Gençliğin umudu ekonomik hayattan kalmadığı gibi sosyal hayattan da artık kalmadı.
Neden mi bunu söylüyorum çünkü geçtiğimiz günlerde başarılı genç oyuncu Hafsanur Sancaktutan’a muhabir arkadaşımız, "Son olarak özel hayatınızı ilgili soru yöneltelim" dediği anda Hafsanur, "Kimse yok. Ben direkt yanıt vereyim, yok yani. Ortalıkta adam kalmadı" şeklinde yanıt veriyor.
Hafsanur Sancaktutan henüz 2000 doğumlu ve 24 yaşında başarılı bir genç. Fakat onunda sosyal ve duygusal yaşantısına karşı bir inancı kalmamış.
Aslında onu yirmili yaşlarında biri olarak çok iyi anlıyorum. Çevremizdeki çoğu genç kadın ve erkek tüketim odaklı birbiri ile görüşüyor. Bir hafta içinde aşklar yaşanıp bitecek duruma gelinebiliyor. Tüketim toplumu olduk çıktık diye atılan nidalar bu alanda da yükselmiş oldu.
Dostluğu, sevgiyi, merhameti ve aşkı da tüketir hale geldik. Kimsenin kimse için fedakârlık yapmadığı aman o olmazsa başkası olur dediği bir kuşak ile karşı karşıyayız.
Bu kuşakta elbette şanslı olanlar var. Birbirine değer veren saygı gösteren ve çabalayan inşalar… Fakat azınlık durumundalar diyebilirim…
Bu birbirini tüketen gençliğin yeni nesle nasıl ön ayak olacağını inan kestiremiyorum. Nasıl birer eş olacaklar, nasıl bir ebeveyn bu tüketimin saygısızca ikili ilişkilere yansıması gelecek neslinde iyi bir durumda olmayacağının habercisi.
Kime sorsam ‘Aman adam mı kaldı’ ya da ‘Görüşebileceğim bir kadın maalesef yok’ sözleri…
Herkes toplumumuzda sevilmek istiyor. Sevmenin ağırlığını sorumluluğunu kaldırmaktan biraz uzak durmak istiyorlar.
Kolaycılığa alıştığımız bu dönemde artık bu konularda beni şaşırtmamaya başladı. Kolayca sevilmek ve mutlu olmak her gencin hedefi oldu…
Sevgiyi sadece talep eden bir ebeveynin sağlıklı bir neslin inşasında destek olacağını yine söylüyorum pek sanmıyorum. Umarım bir gün hayat tersine döner ve bu mutsuz günlerimize kısa sürede veda ederiz…