Dün sabah evden çıkmadan telefona baktım. Dışarısı kuru ayaz gibi sert bir görüntü veriyordu. Pencerenin önünde benim dışarıya çıkmamı sabırsızlıkla bekleyen köpeklerim “Haydut” ile “Naz”ın su kaplarının da donduğunu gördüm. Telefonda hissedilen sıcaklık eksi 18 idi. Köpeklere bir daha baktım. Cenab-ı Allah’ım nasıl bir düzen kurmuştu ki kurtlar kuşlar her şeye dayanabiliyorlar, karınlarını doyuruyorlardı. Tabiatın dünyanın dengesi tıkır tıkır işliyordu. Tabii ki biz insanoğlu o dengeyi bozmak için çomak sokmaz isek.
Ayaküstü biraz düşününce yine garip bir ruh halime bürünüyordum. Neyse bir şekilde huzur içerisinde evden çıktık ve ilk durak Ticaret Odası idi ve Selçuk Başkan’ın davetine icabet ettik.
Sayın Selçuk Öztürk ve çalışma arkadaşları Başkan Yardımcısı Mustafa Büyükegen, Yönetim Kurulu üyeleri Ramazan Erkuş, Metin Sağlam, Murat Çankırılı, Ali Deresoy, Mehmet Emin Gürbüz Meclis Başkanı Ahmet Arıcı, basın mensubu arkadaşlarımızla önce hızlandırılmış(!) ince bir kahvaltı yaptık. Ardından salona geçtik. Selçuk Başkan yine tempolu bir şekilde iyi hazırlanmış sunum ile Konya Ticaret Odası’nın projelerini, büyüyen Konya ve Türkiye Ekonomisi üzerinde rakamsal bilgiler verdi.
Ama Selçuk Başkan uyanık tabii.
Sabah sabah önce biz gazetecilerin karnını ve gözünü doyurdu. Sonra işi rakamlara öyle bir boğdu ki, bir ara çaktırmadan bir sağıma bakıyorum, bir soluma bakıyorum, arkama önüme şöyle bir göz atıyorum vallahi milletin göz bebekleri küçülmüş göz kapakları kapanmak üzere. Genç kameraman arkadaşım çektim yaparken esniyor, uykusunu dağıtmak isteyende elinde cep telefonu ile oynuyordu.
Sonuçta Başkanın Dünya, Türkiye ve Konya ile ilgili büyüme rakamları, işsizlik oranları, para ve enflasyon politikası, ihracat verileri….. hepsini bizim PUSULA Yayın Grubu’nun organlarında ve diğer basın kuruluşlarının yayınlarında en detaylı şekilde göreceksiniz.
Başkan sunumu tamamlayıp teşekkür edip “Soru sormak isteyen basın mensupları buyurun” dediği zaman kimsenin Selçuk Başkan’a sorabileceği tek bir soru yoktu.
………..
Samimi bir itiraf, ben işin bu toplantı bölümünde hiç değildim onun içinde toplantıya gelmemiştim. Çünkü Sayın Selçuk Öztürk benim için çok farklı bir yerde olan şahsiyettir. Başkanlık olsa ne olur olmasa ne olur? Selçuk abimizi Başkanlığından en az 10-15 yıl öncesin almış kabul etmiş ve bağrımıza basmıştık. Allah’ın izni ile de o kalpten kolay kolay çıkmazdı.
Bir kez daha açık açık ilan ediyorum. Ben şahsen gücüm oranında Selçuk Başkan’ın yanındayım. Çünkü 10 gün önce filan bir duyum aldım. Meğer yanılmıyorsam bu yılın sonunda yine KTO seçimleri varmış. Ve yine aynı şekilde birileri bu seçimler için düğmeye basmışlar ve bir otelde buluşup ilk istişare toplantılarını yapmışlar.
İşte sırf bu düşünce ile dünkü toplantıya gittim. Haaa kimse bu konuda bir şey sormadığı gibi gördüğüm kadarı ile de Selçuk Başkanda hala işin ekonomi ve oda boyutunda çabalayıp duruyordu.
Başkana herkesin huzurunda demedim. Ama sizlerin huzurunda şimdi diyorum ki “Başkan odaya sahip çık ve senin yapına ters düşse de biraz siyaset yap”.
………………
Başkanın ekonomi verilerine istemeyerek de olsa kulak veriyordum. Konya ekonomisi Türkiye ekonomisi ile eş değer gidiyordu. Ama bir şeyi atlıyorduk. Konya ekonomisi nerede ise tamamen kendi öz sermayesine dayalı bir ekonomidir. Yani Türkiye ekonomisi bir adım atıyorsa Konya ekonomisi 10 adım attı demektir. Bu asil gerçek asla göz ardı edilmemelidir.
Sonuç; Selçuk Öztürk duruşu, yapısı, kimliği ve kişiliği, işindeki sosyal hayattaki eğilmeyen, bükülmeyen dikliği, zekası ve yüreği ile Konya için çok önemli bir isimdir. Kendi değerlerimize sahip çıkmalı ve bu tür insanları illa ki yapılacak muhalefet olacakmış diye seçimler ile yıpratmamalıyız. Çünkü insanları yıpratacağız diye enerjimizi harcarken kendi ayağımıza sıkıyoruz ve şehrimizin yükselişine el freni oluyoruz.
SAĞLIKÇILARI ÜZDÜK AMA BAZI ŞEYLERN DE AYDINLANMASINA VESİLE OLMALIYIZ
Dün köşe yazımızda Halk Sağlığı Müdürlüğünün “Sigaraya HAYIR”lı bir el broşürünü yayınlayıp bugün günümüzde ağzımızdan çıkacak “Hayırlı günler, hayırlı cumalar, hayırlı işler” kelimelerinin Allah korusun vatan hainliği ile eş görüldüğüne vurgu yapmıştık.
Evet dün şehrin mütevazı ve başarılı sağlık yöneticilerinden haklı olarak bir çok dönüş oldu.
Onları üzmüştük. Hatta çok sevdiklerimizi kırmıştık. Eeee bürokratların genel olarak düşüncesi olan “Abi yazmadan bir de bize sorsaydın” denilen o cümlelerine şöyle cevap verdik.
- Bu bizim şahsi görüşümüz ya da düşüncemiz değildi.
- Az da olsa ya da belli bir kesim bu bilgilendirme broşürünü böyle yorumluyordu.
- Sorsaydık ne yazacaktık?
- Böyle düşünen çok küçük bir kesim de olsa bize ulaşan okura ya da vatandaşa yerel bir gazeteci olarak saygısızlık yapmış olmaz mıydık?
……….
Neyse kalbini kırdıklarınızdan huzurlarınızda özür dileriz.
Haklarını helal etsinler. Hiç değilse tanıdıklarımızın asla böyle bir tutum içerisinde olmadıklarını bildiğimizi de aşikar olarak ilan ettik.
Ve yerel basının “Erol Taş”ı olarak bu broşürün aslını ve doğrusunu öğrendik.
Bu broşürler, 2008 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından bastırılmış ve halen de dağıtılmakta imiş.
Ancak belki de hayırlı bir işe çomak sokarak bizim bu dünkü yazımız üzerine o broşürler toplanmaya başlatılmış, ellerde olanların da dağıtılması durdurulmuş.
Bu artık böyle biline.
SELÇUK BAŞKAN’IN NASREDDİN HOCA FIKRASI
Yazımıza Selçuk Başkan ile başladık izninizle Selçuk Başkan’la noktalayalım.
Nerede ise son bir aydır Türkiye’de değiliz. Dolayısı ile siyasi gündemi, kaçırıyoruz. Sporu bile ancak skorlarla takip etmeye çalışıyoruz.
Şu EVET-HAYIR kavgasını bile net göremedik. Bize bile öyle yorumlar geliyor ki, ya da şu şöyle yapmış, bu böyle yapmış deniliyor ki “anlayabilene aşk olsun”…
Selçuk Başkan salona girdi herkese “hoş geldiniz” dedi sandalyeye oturdu ve “Uğur Abi amma geziyorsun. Nasreddin Hoca’nın o fıkrasını biliyor musun?” dedi. Ben de “bilmiyorum” deyince Başkan bütün basın mensuplarına şu fıkrayı anlattı.
Nasreddin Hoca’nın eşi çok gezermiş. Bir gün dostu Nasreddin Hoca’ya eşinin çok gezdiğini söyleyince hoca “Yaaa öyle mi o zaman söyleyin de bir ara bir de bizim eve uğrasın” deyivermiş.
Teşekkürler Başkan mesaj alınmıştır.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bazen mezarlıklar, dünyanın en güzel yerleridir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Arkasından eleştirdiğimiz insanın yüzüne de kızdığımız ya da beğenmediğimiz yönünü kendisini kırmadan rencide etmeden söyleme yürekliliğini gösterebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.