Günümüzde, boşanma oranı hayret vericidir ve ilişkilerin büyük kısmı kısa sürelidir. Bu yüzden, nasıl başarılı bir evlilik sürdüreceğini öğrenmek, insanlar için çok önemlidir.
Kadının, ilişkideki payını nasıl en iyi şekilde yerine getireceğini anlaması için, erkeğin doğasını anlaması gerekir. Böylece, bilgelikle davranabilir ve devam eden, sevecen bir ilişki yaratabilir.
Fakat kadın, erkeğin doğasını anlar hale nasıl gelebilir?
Ne de olsa, erkekler ve kadınlar çok farklıdırlar. Aslında, doğru anlayış, doğru hareketlerden kaynaklanabilir.
Kadın, erkeğine duyduğu takdiri ifade etmelidir. Kendisi için özel ve fevkalâde biri olduğunu, erkeğin bilmesine izin vermelidir ve bunu sık yapmalıdır!
Sonrasında, erkeğin ondan ne istediğini ve aralarında ne tür bir bağlantı olması gerektiğini fark edecektir.
Erkeğin, anne tarzı bir ilgiye, övgüye ve hayranlığa ihtiyacı olduğunu görecektir.
Erkeksi, büyük ve “maço” olmasına rağmen, aslında erkeğin anlayış ve şefkate büyük bir ihtiyacı vardır.
Eğer bir kadın bunu erkeğe verirse, erkek onu terk edemeyecektir.
Aslında, kadın bir çocuğa nasıl davranıyorsa, bu durum ona benzer. “Sen harikasın, sen büyük bir iş yaptın, sen büyüksün, sen yapabilirsin, sen özelsin, sen tüm dünyadaki en eşsiz insansın – sen, sen, sen…” der kadın erkeğine ve bu, erkeğin onunla kalmasını sağlar. Fakat en önemlisi, kadın bunu sevgiyle yapmalıdır.
Erkek bunu her zaman duymayı arzular, çünkü erkekler gerçekten çocuklar gibidirler ve çoğunlukla kadını bir anne gibi görürler.
Bu tür bir ilişki, “dengesiz” gibi görünebilir, ama dengelenecektir çünkü erkeğin, ne kadar büyük olduğunu göstermek için “yükselmek” istemesini sağlayacaktır.
Onun bu daha büyük olma arzusunu, olumsuz ve hükümran bir şekilden ziyade, olumlu şekilde uyandıracaktır.
Kadının yeri evidir, çocuğuna eşine hizmettir. Erkeğin görevi de çalışmak, evine aş getirmek, eşine, çocuğuna bakmaktır.
Bu kalıplaşmış kurallar, son yıllarda kadının toplum içinde kendisini daha görünür kılması ve var etmesiyle değişime uğramıştır.
Artık kadın sadece evin hanımı ve anne değil, aynı zamanda da bir iş kadınıdır. Hem evde hem de işte çalışır.
Evlilikle birlikte hem kadına hem de erkeğe daha fazla rol biçilir ve sorumluluk düşer.
Erkek çalışan, eşine çocuklarına bakan, iyi bir eş, iyi bir baba, evin direği olmalıdır. Bu toplumun biçtiği bir roldür.
Evlilikle birlikte eşlerde ben yerini biz olgusu alır.
Her iki taraf da artık sadece kendilerinden değil eşlerinden ve ailelerinden de ve onlara karşı da sorumludur.
Atacağı her adımda kendinden önce onları düşünmek zorundadır. “Evlilikte kadın kadın gibi olacak, erkek adam gibi olacak, çocuklarda çocukluğunu bilecek” bu yargı Türk toplumunda baskın bir yargıdır.
Yıllar öncesine oranla kadınlar aile içerisinde daha fazla söz sahibi olmaya başladı.
Çünkü kadın artık sadece evde değil, sosyal ve ekonomik hayatta da daha aktif rol almaya başladı.
Bu da kadının kendisine olan özgüvenini arttırdı. Değerini arttırdı.
Eskiden kocam bilir sözünün yerine bu konuyu akşam birlikte konuşup karara bağlayalım sözü aldı. Artık kadınlar evliliklerde kocasıyla birlikte var. Kocası kadar ön planda ve söz sahibi.
Bir gemide 2 kaptan olursa biri kıyı biri güverte der ve dümen bir sağa bir sola olur sonuçta gemi alabora olur batar.
Ailede evin bir tek reisi vardır ve de o evin babası yani erkeğidir.
Tabi ki eşler birbirine sevgi saygı gösterecek. Kimse kimsenin özgürlüğüne aile örf ananeler çerçevesinde engel koymayacak.
Kendi ailelerinden akrabalarından kopmayacaktır.
Kendi evlatlarının eşlerinin, kendilerine ne şeklide davranacağını düşünerek eşinin ailesine saygı ve hürmeti de o şekilde gösterecektir.
Eğer eşlerin aralarının açılmasından endişe duyarsanız erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem onlara tayin edin. Eğer onlar ıslah olmak/ıslah etmek isterlerse Allah da bunu muvaffak kılar. (Nisa Suresi 35)