AİHL (Anadolu İmam Hatip Lisesi)’nin İBL (İslami Bilimler Lisesi)’ne dönüşümü önerisi ile ilgili bir yazı yazmanın kolay olmadığını bilmekle birlikte yaşadığımız süreçle ilgili sorunların çözümüne yönelik fikirlerin ortaya konulmasının gerekliliğine inandığım için samimi duygularımı gerekçeleriyle birlikte açıklamaya çalışacağım.
Her türlü eleştiriye açık olmakla birlikte İmam Hatip Okullarıyla amaçlanan din eğitimin verilmesine karşı olmam gibi bir eleştiriyi asla kabul edemeyeceğimi; dinimiz İslam’ın küçük yaşlardan itibaren öğretilmesinin zaruretini savunan ve her ortamda dile getiren biri olduğumu belirtmek isterim.
Bu okulların maksadı, insanımıza dinimizin öğretilmesi, dinimizi öğretecek kadroların yetiştirilmesi ise bu eğitimin en iyi şekilde verilmesi hepimizin derdi olmalıdır. Benim derdim de meselem de budur! Her Müslümanın derdi dinimizin yaşatılması ve öğretilmesi olmalıdır.
İmam Hatip Okullarımız açıldığından günümüze kadar ülkemizin İMAM-HATİP ihtiyacının karşılanmasında önemli ölçüde vazifesini yerine getirmiştir. İlk dönemlerde bu okullara çocuklarını gönderen veliler çocuklarının İMAM-HATİP olmasını isterken zaman içerisinde dininin öğretilmesi isteğiyle de göndermeye başladılar. Süreci ayrıntılı açıklamaya gerek yok, hepimiz az veya çok biliyoruz.
“28 Şubat Darbesi” öncesi öğrenci kalitesi zirve yapan İmam-Hatip Okulları darbe süresince başta kat sayı adaletsizliği olmak üzere ayrımcı uygulamalar sonucu büyük darbe yemiştir. Mezunları da negatif ayrımcılıktan nasibini almıştır.
Mevcut hükümetin uygulamalarıyla eski haklarına hatta daha fazlasına sahip olan İmam-Hatip Okulları bir türlü eski kalitesini yakalayamamıştır. Kaliteyi yakalamak için farklı arayışlar içine de girilmektedir.
Bunlardan biri de “Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu” projesidir. Proje okullarıyla birlikte kısmen de olsa başarılı öğrenciler İmam Hatip Liselerine kazandırılmıştır. Başarıları ile ilgili elimde net bir veri bulunmamakla birlikte müfredatının bu kadar karmaşık hale getirilmesinde başarının çok da kolay olmadığını düşünüyorum. Lise türlerimizin genelinde aynı sıkıntıyı yaşıyoruz.
“İslami Bilimler Lisesi” çatısı altında öğrenci tercihlerine göre bölümler açılarak müfredattan kaynaklı dezavantajlar ortadan kaldırılabilir. Esas yapılması gereken başarılı öğrencilerin tercihlerinde bu okulumuzu ön sıralara çekebilmektir.
28 Şubat öncesinde sadece “İmam Hatip Lisesi” iken başarı düzeyi yüksek olup özellikle Hukuk Fakültelerinin yüzde 40’ı bu okul mezunlarından oluşurken tıp, mühendislik ve diğer bölümlere de azımsanmayacak kadar öğrenci gönderiliyordu; hem de hiçbir negatif ve pozitif ayrımcılığa tabi tutulmadan.
Gerek negatif ayrımcılık gerekse pozitif ayrımcılık dönemlerinde olsun taşıdığı kimlikten kaynaklı sürekli tartışmanın odağında yer almıştır. Oysa ki, bu okullarımız ülkemiz insanın maddi ve manevi desteğine mazhar olmuş ve saygı görmüştür.
Hepimiz şunu acı da olsa kabul etmeliyiz ki bugün bu okullar eski itibarını kaybetmiş durumdadır. Bu durumun sebepleri arasında mezunlarının İmam-Hatip kimliğinin gerektirdiği davranışlardan uzak olmaları gösterilebileceği gibi toplumun dünyevileşmesi de ayrıca etkenlerden biridir. Aslında birçok sebebi var ve kamuoyunda tartışılmıştır.
LGS (Liselere Geçiş Sınavı) sonuçları bu durumu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır. İmam-Hatip Liselerinin 9.sınıflarına olan tercihler belirgin düzeyde hatta yarı yarıya düşmüştür. Sistemden kaynaklı diyebilirsiniz; ancak, İmam-Hatip Ortaokullarının 5. Sınıflarında da durum aynıdır. Yönetim tarafından avantajlı bir konumda olmalarına en azından bu algıya rağmen genel talep yarı yarıya azalmıştır.
Ortada kesin bir sorun var. Çocuklar ana-babalarının haklı gerekçeleriyle bu okullarımıza gitseler de liseye geçiş dönemlerinde çok az oranda tercih ediyorlar. Herhangi bir anket çalışmam yok; ancak, tüm gözlemlerimde, okul idarecileriyle konuşmalarımızda İmam-Hatip Ortaokulu 8. Sınıf öğrencilerinin tercihlerinde en son sıralarda ve yüzde 70-80 oranında İmam Hatip Liseleri tercih edilmemektedir.
AİHL(Anadolu İmam Hatip Lisesi)’nin İBL(İslami Bilimler Lisesi)’ne dönüşüm fikrim yeni olmayıp son iki yıldır bu konuyla ilgili hem İmam-Hatip Lisesi mezunları hem de diğer lise mezunu idareci, öğretmen ve diğer insanlarla bir çok fikir alış verişinde bulundum. Doğruyu söylemem gerekirse özellikle idareci konumunda olan İmam Hatip Mezunlarından çok karşı çıkmalar olmasa da fazlaca bir destek göremedim. Ancak, imam-hatip mezunu olmayanlar oldukça mantıklı ve yerinde bir fikir olduğunu söylediler.
Hem destek olanları hem de olmayanları saygıyla karşılıyorum; çünkü, hepsinin haklı gerekçeleri olabilir; ancak, bu okullarımızın misyonunun gereklerini yerine getirebilmeleri için kimlik okulu algısından kurtarılmalıdır. İMAM-HATİP kimliği mevcut duruma göre içi doldurulamamaktadır.
İMAM-HATİP kimliği hafife alınacak bir kimlik değil; bilakis İMAM-HATİPLİK dinimizde hem kavram olarak hem de ifa edilen vazife olarak çok çok büyük kıymete sahiptir. Bu kadar önemine rağmen erkek öğrenciler tarafından bile tercih edilmesinde sıkıntılar yaşanmaktadır. Bunun yanında İmam-Hatip Okullarımıza devam eden kız çocuklarımız “biz imam mı olacağız” diyerek İMAM-HATİP ismini kabullenmekte zorlanmaktadırlar.
Son 15-20 yıldır kız çocuklarımızda bu okullarımızda yoğun olarak öğrenim görmeye başlamış olsa da genelde erkeklerin devam ettiği bir okuldu ve mezunlarından üniversiteye gidemeyenler veya gitmek istemeyenler İMAM-HATİP olarak istihdam ediliyor ve İmam-Hatip yetiştiren meslek okulu olarak toplumda karşılık görüyordu.
Geçmişten gelen “Meslek Lisesi” algısı ortadan kaldırılamayarak bazı kesimler kasıtlı olsa da genel olarak bu okullarımız “İMAM MESLEK OKULU” olarak görülmeye devam edilmiştir. Bundan kaynaklı “bu kadar imam-hatip okuluna gerek yok, imam ihtiyacından fazla okul açılıyor” gibi eleştirilere her zaman muhatap olmuştur.
Bu söylemlerin etkisinde çocuklarımız kaldığı gibi velilerimizde kalmıştır. Yeni nesil ana-babaların çoğunun çocuklarına dinimizi öğretme gibi bir kaygılarının olmadığını görüyoruz. Hangi veli çocuğunun dünya geleceği için harcadığı para ve emeği ahireti için harcamaktadır. Yani, çok büyük bir sorun var!
İmam-Hatip Okulları ile ilgili sorunun olmadığını kimse inkar edemez. Bu rahatsızlığı “Camiler ve Din Görevlileri Haftasındaki” konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanımız; “140 bin kişilik bir ordu; bu asla hafife alınamaz; acaba biz inancımızı bu ülkede yaşamak ve yaşatmakta niye başarılı değiliz sorusunu kendimize sormamız lazım diye düşünüyorum… Çocukluğuma gittim mahallemizde, mahallede halkın en çok güvendiği kimlerdir diye sorduğumuzda imamdır, muhtardır...Şimdi bu bağlar niye koptu?” diye ifade ederek sorunu ortaya koymuştur.
Şunu da ifade edeyim İmam-Hatip Okullarımızda sorun var da diğerlerinde yok mu? Elbette ki, genel olarak sistemsel bir sıkıntıyı yaşıyoruz. Ancak, İmam-Hatip Okullarımızın misyonu gereği farklı bir konumda olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Sorun üzeri örtülemez durumda olup bir çözüm yolu bulunmalıdır. Benim samimi Hz. Allah(cc) rızası için çözüm önerim; AİHL(Anadolu İmam Hatip Lisesi)’nin İBL(İslami Bilimler Lisesi) olarak değiştirilmesidir. İİL(İslami İlimler Lisesi)’de olabilir.
İlahiyat Fakültelerinin İslami İlimler Fakülteleri olarak açılmasına bazıları karşı çıksa da toplumda karşılık bulmuş ve uygun görülmüştür.
AİHL’nin İBL olarak isminin değiştirilmesinin toplum tarafından ve özellikle kız çocuklarımız tarafından ilgi göreceğini ve bu ilginin tercihlere yansıyacağını düşünüyorum. Kapsamlı bir araştırmaya yapılabilir.
Biz Müslümanlar için çok çok önemli kavramlar olan “İMAM-HATİP” kavramı gerçek yerine oturacaktır. Size samimiyetimle ifade ediyorum benim yetkim olsun “İMAM-HATİP AKEDEMİLERİ” açar İlahiyat ve İslami İlimler Fakültesi mezunlarından sınavla bu akademiye İMAM-HATİP ADAYI alır, iki yıl eğitimin sonunda İMAM-HATİP olarak camilerimizde görevlendiririm.
İmam-Hatiplik o kadar önemli ki; İmam-Hatip olacak kişi hem ilmiyle hem davranışlarıyla “İMAM” olmalı. İşte “İMAM gibi İMAMI” yetiştirebilirsek ülkemizde inancımızı yaşamak ve yaşatmakta başarılı olabiliriz.
İnanç meselesi diğer meselelere benzemez ve insan hayatında inancın yerini hiçbir şey alamaz. Onun için din öğretimine olan talebin zayıflamasına hiç birimiz duyarsız kalamayız. Bizim derdimiz okulun adı değil; kuruluş felsefesine uygun olarak vazifesini yerine getirmesidir.
Eğer, hedefe ulaşmak için “İslami Bilimler Lisesine” dönüşerek ulaşılabilecekse herkes destek olmalı İmam Hatip Lisesi olarak devam edilmesine direnç gösterilmemeli; en azından tartışılabilmelidir.
Tüm ilgililere ve ilgilenenlere sesleniyorum: Görüş ve önerilerim isabetli olabileceği gibi isabetli de olamayabilir. Burada esas olan samimiyet ve Hz. Allah(cc)’ın rızasıdır.