Son yıllarda siyasi söylemler ve propagandalar o kadar çirkinleşti ki insanlar siyasi polemik ve kavgalardan artık rahatsız olmaya başladılar.
Bu ülkenin ilk kez halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı bir parti liderini hükümet kurmak için görevlendiriyor ancak günlerce süren koalisyon görüşmelerinden bir netice alınamıyor. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana mecliste siyasi icraat işlemeyince yine anayasaya göre ilk defa Cumhurbaşkanının aldığı bir karar ile seçim hükümeti kurulması cihetine gidiliyor ve yine Sayın Ahmet Davutoğlu’na bu görev tevdi ediliyor. Sayın Davutoğlu anayasada var olan teamüllere uyarak parlamentoda üyesi bulunan partilerin vekillerine bu hükümette görev alınması için bakanlık teklifi ile mektup yazıyor. Bazı partilerin yöneticilerinin verdiği cevaplar da bir utanç belgesi olarak tarihe geçiyor.
Bu teklife o malum kişiler ahlaksız teklif deyip reddediyorlar.
Ahlaksız teklif nedir Allah aşkına? Sosyal ahlaka edebe aykırı olan tekliftir. Oysa teklif edilen şey bu necip milletin hükümetinde en ulvi görev olan bakanlık teklif ediliyor. Bunun neresi ahlaksızlık?
Bu milletin anladığı şey bu deyimi kullananları cezalandırmak ve bir daha parlamentoya sokmamaktır. Bu teklife her iki büyük partiden de böyle cevap geldi. Hatta bir parti genel başkan yardımcısı bu teklifin yapılmasından dolayı partideki genel başkan yardımcılığı görevinden istifa bile etti.
Aynı partinin eş görevde bulunan bir başka genel başkan yardımcısı bu görevi kabul etti. Sayın Türkeş görevi kabul etti diye siyasi linçe uğradı. Bu nasıl bir siyasettir bu nasıl bir vatanseverliktir bu nasıl bir milliyetçiliktir anlaşılması güç ve imkansızdır.
Cumhurbaşkanı’na ya da Başbakan’a kızıyorsan yaptığı işleri siyaseti beğenmiyorsan, gir koalisyona hükümet ol şayet doğru bildiğin politika varsa onu kabul ettirmeye çabala. “Yok AKP CHP ile hükümet kursun, yok AKP HDP ile hükümet kursun biz yokuz sen niye varsın öyle ise?”. Bu millet sana niye oy verdi o zaman? Cevabı da yok.
Daha 7 Haziran seçimlerinin akşamı konuşmasında Sayın Bahçeli şöyle diyordu kükreyerek “Bu seçimde ülke seçmeni bize muhalefet görevi verdi?” Niye? Senden daha çok vekile sahip parti var sen neden hemen muhalefet olmayı seçiyorsun ve hemen erken seçim istiyorsun? Sen hem diğer partilere kızıyorsun hem de seçmenine ülke insanına kızıyor ve adeta rest çekiyorsun. Böyle siyaset olur mu?
Hırsla kızgınlıkla siyaset yapılmaz siyaset olgunluk yapıcılık ve idarecilik demektir, pireye kızıp yorgan yakmak siyaset değildir.
Siz oturduğunuz koltuklardan ülkenin nabzını tutamazsınız. Onu ancak halkın içinde olan bizler biliriz. Size yaptığınızın çok iyi ve prim kazandıran bir davranış olduğunu söyleyen yandaşlarınız olabilir ama kazın ayağı öyle değil. Bilhassa bu şehirde size gönül vermiş olan milliyetçi kesimin birçoğu bu takındığınız tutumdan memnun değil ve artık oy size oy vermeyeceğini söyleyen ama başka partilere de oy vermeyerek protesto edecek olanlar biliyorum.
Milli bayrama tavır tavır alan ve ülkenin kazandığı 30 ağustos zafer bayramı kutlamalarına iştirak etmeyen iki lider var bir Devlet Bahçeli diğeri malum Selahattin Demirtaş. Haydi Demirtaş’ı anladık o kendini bu ülke insanı olarak saymıyor o Kandil’in partisinin başkanı. Ya Bahçeli’ye ne oldu? Devlet erkanı tam kadro katılıyor törene, iki isim ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş katılmayarak milli bayrama iştirak etmiyorlar hatta. Devlet geleneğini hiçe sayarak Anıtkabir ziyaretine ve AKM’deki kutlamalara gelmeyen MHP ve HDP liderleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 30 Ağustos resepsiyonuna da icabet etmedi. Oldum olası HDP’nin olduğu hiçbir yerde olmayacağını belirten MHP bir gaflete daha imza attı ki affı yoktur. Tezkere ve bağımsız bakanların yemini için toplanmış olan mecliste AK Parti’ye karşı CHP, HDP ve MHP karşı oy kullandılar. Bunu bütün Türkiye ve MHP’liler duydu ve gördü.
Şunu herkesin bilmesi lazım söz konusu vatan ise gerisi lafügüzaftır. Bu cennet vatanın bu kadar içte ve dışta düşmanı var iken ülkenin ekonomisi batıyorken polisi, bekçisi, askeri şehit oluyorken iç düşmanların azgınlaştığı güneydoğuda her gün ayrı bir hainlik yapılıyorken siyasetçilerin elini taşın altına koymayıp türlü bahaneler ile görevden kaçması insanları tedirgin etmektedir. İşte şimdi birlik beraberliğin iç ve dış düşmanları yenmenin zamanıdır. Oysa bakıyorsunuz bu memleketin ekmeğini yiyen siyaset yaptığını söyleyen birçoklarının sadece bir parti liderine veya ülke cumhurbaşkanına kızarak düşmanlar ile el ele yürümesi anlaşılır gibi değil. Ülke için beraber olmanın ve hepimizin bu gemide yolcu olduğumuzu unutmamanın zamanıdır. Bu ülke sevdası her türlü menfaatin üstündedir.