Şikâyet edecek değiliz, sitem de.
Buna ne hakkımız, ne de gücümüz olamaz.
Rabbimden gelene razı olmaktan başka.
Elbette tedbiri de almak gerek.
İhmalin mazereti olmaz. Cehaletin de mazeret değildir.
Akşam yemeği için sofradayım. Aslan gibi bir adamın sesi yankılanıyor, “sesimi duyuyor musun”? Ayşe bacısından gelen zayıf, kısık, korkulu “evet, duyuyorum” sesi.
Bir delikanlı adam, Yüzbaşı Yusuf’un bu ses karşısında heyecanı artıyor. Yorgun ama ümitli. Ağlamaklı ancak kendini zor tutuyor. İşi bu. O ağlarsa onu kim tutacak. Zor ve gür bir sesle “buradayız, kurtaracağız seni” diyor Ayşe bacısına ve avladı Yüsra’ya.
İşte burada kopulur. Akşam lokmaları boğazımda kalıyor. Yutamıyorum.
Bu bir kader de deprem fırsatçılarına kızamadan da edemiyorum. Tüm felaketlerde olduğu gibi, devlet-millet ele ele, diğer yandan bundan nemalanmak isteyen muhalif, edep yoksunu fırsatçıları. Ölüler üzerinden devlete yüklenmek istiyor.
Yazıklar olsun diyemiyorum, onların da başına böyle bir felaket gelsin istemem. Oldum olası yangın, sel, kazalar ve deprem felaketlerinden çok etkilenir, ruhen zayıf düşerim.
Bu işi güzel bir deprem şiiri ile bitirmek istedim. Çok bilinen bir şiir değil ama ben beğendim. Moral olsun diye, Cahide Ulaş’ dan bir şiir.
AŞK DEPREMİ
Gözlerimde hayalin, kulaklarımda sesin,
Sen benim yüreğimin, fay hattı üstündesin,
Bedenimde deprem var, sebep senin nefesin,
Çok özledim bir tanem, bekliyorum nerdesin?
Sarsıntılar geçirdi, benim dertli yüreğim,
Sevmekten vazgeçmedim, sen oldun can direğim,
Bu aşkın depreminde sana canım vereyim,
Çok özledim birtanem, bekliyorum nerdesin?
Ben seninle sevdayı, hiç korkmadan yaşarım,
Ben seninle coşarım, ben seninle taşarım,
Gelemezsen haber ver kollarına koşarım,
Çok özledim birtanem, bekliyorum nerdesin?
Tüm ülkeme geçmiş olsun. Cenazesi olan vatandaşlarımın başları sağ olsun. Yaralılara şifa, akılsızlara akıl dilerim. Tedbirleri de elden bırakmamak “tedbir haktır ve esastır” kaydı ile.
Allah’a emanet, hayra Muhatab olunuz, efendim.