Yazabilmek,
Okuyabilmek,
Yargılamak,
Sorgulamak,
Tartışabilmek,
Paylaşabilmek,
Sevebilmek...
Bütün bunlara ne oldu?
Başımızdan neler geçti de bütün bunlar unutuldu?
Yazamıyoruz; çünkü okumuyoruz...
Yargılamıyoruz; çünkü umursamıyoruz...
Sorgulamıyoruz; çünkü anlamıyoruz...
Paylaşamıyoruz; çünkü sevmiyoruz...
Hülasa,
Sevemiyoruz…
Unuttuk…
Kendimizle bile barışık değiliz,
Egolarımızla başbaşayız.
Ne yaşadığımızın bile farkında değiliz.
Günü kurtarıyor
An'ı yaşıyoruz
Rantlar, benlikler, umursamazlıklar, bencillikler karakterimiz olmuş.
Bize ait ne varsa gitmiş
Ben'e ait ne varsa hepsi gelmiş
Soru çok
Ne oldu? Nasıl oldu? Niye oldu?
Bu sorularında bir anlamı yok artık.
Çözüm de üretemiyoruz.
Bu, şu, o…
Farketmez, farketmiyor da…
Bu coğrafyanın çocuklarıyız
Gelmişimiz, geçmişimiz aynı
Lakin bir gariplik var
Bu coğrafyanın çocuklarına,
Ruhlarında olmayan hatta barınamayan
Kumpaslar, hainlikler, adam satmalar
Yüreksizlikler, arkadan vurmalar…
Türünde yeni haller eklenmiş
Vay ki vay...
Bağlar gitmiş
Değerler yok olmaya yüz tutmuş
Duygular köreltilmiş
Gelecek ipotek altında...
Yazması gereken yazmıyor
Okuması gereken okumuyor
Düşünmesi gereken düşünmüyor.
Aydınlar, danışmanlık peşinde
Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları
Kurumlar lal olmuş, susuyor
Vatandaş!
Asıl sorun da bu.
Vatandaştan en iyi Acun anlıyor!...
Televizyona bağlanmış, uyuyor, kalkıyor, yiyor, bağlanıyor, paylaşıyor, tekrar yatıyor.
Düşünmüyor, yargılamıyor, sorulamıyor.
Ne yapsın, öyle dizayn edilmiş.
O kadar…