Millet olarak en iyi yaptığımız işlerin başında boş boş tartışmak olduğunu sık sık dile getiririm.
Son günlerin tartışma konularından biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanı ve Diyanet İşleri Başkanının birlikte dua ile adli yılın açılışını yapmaları.
Bazı kesimler her zaman olduğu gibi tepkilerini muhatabının üzerinden yapmak yerine İslam düşmanlığına kadar vardırmaktadırlar.
Medya organlarında yer aldığına göre bir parti “Anayasayı İhlal” ve “Görevi Kötüye Kullanma” suçlamasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca hakkında suç duyurusunda bulunuyorlar.
Güya yüzde 99’nun kendisini Müslüman tanımladığı bir ülkede adli yıl açılışında dua etmek “Anayasanın 24. Maddesini İhlal” olarak görülüyor!
T.C. Anayasasının 24. Maddesinin son paragrafında:
“Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” hükmü yer almaktadır.
Adli yılın dua ile açılmasının maksadını bilemem; ancak, herhangi bir istismar ve siyasi çıkar elde etmek için yapıldıysa bunun vebalinin çok büyük olduğunu, duaya el kaldıran kişilerin çok iyi bildiğini, düşünüyorum.
Bu konuya aşırı tepki gösterenler dua edilmesi ile uğraşmak yerine İslam’da adaletin önemi ve bugün adalet ile ilgili sıkıntılar üzerinde dursalar daha yerinde olur, dini hassasiyeti olan insanları incitmezlerdi.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi bunların derdi İslam ahkamının hayatın içerisine hiçbir şekilde dahil olmaması.
Oysaki hepimizin hassasiyetle üzerinde durması gereken en önemli husus, ülkemizde adaletin hangi oranlarda tecelli edip etmediği olmalıdır.
Ben size şu kadarını söyleyeyim:
Bu kafayla hiçbir yere varamayacağınız gibi ülkemizin yaşadığı sorunların çözümüne de bir katkınız olamaz!
Çünkü, yanlış yerden bakıyor, gerçekleri görmek için de bir gayretiniz yok.
Adli yılın açılışının dua ile yapılması laikliği ortadan kaldırmadığı gibi hukuk sistemimizin şeri delillere evirildiğini de göstermez.
Bir de “Devletin dini olmaz devletin dini adalettir” sözü var ki, bu söz doğru gibi görünse de aslında doğru olmayıp dinin insan ve toplum hayatından çıkarılmasına yönelik algı tuzağından başka bir şey değildir.
Tuzaktır; çünkü, adalet din değil, dinin temel direklerinden biridir.
Bu söz ile devlet yönetiminde adaletin öneminin anlatılmak istendiğini elbette ki ben de biliyorum; ancak, bunun anlatım biçimi böyle olmaz.
Bu sözü söyleyebilmemiz için devletin hukuk sistemi dine dayanmalıdır ki, bu sistemde yaşanabilecek adaletsizlikler üzerine “Devletin dini adalet” olmalıdır sözünü söyleyebilelim.
Sözlerimizde samimi olmalıyız. Bir sözü söylerken sözün nereye varacağının hesabını iyi yapmalıyız.
İslami hususlar ilgili değerlendirmelerimizde azami derecede hassasiyet içerisinde olmak zorundayız.
Sanki, bizim dinimiz adalete hassasiyet göstermiyor gibi aklı erende ermeyende “Devletin dini olmaz devletin dini adalet” sözünü düşünmeden söylüyorlar.
Müslümanın yaptığı yanlışın kabahatini İslam’a yüklemek çok büyük haksızlık olur. Dinimiz adaletli olmayı ve işlerin ehline verilmesini kesin olarak emreder.
Cuma Namazına gitmeyenler bilmeyebilir ama gidenler bilir, Cuma Hutbesinin sonunda İmam Efendi; “Muhakkak Allah adaleti, iyiliği, yakınlara yardım yapmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar.” (Nahl 16/90) Ayet-i Kerimesini okur.
Başka bir Ayet-i Kerime’de Yüce Allah(cc), “Muhakkak, Allah size emanetleri ehlinize vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder,” (Nisa,4/59) buyurmaktadır.
Yüce Rabb’im bu Ayet-i Kerimede, adaletle ilgili olarak “Müslümanlar” buyurmayıp “insanlar” buyurmaktadır.
Adalet ile ilgili bir takım sıkıntıların yaşanmasına olan tepkilerimizi dile getirirken “Devletin dini olmaz devletin dini adalet” sözü doğru bir yaklaşım değildir.
Elbette ki, adalet bir ülkenin huzur ve güveni için hayati derecede önemlidir. Ancak, şunu çok iyi bilmeliyiz ki, adaletin tesisinde de din hayati derecede önemlidir.
Dinimiz İslam adalete, kul hakkına azami derecede riayet edilmesini emreder.
Her kim olursa olsun kimsenin kimseye hiçbir şekilde haksızlık yapma hakkı yok; hele hele Müslümanın hiç yoktur!