“Yaşamımı insanlık hizmetine adayacağım. Mesleğin geleneklerini onurla ve yürekten koruyacağım. Hocalarım için beslediğim saygı ve minneti her zaman koruyacağım. Hastanın sağlığını baş kaygım sayacağım. Meslektaşlarım kardeşlerim olacaktır. Din, milliyet, ırk, parti ya da sosyal sınıf sorunlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğim. İnsana ve yaşamına ana karnına düştüğü andan başlayarak kesinlikle saygı duyacağım. Tehdit altında bile olsam meslek bilgilerimi insanlık yasalarına karşı kullanmayı kabul etmeyeceğim.”
Bu yeminle adım atıyorsunuz dünyanın en eski iki mesleğinden birisi de sayılan kutsal hekimlik mesleğine. İstisna da olsalar arada çıkan çürük elmalara hep hayret etmişimdir. Yatak parası almadan hasta yatırmayan, bıçak hakkı almadan ameliyat yapmayan, gereksiz işlem ve operasyon öneren, ilaç firmaları ile samimi ilişkiler kuranlar olmuştur bu kutsal meslekte. İşkence görenlere “işkence yoktur” raporu veren, rahmetli Menderes’e idamından önce makat muayenesi yapan, tecavüz mağdurlarına “psikolojisi bozulmamıştır” raporu vererek sanıkların az ceza ile kurtulmasına destek olan, 17 yaşında olduğu iddia edilen zanlıya idam edilebilmesi için 18 yaşındadır diye rapor verdiği iddia edilen meslektaşlarımız da çıkmıştır aramızdan. Son zamanlarda yapmadığı işlemlerden performans puanı alarak meslektaşlarının haklarını çalan, hiç gitmedikleri hastanelerde idareci sıfatıyla sözleşme imzalayarak haksız kazanç edinen meslektaşlarımız da türedi aramızda. Bunların yemini ayaklarını kaldırarak mı ettiklerini yoksa içmeyeceğine and içen ancak içerken yakalanınca “and buldum onu içtim, bunu buldum bunu içiyorum” diyen fıkradaki Bektaşi mantığıyla mı hareket ettikleri hep aklıma takılmıştır. Hele etme bulma dünyası olduğuna inandığım şu fani Dünya’da hekim de olsalar etik tanımayan, andı takmayan bir meslektaş eline hasta olarak düşme riskini nasıl göze aldıklarını hiç anlayamamışımdır.
Kötü örnekleri yorumlarken işin içine soy, sop, süt, vicdan, Allah korkusu, kul hakkı gibi kavramları katmak istemediğim için hep yeminin sahibinde bir yamukluk olduğunu düşünmek istemişimdir. Sonunda geçen yıl Kos Adası’nda çok rahatladım. Dinince dinlenesi Hipokrat andına sadık kalmamış ve Pers- Atina Savaşı’nda Atinalılara yardım etmeyi reddetmişti. Siz de kötü örneklerde suçu Hipokrat’ın andında arayın.
Hekimlik mesleğini icra eden büyük çoğunluk şifaya aracılık ettiğinde mutlu olur, başarılı olamadığı tedavide kahrolur. Yeminine sadıktır. İsterse meslek hayatının otuzuncu yılında olsun 36 saat hastasına aralıksız nöbetle hizmet verir. Hekimlerinize güvenin. Hasta haklarınızı da bilin ama. Her sağlık kuruluşunda Hasta Hakları Birimleri; Sağlık Bakanlığı’nın sağlık personelinden savunma isteme birimi gibi çalışan ALO 184 SABİM’i vardır. Eczacınız sizin sağlık danışmanınızdır ancak şikayetinizi anlatıp ilaç alacağınız yerler değildir. Tıpta hastalık yok, hasta vardır; komşunuza iyi gelen ilaç sizi iyileştirmeyecektir. İnternet veya aktarlardan alacağınız bitkisel müstahzarlar size şifa değil ölüm bile getirebilir. Hepinize dertsiz, tasasız, sıkıntısız, sağlık sorunsuz günler dilerim.