Furkan süresi 77.ayet mealinde Allah "Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin" buyurur. Peygamberimiz "Dua müminin silahıdır" der. Bu ayet ve hadisten anlaşıldığına göre dinimiz duaya büyük önem vermektedir.
Kur'an-ı Kerim'de Allah, peygamberlerin yaptığı duaları örnek olarak verir. Hadisi şeriflerde de peygamberimizin yaptığı dualara rastlıyoruz. Bu duaların hepsi bizim günlük hayatta yapmamız gereken güzel dualardandır. İşte o dualardan biri de "Allah'ım sen affedicisin, affetmeyi seversin. O halde beni affet" duasıdır. Hz Ayşe'nin "Ya Rasulallah! Kadir gecesine çıkarsam hangi duayı edeyim" sorusuna verdiği cevaptır bu. Bu duada dikkat çeken Allah'ın en güzel isimlerinden olan afüvvün duasıdır. Biz bu dua ile Allah'tan kendimizi affetmesini istiyoruz. Ki buna mecburuz ve muhtacız. Zira Allah'ın affı olmasa bizim halimiz harap. Çünkü her birimiz günah batağı içindeyiz. Sonra kim kurtarabilir mahşerde hesap verirken bizi? Elbette ona, onun afüvvün sıfat ve ismine sığınacağız.
Biz, Allah'tan bilerek veya bilmeyerek yaptıklarımızdan dolayı affetmesini isteyeceğiz. Yalnız bu isteme "Rabbenâ, hebbanâ" olmamalı diye düşünüyorum. Nasıl ki Allah'ın bizi affetmesini bekliyoruz, biz de başkasını affetmeyi prensip edinmemiz gerekiyor. Suç işleyen insanlara bakış açımız "Seni Allah bile affetmeyerek" şeklinde insafsızca olmamalı. Sonra ne biliyoruz Allah'ın bağışlamayacağını yoksa Allah'tan vahiy mi geliyor bize? Böyle diyerek kimse haddi aşmasın. Zira O Allah'ın affı, merhameti, bağışlaması çok geniştir. Ki o Allah "İnsanlar suç işlediği zaman Allah onları yok etseydi, yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı" buyurur Fatır süresinde. Şayet Allah böyle yapmasaydı orta yerde yasak ağacın meyvesinden yiyen Hz Adem kalmazdı, bir Kıpti’yi öldürdüğünden dolayı Hz Musa kalmazdı, kavmine helak vaki olunca kendisine buradan ayrılabilirsin denmediği halde muhitini terk eden Hz Yunus kalmazdı. Hz Adem, Hz Musa, Hz Yunus yaşamaya devam ettikleri gibi peygamberlik gibi bir şerefe nail olmuşlardır.
Demem odur ki suçla insafsızca mücadele edelim ama suçluya insafı elden bırakmayalım. Hata yapan ve suç işleyen insanımıza tekrar şans verelim. İşlediğim suçtan dolayı pişman oldum diyenin niyetini okumayalım. Çünkü niyetleri ancak Allah bilir. Biz ancak zahire göre hüküm verebiliriz. Suçla ve suçluyla mücadele ederken kantarın topuzunu kaçırmayalım. Adaleti elden bırakmayalım. Hak edene cezasını verirken aynı zamanda onurunu koruyalım. Hak edene öyle ceza verelim ki kesilen parmak acımasın. Suçlu hak ettim, halk ise adalet yerini buldu desin. Cezasını çeken insan tövbekâr olsun, yaptıklarından nedamet duysun. Haksız yere ceza aldığını söyleyerek devlete, devletin hâkimine ve savcısına diş bilemesin. Suçluya karşı bakışımız hem hâkim hem savcı hem avukat bakışı olmasın.
Allah gibi affedici olmayız elbet. Ama affın suyunun suyunun suyundan nasiplenelim ve nasiplendirelim. Toplumsal barış için bu elzemdir.