Bu sezon ligde içinde bulunduğumuz ana kadar varlık gösteremeyen temsilcimiz Konyaspor Avrupa liglerinde de tutunamayarak grubunu üçüncü bitirip veda etmek zorunda kaldı. Aykut Kocaman’dan kalan mirası da böylelikle tüketiyoruz.
Lakin şu gerçeği belirtmekte fayda var ki lige nazaran kartal Avrupa’da daha dik bir duruş sergiledi. Geçtiğimiz sezon Aykut Kocaman ile beş mağlubiyetin yanına sadece bir beraberlik sıkıştırıp bir puan ile elenmişken bu sezon daha iddialı bir grafik ile veda etmek zorunda kaldık. Zorunda kaldık diyorum, çünkü kendi kendimizi yıktık. Son iki maçta kendi kalemize attığımız iki gol bizi grup üçüncüsü yaptı. Biraz daha tecrübeli, az daha dikkatli olup tutkumuzu sahaya yansıtabilseydik belki de şuan gruplardan çıkarak ligde ki kötü gidişata bir tesellimiz olurdu.
Elenmemiz iyi mi oldu kötü mü oldu tartışmaya açık bir durum olsa da artık yönümüzü tamamen lige dönüp ligde tutunmanın yollarını arayacağız. Avrupa bittiğine göre ligin yanı sıra Ziraat Türkiye Kupası’na asılmak da kanaatimce faydamıza olur ki lige verilen arada radikal kararlar ile nokta transferler yapılırsa lige tutunur, yanı sıra kupada da finale uzanmak bu şehrin komada ki heyecanını yeniden diriltebilir. Bunları elbette uzun uzadıya konuşuruz ama öncelikli olarak pazartesi akşamı Karabük karşısında mutlak galip gelmemiz, ardından kupa da Batman Petrolspor’u saf dışı bırakmamız gerekiyor.
Ligin ilk yarısı bitene kadar bir şekilde iyi kötü ayağa kalkmamız, ikinci yarı da emin adımlarla yürümemiz için inşallah Avrupa’dan elendiğimiz bugün bizim için yeni bir başlangıç, milat olur. Lafı çok uzatmadan son olarak Serkan’ın kurtarışları ne kadar iyi olsa da, Selim Avrupa’da haftanın oyuncusu seçilmiş olsa da unutulur gider ama Skubic ile Mehdi’nin ortaya koyduğu performanslar hem piyasa değerlerini artırdı hem de camiaya gelecek adına umut verdi. Her ne olursa olsun bizi Avrupa’da ikinci kez temsil eden takımımıza kendilerini oralarda izlettikleri teşekkür ediyor, son noktayı koyarken son olmasın temennisinde buluyorum.