçek grubu yayın organlarını görüyoruz. Özellikle Aydınlık Gazetesi ve yazarları var.
-Bunların İslami Cemaatlerle alıp veremediği ne olabilir ki?
Gezi kalkışmasında Mehmet Ali ALABORA, "Mesele ağaç değil kardeşim hala anlamadın mı?" diyordu. Ben de diyorum ki;
“Be Müslüman kardeşim sen hala anlamadın mı bunların derdi İslami Cemaat ve Tarikatlar değil: Müslümanlığı tümden ortadan kaldırmak!” Bütün çabaları amaçlarına ulaşmalarının önündeki en büyük engel olan Ehli Sünnet İslami Cemaatleri itibarsızlaştırmak. Saldırıları da işte bundan! Şunu söyleyeyim; çatlasalar da patlasalar da amaçlarına ulaşamayacaklar; çünkü, karanlık Allah(cc)’ın nurunu söndüremez! Ancak, herkes vazifesini yaparak ahiretteki yerini hazırlar.
Konunun daha açık ve net anlaşılması için Doğu Perinçek’in Aydınlık Gazetesi’nde yayınlanan 06.08.2019 tarihli “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Önemi” başlıklı yazısından bazı bölümleri paylaşacağım. Yazıda;
“Kaynak Yayınları’nın yayımladığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Tarikatlar Raporu, bu yılın kitabıdır. Türkiye, kınından çıkmış kılıç gibi FETÖ Gladyosunun üzerine yürüdü. Bu tarihsel atak, Türkiye’nin 1945 sonrası tarihinde, Ortaçağla hesaplaşma alanındaki en önemli olaydır. Nitekim orada kalmadı, arkası geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın raporu, bir devlet kararına işaret ediyor...
Tarikatların ve cemaatlerin temizlenmesini Ümmetçilikle açıklayanlar bile var. Ümmetçiler, tarikatları temizliyor imiş! Oysa Ümmetçilik, artık Hz. Muhammed zamanındaki gibi farklı kabileleri birleştiren Ticaret Devriminin programı değildir. “Ümmetçilik”, son iki yüzyılın Millî Demokratik Devrim döneminde, tarikatçı ve cemaatçidir….Atatürk’ün “Türkiye şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz” diye özetlediği program, tarikat ve cemaatlere karşı demokratik devrim programıdır. Bu programı uyguladığınız zaman ümmet oluşmaz, millet oluşur. Tarikatlardan arınmak, iki yüzyıldır bir Ümmet programı değil, fakat Millet programıdır…
Tarikat ve cemaatler, her fırsatta Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını talep ederler. Onlara göre, “Diyanet İşleri Başkanlığı din özgürlüğüne aykırıdır, devletin dinsel hayatı denetlemesine yarayan bir örgütlenmedir.” Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Atatürk tarafından niçin kurulduğunu daha iyi anlayabiliriz…
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Devriminin bir kurumudur ve bakın bugün Türk Devriminin tarikat ve cemaatlerden arınma programına hizmet eden bir rapor yayınlamıştır. Raporun içeriği kadar önemli olan, bu raporun Diyanet İşleri Başkanlığı’nın imzasını taşımasıdır. Aslında imza, Atatürk’ündür. “
Yukarıda Perinçek’in açıklamalarını gördük. Diyanetin Cemaat ve Tarikatlarla ilgili bir raporu var veya yok bilmiyorum; ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından raporu doğrulayan veya yalanlayan bir açıklamaya rastlayamadım. Diyanet mensupları Perinçek’in bu açıklamalarına ne kadar katılıyorlar bilemem; ancak, kahir ekseriyetinin katılmadığına inanıyorum.
İşin trajikomik tarafı Ehli Sünnet Nakşi Temelli Cemaatleri ABD güdümünde göstermeleri var ya; güler misin ağlar mısın! Azıcık akıl ve vicdan sahibi olan herkes bu şeytani oyunu görür. Ayrıca, İslami Cemaatleri FETÖ ile ilişkilendirmek şeytani planın bir parçası olduğunu dikkate alalım.
Kimin, ABD’nin güdümünde olduğunu anlamak için kimin ABD’nin çıkarlarına hizmet ettiğine bakmak yeterli olacaktır.
-Yukarıdaki raporda “Türkiye'deki tarikat ve cemaatlerin yasak olmasına rağmen serbest olmasından kim şikayetçi?
-Trump ve ABD yönetimi.
-Türkiye’de ABD amaçlarına kim hizmet ediyor?
Bu sorunun cevabını aklıselim herkesin çok iyi bildiğine inanıyorum. Ülkemizde yaşayan tüm ehlisünnet akidesine bağlı ister bir cemaat mensubu veya değil, tüm Müslüman kardeşlerim oynanan oyunların farkına varıp bu tür kara propagandaların etkisinde kalmamalıdır. Nakşi temelli İslami Cemaatler bu ülkenin sigortalarıdır.