Geçen gün akşam bir yerde yemekteyiz. Yemekte bizim dışımızda herkes ama herkes Konya’nın en baba isimleri. İster para yönünden deyin, isterseniz siyaseten iktidarın en baba isimleri bir arada. Neyse yemek yendi dualar edildi sıra önce çay, ardından da kahve faslı ile muhabbete dönüştü.
Laf döndü dolaştı “Hafta sonunda kaymak için Davras’a mı yoksa Erciyes’e mi gidelim?” muhabbetinde iken bir abimiz aniden bana döndü ve sordu.
“Uğur Abi sen Aladağ’a gittin mi?”
Abimizin bu sert çıkışı ile herkes konuşmayı kesti bize bakıyor.
“Yooooo. Abi biz daha gidemedik. Yaşımız küçük. Ama gazetemiz ile yayın organlarımız ile Aladağ haberlerini en iyi şekilde vermeye çalışıyoruz”
-“Abi orada kayak merkezi, tesis filan var mı?”
Gitmediğimiz için bilmiyoruz ama, gelen fotoğrafları demeçleri hatırlayıp durumu idare etmeye çalışıyoruz, “Yok abi bildiğim kadarı ile henüz öyle ciddi bir tesis ciddi bir şey yok.”
Aynı zamanda iyi bir kayakçı olduğunu sonradan öğrendiğimiz abimiz çıkışını sürdürüyor;
-“Abi bari sen bu işlere bulaşma. Sana hiç yakışmıyor. Beş yıldır kayıyoruz diye oraya gidiyorlar. Sucuk ekmek yiyip dönüyorlar. Ama maşallah sende boy boy fotoğraflarını yayınlıyorsun. Tesis nerede diye niye yazmıyorsun?”
……….
Bizde çıt yok. Sonra gülüşmeler, siyasi göndermeler filan filan…
İnanın o anda utandım.
Düşündüm. Demek ki bu kayak sporu bizim insanımızın bayağı ilgilendiği bir spor dalı haline gelmiş. Tabii içimden de sallıyorum “Bu paranın gözü kör olsun.”…
Çünkü kayak sporu her ben kaymayı severim diyenin yapacağı bir spor değil ki.
Bizde kayarız ama altımıza plastik leğeni koyar ya da mukavva üzerinde kayarız!…
Neyse o anda kendime de bu abimize de hatta birilerine de kızsam sonradan gecenin bir vakti sakin, sakin düşündüğüm zaman abimiz yerden göğe kadar haklı idi.
Biz gazeteci olarak yıllardır önce okurlarımıza, sonra da kamuoyuna bol bol şişirme haberler yaptık.
Ama bir gün olsun da, “Geçen sene böyle demiştiniz bu sene Kayak Merkezi için bir çivi mi çaktınız mı?” diye sormadık.
Dahası soramadık.
Haaaa bu fırçayı yemesek biz hâlâ da soramazdık.
Allah’tan Konya’nın en babaları orada idi de, yarın bir gün belki bunları da yazdık diye fırça yersek kendimizi kurtarabiliriz.
………
Evet kaç yıl oldu bilmiyorum, ister beş yıl olsun, isterse on yıl.
Biz hep Aladağ Kayak Merkezi için… diye yazarız. Ama bu belki benim cahilliğimden daha henüz Kayak Merkezi’nin fotoğrafını, teleferiklerin, pistlerin görüntülerini göremedik. Bize ulaşmadı.
………..
Kayak demişken içimdeki bir yarayı sizlerle paylaşayım mı?
Biz her şeyde olduğu gibi vur dediğimiz zaman öldüren bir milletiz.
Bu durum sporda daha da vahim durumda.
Yapacağımız sporun tesisin maliyetini geri dönüşünü hiç mi hiç hesap etmeyiz. Sporu siyasetin oy kazanmanın bir rantı olarak kabullenmişiz. Vea bu işi de gittikçe abartıyoruz.
Mesela şöyle diyeyim. Geçen yıl hava şartları Konya gibi bir Anadolu şehri için açık yüzme havuzu için ayrılan parayı görünce şok olmuştum. O şehir Konya’nın 20 de biri bile değildi.
Acaba bu ilde kaç kişi yüzme biliyordu?
O anda çok kızdım. Konya’ya yapanın da, oraya yapanın da ……
Konya’da iki ay açık yüzme havuzuna giremezsiniz. Çünkü hava durumu ortada. Yüzme sporu havuzların maliyeti ve bakımları en pahalı spordur.
Bilmem anlatabildim mi?
Ya da isterseniz kapalı yüzme havuzu olsun. Kim çocuğunu soğukta karda kışta yüzme sporuna gönderir.
Ya da öyle diyelim. 2 milyonluk Konya’da kışında yüzme sporunu günlük olarak yapan kaç çocuk vardır?
Kayak sporu da hava şartlarının ve tabiatın bir başka yüzü.
Yani sıcağın, yüzmenin tersi.
Allah bizi ıslah etsin vesselam.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Gördüklerimiz gerçektir, ama görmediklerimiz daha gerçektir...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Şeker alt geçidine bisikletli sürücü ters yoldan girmediği zaman daha iyi ADAM oluruz.