Konya, Kırşehir’de düzenlenen 33. Ahilik haftasında “Yılın Türkiye Ahi Çırağı” ödülünün sahibi oldu. Yani çırak çıktı. Bu konuya oldum olası karşı çıkanlardanım.
Sayın Muharrem Karabacak, sevgili siyasilerimiz, sevgili Başkanlarımız!
Yüzyıllardır Ahilik geleneğine uygun, Ahi Evran’ın izinde, usta yetiştiren, ustaların ustası payelerine erişen insanların yetiştiği şehirdir Konya.
Ustalar şehrine, küçümsemek asla istemiyorum amma, Ahi çırağı ödülü yakışmıyor.
Keşke, bu türden ödülleri almasaydık!
Keşke, bu tür ödülleri almaya koşmasaydık.
Keşke, bu ödülleri almaktan duyduğumuz memnuniyeti ortaya koymasaydık!
Mesleklerin piri, meslekleri bir çatı altında toplayan, nice usta, kalfa ve çırak yetişmesinin temelini atan Ahi Evran, bu işleri ilk nerede yapmıştı?
Kırşehir’de mi?
Böyle bir kayıt yok!
O zamanın heybetli, haşmetli ve azametli Başkenti Konya varken, Uluğ Keykubat Selçuklu Sultanıyken, Ahi Evran’ın Konya dışında bir yere gidebilmesi mümkün müydü?
Bu soruyu bir türlü kendine soramayan Konya, her defasında ustayken çırak çıkmaya devam ediyor!
Anlatmaya çalıştığımız, ancak kimseye anlatamadığımız konu bu!
USTA OLDUĞUNUZ HALDE ÇIRAK OLMAK, ÇIRAK ÇIKMAK NE DEMEKTİR BİLİR MİSİNİZ?
Doksan yaşında bu dünyadan ayrılan, Ahi Evran, ömrünün son 15 yılını Kırşehir’de geçirdi diye, Ahilikle ilgili ne varsa Kırşehir’e teslim etmişiz.
Kırşehir, Ahi Evran’ın Büyük Türkmen isyanında karısı Fatma Bacı ve Hz. Mevlana’nın oğlu Alaaddin Çelebiyle birlikte Moğolların Kırşehir Valisi Emir Cacabey tarafından hayatlarının söndürüldüğü şehir.
O devrin Kırşehir’i, o devirde Bağdat’tan sonra en ihtişamlı şehir olan Konya’nın yanında oldukça küçük bir şehirdi.
Demem o ki, 32 mesleğin Ahilik çatısı altında bir araya gelebilmesinin mümkün olduğu tek şehirdi Konya.
Zaten Ahi Evran gönül postunu Konya’ya serdi. Şeyh Sadreddin Konevi’nin hocası olan Evhadüddin-i Kirmani’nin kızı olan Fatma Bacıyla evliydi Ahi Evran. Fatma Bacı, bugünkü Muhsine köylerinin, Akpınar ve Başarakavak’ın bulunduğu bölgede Türk kadınlarına halı, kilim, heybe ve çorap gibi sanatları öğretiyor, kadınları iş güç sahibi yapıyordu.
Ahi Evran ve Fatma Bacı bütün ömürlerini meslekleri geliştirmeye, bir araya getirmeye adamışlardı.
Dikkat ederseniz o yıllarda Kırşehir’de dahil olmak üzere Konya haricinde hiçbir şehrin adı geçmiyor.
Birbirinden değerli ve kabiliyetli ustalarıyla tanınan ve anılan Konya dünden bugüne ustalar şehriydi. Usta olduğunuz bir dünyada, çırak ödülü alınabilir mi? Veya bu konuda çırak çıkmak ne demektir? Sanıyorum bu soruları kendimize hiç sormadık, hatta gerek dahi duymadık!
SEN GEL HER YIL ÖDÜLÜNÜ AL GİT KONYA!
O dönemin küçücük Kırşehir Kalesi bünyesinde ne kadar mesleği barındırabilirdi ki, Ahiliğin merkezi olma iddiasında bulunabilsin!
Ancak bugün bulunuyor da, destek de görüyor, bunun savaşını da çok güzel veriyor.
Ahilik gibi bir kültürü, kendi ellerinizle Kırşehir’e teslim etmişseniz…
Ne yapsın Kırşehir?
Ortada bırakılmış Ahiliği sahiplenmesi yanlış mı?
Elbette değil.
Ahi de benim, Ahiliğin merkezi de benim, Ahi Evran’da benim bağrımda yatıyor. Sen gel her yıl ödülünü al git Konya deyip, gereğini yapıyor.
Biz ise sevindirik olmuş haldeyiz yılın çırağı olduk, çırak çıktık diye…
33 yılda açılamayan gözlerimiz ne zaman açılacak bilmem! Önümüzde ki yıl, koşa koşa yine bir ödül almaya daha gider, Ahilik ödülü aldık diye ağızlarımız kulaklarımızda açıklamalar yapmaya devam ederiz. Çünkü son dört yıldır yaptığımız böyle bir şey!
AHİLİĞİN MERKEZİNDE OL, AHİLİĞİ ARAMAYA KIRŞEHİR’E KOŞ!
Konya olarak seviniyoruz. İlk iki yıl Yılın Ahisi ödülünü aldık, son iki yıldır da, Yılın çırağı olma ödülü bizim diye. Keşke, Ahiliğin merkezi olarak bu haftaları biz düzenleseydik de, o ödülleri Kırşehir’e verseydik.
Yılın Ahi Çırağını çıkartmış olma başarısı diye takdim edilen Kırşehir’de ki hafta, Konya için elindeki kültür değerine sahip çıkamadığı için, kaybettiği oldukça önemli bir kültür değeridir.
Ahiliğin kitabı bu şehirde yazılmıştır. Kaideleri, kuralları, bu şehirde tanzim edilmiş ve bu şehirde uygulamaya konmuştur. O devrin parmakla gösterilen ustaları, ustasının izinden ayrılmayan, sözünden çıkmayan kalfaları ve çırakları Konya’da yetişmiştir. Ahilik bu şehirle özdeşleşmiştir.
Çırak çıkmayı, çırak ödülü almayı kim ne kadar içine sindiriyor bilemem. Ancak olaya tarihi gerçekler açısından baktığımızda çırak çıkmanın, çırak ödülünü Kırşehir’in elinden almanın inanın hiçbir esprisi yok. Ahiliğin merkezinde ol, Ahiliği aramaya Kırşehir’e koş!
Ahilik bu şehrin taşına-toprağına sinmiş bir haslet. Bu işe gönül veren Ahi Evran öyle bir maya çalmış ki, bu topraklara, bu topraklardan sanat, sanatçı, sanatlar, çeşitli meslek erbapları adeta fışkırıyor.
Ahi Evran’ı anlamak için, onun Konya’da attığı temelleri bilmek lazım.
Amma velakin öncelikle kültürle aranızın iyi olması lazım. Selçuklu Tarihine geri dönmeniz, o dönemleri sil baştan yeniden incelemeniz ve irdelemeniz lazım.
Ahi Evran’ın meslek dallarını birbiriyle nasıl kardeş yaptığının inceliğini hissetmek lazım.
ŞU ÇIRAK ÇIKMA İŞİNDEN GELİN VAZGEÇELİM!
Her geçen yıl bu iş kara mizaha dönmeye başladı. Bir zamanlar Selçuklu Payitahtı Konya’ya bağlı küçük Kırşehir Kalesi, hadi bu yıl Yılın Ahisi ol, hadi bu yıl çırak çık, çırak ol diye veriyor birer ödül, koşa koşa o ödülü almaya gidiyoruz.
Konya’dan da herhangi bir ses çıkmıyor. Çünkü, ödül almaktan bayağı bir memnun görünüyoruz.
Sevgili kardeşlerimizin almış oldukları ödülleri hafife aldığımız, itiraz ettiğimiz sanılmasın!
Bizim itirazımız, bizim olan bir kültür değerinin aradan geçen onca zamana karşı sahiplenilmeyişi.
Ahi Evran, Yunus gibi, Mevlana gibi bir değerimiz, Anadolu’nun Türkleşmesinde ve Müslüman olmasında büyük katkıları olmuş, hayatı mücadelelerle geçmiş bir isim.
Meslek erbaplarına Ahi yani kardeş demiş. Her birini birbiriyle kardeş yapmış. Aralarında gönül köprüleri kurmuş. Usta, kalfa ve çırak arasındaki sevgi ve saygıyı pekiştirmiş. Ve bunları ilk önce Konya’da yapmış Konya’da…
AHİLİĞİN MERKEZİNDE AHİLİKTEN HABERİMİZ YOK!
Ahilik deyince o dönemde Konya’dan başka bir şehir akla gelmezdi. Selçuklu şehirlerine gönderilen ustaların her biri Konya’da yetişir, kendini yetiştiren ustalardan icazet aldıktan sonra, Sivas’a, Kayseri’ye, Erzincan’a, Malatya’ya, Ankara’ya gider, Konya’dan almış oldukları Ahilik düsturunu o şehirlerde icra ederler, ustalar, kalfalar, çıraklar yetiştirirlerdi.
Şimdi neler mi oluyor?
Kültür konusunda zaman zaman zafiyet geçiren, kültür kopukluklarını tamir etmeyi düşünmeyen, kaybettiği kültür değerlerinin peşine düşmeyen Konya, çırak çıktım, çırak ödülü aldım diye seviniyor!
Ahiliğin Anadolu’daki tek merkezi olduğu konusunda ise kapak kaldırmamaya devam ediyor!