Toplum içinde çeşitli kesimlerin birbirlerine karşı takınmaları gereken medeni ve ahlaki davranış tarzları ile bu hususlarda gerekli olan pratik bilgilere adabı muaşeret denir. Yine görgü ve ahlak kuralları, etik davranmak, herkesçe kabul edilen davranışlar sergilemek adabı muaşerettir. Bu kuralların tümü galiba günümüzün en çok ihtiyaç duyulan kurallarıdır diyebiliriz.
Günümüzde bazılarınca yapılan gereksiz tartışmalar, abartılı bakışlar, hazımsızlıklar; ağız tadımızı bozuyor, keyfimizi kaçırıyor, geriyor. Böyle durumlarda bazılarını tepkisi farklı oluyor; sonuçta çekişmeler, atışmalar, kavgalar, küfürler omuz üstünde uçuşuyor.
Karşıt gruplar normal yollarla iletişim kurmadan, birbirini tanımadan, ufak tartışmalarda uzlaşma yolu bulmadan, adına delikanlılık denen davranış biçimi ile karşılıklı güç gösterisinde bulunabiliyorlar. Birbirini kırabiliyorlar, vurabiliyorlar, kafalarını gözlerini yarabiliyorlar.
Parası olanlar giyimi, kuşamı, yediği, içtiği veya sevdiği (kedisi, köpeği, arabası, karşı cinsi) ile hava atabiliyor. Dış görünüşün gözdeliliği, bir üstünlük aracı olarak kullanılabiliyor. Pahalı giyiniyorum, özel konaklarda yaşıyorum, lüks yerlerde yiyorum, nefis arabalara biniyorum, her yeni model telefonu alıyorum tavırları, görgülü bir davranış biçimi değildir.
Örneği o kadar çok artırabiliriz ki, işin tuhaf tarafı bunu sıradışı birtakım gruplarda rastlandığı gibi, kendini dindar kabul eden kesimlerde de görülebilmektedir.
Elbette güzel-estetik giyim, kaliteli ve temiz yemek, yol güvenliği için emniyetli arabalara binme, ülkenin ve şirketinin geleceği için çocuğuna iyi eğitim aldırma; takdire şayandır.
İşin bu bölümünü kaynaklardan izleyelim.
Herkesin genel görgü kurallarına uyma zorunluluğu yoktur, yani hukuken suç sayılmaz. Genel kanaat, ahlak beni ilgilendirmez diyebilir, Nietzsche’ye hayranlık duyabilir ve “güçlü olan haklıdır” düsturuna bayılıyor olabilirsiniz. Ancak toplum genel görgü kurallarına uymayanlara cahil, bencil, kaba, saygısız ve saire sıfatlarla tanımlar ve kınar.
Görgü kurallarına uymak diğer insanlara saygı göstermektir ve onların duygularına önem verdiğiniz mesajını göndermektir. Toplum, hayatının düzenlenmesinde etkili olan genel görgü kurallarına uyan kişileri; terbiyeli, saygılı, nazik ve duygulu olarak niteleler.
Bu kurallar toplumdaki uygarlık düzeyinin de göstergesidir. İnsanın bencil, kaba düşüncelerden sıyrılarak, başkalarına karşı davranışlarını bir düzene koyması, onun duyarlı ve nazik olmasını sağlar. Bu da insanların birbirleriyle olan ilişkilerini sağlıklı ve tutarlı olmasına neden olur.
Dış görünümle güç elde edebileceğini düşünenler muhataplarını etkileyebilir ancak bu yeterli değildir. Dış görünümün mutlaka, iş dünyasında ve toplumda kendini uygun bir sunumla desteklenmelidir. Kibar tavırlar; iyi terbiye, zekâ ve eğitim, toplum ve işle ilgili şartlara hassas olmanın göstergesidir.
Uygun dış görünüm ya da giysi, kapıdan geçmenizi sağlar. Yerinde tavırlar ve görgü kuralları, bir yere ait olduğunuzu gösterir.
Başarılı insanların çoğu, düzgün görünüm ve görgü kurallarının, doğru kullanıldığında sadece hayatta kalma mücadelesinde güç vermekle kalmayıp, yukarı doğru tırmanmada gerçek bir avantaj sağlayan kişisel ilişkileri kolaylaştırdığını çabuk kavramışlardır
Görgü kuralları; belirsizliği azaltarak öngörülebilirlik ve istikrar sağlar,
Davranışlara denetim ve sınırlama getirir, böylece insanı ve çevresini zaaf ve hatalarından korur,
Bireyi özgür kılar, zira neyi özgürce yapabileceği, neyi yapması halinde kimsenin karışmayacağını belirler.
Görgülü, nazik, zarif, latif insan; paylaşımcı, hazımlı, toleranslı toplum dileğiyle; Şirazi’nin “Eskiden görünüşte dağınık ama iç dünyaları derli toplu insanlar vardı. Oysa şimdikilerin dış görünüşleri derli toplu ama iç dünyaları dağınık” sözüyle bitirmek istiyorum.
Allah’a emaneti hayra muhatab olunuz, efendim.