ACEMİ BÜLBÜL

Hasan Durucan

Çok zorlu bir haftayı geride bıraktık. Bu zorlu hafta içerisinde önce kupadan pisi pisine elendik, ardından ligde ilk deplasman galibiyetimizi berbat bir oyunla almayı başardık. Kupadan elenmek öyle bir içime oturdu ki isteseydik Galatasaray'ı eleyip şuan yarı finalde Akhisar'ın rakibi olabilirdik. İşin garip tarafı istedik mi istemedik mi bunu bile anlamış değilim. Takip edenler hatırlayacaktır; Nasrettin hocanın göle maya çalıp beklediği gibi Mehmet Hoca da rotasyonlu bir kadro çıkarıp ya tutarsa diye bir benzetme yapmıştım.

Bundan bir ay önce eksik kadro ile olağanüstü işlerin altından kalkmaya başlayan Mehmet Hoca ara transfer döneminden sonra, takıma katılan yeni oyuncuların ardından sahaya sürdüğü kadro ile beni hayal kırıklığına uğratmaya başladı. Kadro derinliği varken bu kadar rotasyon yapması bizi zor duruma düşürüyor ki bunu Alanyaspor karşısında tabiri caizse ecel teri dökerek gördük. Sahada, hayatımda gördüğüm en kötü takım performansı vardı ki bunun detayına bile girmek istemiyorum. Girersem çok acı konuşacağım. Ama Serkan Kırıntılı'nın altını çizmeden de edemiyorum. Sezon sonunda bu üç puanın değeri ortaya çıkacak ki bunda Kırıntılı'nın büyük emeği var.

Ömer Ali Şahiner'in de üstün performansını ve şapka çıkartılacak golünü alkışlayıp puan ya da puanlara bu kadar hasret kaldığımız haftalarda hazır üç puan almışken sizin de canınızı fazla sıkmayayım. Zaten kalemim de bin nazla keçesini bırakıyor. Hazır Nasrettin hoca demişken benim gözümden içinde bulunduğumuz durumu çok iyi anlatan bir hikaye ile kendimi ifade edeyim de bu hafta ki yazma işkencesine son vereyim.

Hoca Nasrettin bir gün komşu bahçenin yanından geçer. O sırada gözü bahçedeki armutlara ilişir. Armutlar o kadar leziz görünür ki canı çok çeker, sonunda dayanamaz bir tanecikten ne olur der ve armudun birini yer. Armudun lezzetine doymayan hoca bir tane daha yer, bir tane daha derken kendini armut ağacında bulur. Ağacın üstünde başlar armutları yemeye... Bir vakit sonra bahçenin sahibi hocanın karşısında dikilir. Nasrettin Hoca komşusunu görür görmez şaşkınlıkla bülbül gibi ötmeye başlar. Bahçe sahibi hocaya yaklaşıp; "Hey! Be adam yapıyorsun orada?" diye bağırır. Nasrettin Hoca gayet sakin bir şekilde cevap verir; "Ben bülbülüm, yuvam da burada." der ve tekrar cırlak sesiyle ötmeye başlar. Bahçe sahibi öfkeyle; "Bülbül böylemi öter be adam?" diye bağırınca, Hoca; "Ben acemi bülbülüm. Acemi bülbül ancak böyle öter" diye noktayı koyar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.