Geçen hafta ve önceki hafta AK Parti ve Konya barosundaki seçimler dolayısıyla yazdığım yazılar doğrusunu isterseniz beklemediğim ölçüde bir teveccüh gördü.
Baro seçimlerinde malum yapıyla HUDER yönetimin pazarlıklarıyla oluşturulmuş bir listeyi, “Birlik Listesi”ni yani, AK Parti’nin destekleyeceğine ilişkin iddialar kamuoyunun bütün dikkatini bu yöne çevirdi.
Başta Kerim Özkul, Ayşe Türkmenoğlu ve Mustafa Akış olmak üzere vekiller bu tutuma tepki gösterdiler, rahatsızlıklarını dile getirdiler.
Bana kalırsa bu yeterli değildi.
AK Parti İl Başkanı Ahmet Sorgun da “şaibeli isim”lere oy vermeyeceklerini söyledi, lakin şaibeli isimlerin yer aldığı liste hakkında kanaatini tam olarak izhar etmedi bana kalırsa.
“Denge siyaseti” demiştik, bu –ne yazık ki- halen sürüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ”Yeni Türkiye” vizyonunda bu “denge siyaseti”nin yeri var mı diye de merak ediyorum.
Ahmet abi farkında mı bilmem ama kendisini AK Parti İl Kongresi sürecinde en çok zorlayacak konu “baro seçimleri”yle ilgili aldıkları bu ikircikli tutum olacak.
Bu konuda açık ve net olmanın zamanı geldi de geçiyor doğrusu.
Önceki haftalarda yazdığım AK Parti il kongresiyle ilgili yazılar da bir nevi bir “arkeolojik çalışma”ydı.
Bunu niye söylüyorum?
Kulaklarımıza çalındığına göre o yazılarda geçen isim, olay ve diğer analizleri kimden, nereden ve nasıl edindiğimizi merak etmiş dostlar.
Hatta AK Parti Ana Kademe ve Gençlik Kolları, ayrı ayrı, kendi içlerinde kimseye hissettirmeden bir de soruşturma başlatmışlar, acaba bunları kim sızdırıyor dışarı diye…
Tam da 2009 dönemini hatırlıyorum bu yüzden.
AK Parti olaylı bir kongre yaşamış, Mustafa Çevik Hasan Angı ve Ali Sürücü beyin de destekleriyle Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen, “eş, dost, akraba” delege yapısıyla il başkanı seçilmiş, bizim yazdığımız yazılar dolayısıyla kendi makam şoförünü bile bilgi sızdırmakla suçlayacak bir pozisyonda siyaset yürütüyor.
Partide İl Başkan Yardımcısı ile Milletvekili yumruklaşmaya varacak kadar büyük çalkanışlar yaşanıyor.
O zamanlar sözümüzü Muzaffer Dinler bile dinlemişti de şimdi partide bir “dinleyen” yok.
Ne diyelim.
Sanırım Karl Marx’ındı şu söz: Tarih elbette tekerrür eder, ilkinde dramatik ikincisinde ise fars olarak!
Eğer Ahmet abi yeterince dikkatli davranmazsa korkarım ki AK Parti Konya’da da tarih tekerrür edecek! Elbette Ahmet abinin Mustafa Çevik’in yaşadığı dramayı yaşamaması en büyük dileğimiz.
Milletvekili adayı ya da il başkanlığına tekrar aday olacak Ahmet abi…
Önünde bu iki seçenek var.
Belki bir üçüncü seçeneği de kendisi oluşturabilir, onu bilemem.
Ama yazımızın başında bahsettiğimiz konuda net bir tavır takınıp buna uygun bir tutum geliştirmezse, yani “uyardıkları” Fevzi Kayacan’ın liste başı olduğu bir listeyi baro seçimlerinde üstü kapalı da olsa desteklemeyi sürdürürlerse, her iki seçeneğin de olabilirliğini kuşkuya düşürmek isteyen birçok plan ve proje devrede.
Kendileri de biliyorlardır ya, ben yine de haber vermiş sayayım kendimi.
Yeri gelmişken Baro’daki Değişim Hareketi’nin baro başkanı önermemesini de kuşkuyla karşıladığımı belirteyim.
Ahmet abi ve baro seçimleriyle ilgili yazdıklarımızla bugünkü sütunumuzu doldurmuş olduk.
İnşallah yarın da muhtemel “yüksek profilli il başkanı adayları”nı yazayım.